Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İSTANBUL Üniversitesi, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’e geçen hafta “fahrî iletişim doktorası” verdi...

        Gazetelerde çıkan haberlere göre, Mustafa Bey’e fahrî de olsa akademik unvan verilmesinin sebebi, İstanbul Üniversitesi ile Fatih Belediyesi arasındaki işbirliği ve uyum içerisindeki çalışma imiş!

        Bunun böyle olduğunu bizzat üniversitenin rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet ifade etmiş ve törende yaptığı konuşmada Fatih Belediyesi ile çok yakın ilişki içerisinde olduklarını anlatmış; “Birlikte çalışan kurumların liderleri ile çalışma arkadaşları uyumlu ve iletişimi güçlü iseler, bu sevgi ailesinden büyük bir hizmet ailesi ortaya çıkıyor” diye veciz bir de açıklama yapmış.

        Rektör Bey’in söylediğine göre, Fatih Belediye Başkanı’na iletişim alanında doktora verilmesinin bir başka sebebi, Mustafa Bey’in karşısındaki ile güzel iletişim kurması imiş!

        UNVAN DA YERSİZ, TEPKİ DE!

        İstanbul Üniversitesi’nde fahrî de olsa akademik unvan dağıtırken bu kıstasları uyguladığına göre, fahrî doktoraya sahip olabilme şartlarını taşıyan daha pek çok kişi vardır. Prof. Dr. Yunus Söylet, meselâ üniversitenin lokantalarını işletip yemeklerini hazırlayan kuruluşun başındakilere “beslenme”, dekanlıklardan gönderilen resmî yazıları hiç aksatmadan muhataplarına ulaştıran PTT yetkililerine “ulaşım”, odaları temizleyip pırıl pırıl yapan ve çöpleri de döken şirketin yönetim kurulu başkanına da “dezenfeksiyon” alanında fahrî doktora lûtfedebilir!

        Şimdi şakayı vesaireyi bir tarafa bırakıp meselenin gerçeğine döneyim:

        Fatih Belediye Başkanı’na fahrî doktorayı bir bina ile iki-üç masa, sandalye ve birkaç da doçent ile yardımcı doçentten ibaret taşra üniversitelerinden biri vermiş olsa ne ise... Bu işi dünyanın en eski yüksek eğitim kurumlarından biri olduğunu iddia eden ve tarihini tâââ 15. yüzyıla, Fatih Sultan Mehmed zamanına götürmeye heveslenen İstanbul Üniversitesi yapıyor.

        Bu üniversitenin, bir ilçenin belediye başkanına kadar fahrî de olsa unvan dağıtma lüksü yoktur!

        Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’i ve temsil ettiği makamı küçümsediğimi zannetmeyin. Aksine, bu garip unvan macerasının sadece İstanbul Üniversitesi’ni değil Fatih Belediyesi’ni de yıpratacağını, üstelik tören sırasında salonun dışında yapılan protestoların da yersiz ve mesele ile alâkasız olduğunu söylüyorum...

        Bir ilçe belediyesinin, sınırları içerisindeki üniversiteye hizmet götürmesinin o belediyenin “uyumu”, “işbirliği” yahut “lûtfu”, “inayeti” veya “keremi” olduğunu zannetmeyin. Bu, belediyenin sadece görevidir ve görev gereği verilen hizmete karşılık unvan saçmaya da “fahrî doktora” falan değil, başka şey denir.

        ÜNİVERSİTENİN VEFAT TARİHİ

        Böyle tuhaflıklara aslında çoktan alıştık... Hatırlar mısnız? Tâââ 1918’de vefat etmiş olan Sultan Abdülhamid’e Karabük Üniversitesi geçen sene fahrî doktora vermiş, bu garabeti üstelik üniversitenin tarih yahut siyasî bilimler ile alâkalı bir bölümü değil, “Raylı Sistemler Mühendisliği” yapmıştı...

        Hayata 95 sene önce veda etmiş bir hükümdara doktora tevcihi töreninin yapıldığı o tarihin, devlet üniversitelerimizin vefat günü olarak kaydedilmesi lâzımdır!

        İstanbul Üniversitesi’nin rektörü, mahşeri andıran bu hay-huy içerisinde daha da ilerilere gitmeli, Fatih Belediyesi’ni taçlandırmasının ardından Sultan Abdülhamid’i “Dr. Abdülhamid” yapan meslekdaşını örnek almalı ve üniversitelerinin kurucusu olduğuna inandıkları Fatih Sultan Mehmed’e de “havan topları ve aşırtmalı gülleler” alanındaki çalışmaları sebebiyle fahrî bir unvan vermelidir. Ama, Fatih gibi bir padişah için doktora hafif kaçacağı için, “fizik ordinaryüslüğü” gibisinden bir pâye bulmak şarttır!

        İstanbul Üniversitesi’nin aşçısını, postacısını ve temizlikçisini de sakın unutmayalım! Akademik unvanların böyle bol keseden dağıtıldığı bir devirde onların ne eksiği var ki?

        Diğer Yazılar