Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Tarkan’ın yeni şarkısının daha sadece adı belliyken benim de ilk tepkim “Ne?” oldu. Önce kenara geç ve fotoğraf çek manasına gelebilecek bir selfie sloganı ya da paparazzi’ye selam sandım. Şaka yapmıyorum. Bir ara tarihi geçmiş bir banka çeki olabilir mi gibi saçma sapan ihtimalleri bile düşündüm. Pop müziğin TDK kriterlerine uymasını beklemiyorum, ama “geçecek” demek varken herhangi birinin “Geççek” diyebileceğini şarkı düşene kadar hayal dahi etmedim. Tabii ki “Geçecek” demek istiyor Tarkan, neyin geçeceğini kastettiği de belli: Hayatı boyunca hiç politik olmamış yerli star’ımız şimdiden Erdoğan’lı yılların sonunu kutluyor.

        Bu berbat şarkı muhalifliğin sadece “Ey Tayyip” diye bağırmak düzeyinde olduğunu düşünenler tarafından çok benimsendi. Karşı mahalle bile bu şarkıyı konuşmadan duramıyor. Tepkilere bakıldığında, bu uyduruk şarkıdan üretilen komplo teorilerine kulak kabartıldığında büyük çoğunluğun akıl tutulmasından geçtiğini düşünmemek mümkün değil. Moral bulduk, tünelin ucundaki ışığı gördük, sözcümüz oldu, umut verdi gibi sözler bu şarkıya fazla anlam yüklüyor. “Geççek” çok iyi planlanmış, piyasaya uygun, beklentilere karşılık veren bir ürün. Çok iyi bir ticari hamle. Eskiden evrensel kural seks satar’dı, şimdi muhalefet satıyor.

        REKLAM

        ALATURKA ŞARKICI

        Tarkan uzun yıllar “seks satar” ilkesinin nasıl geçerli olduğunun ayaklı temsilcisiydi. İçi geçerek şarkı söylemeler, göz süzmeler, şarkılarındaki bastırılmamış cinsellik, “Kız hepsi senin mi,” diye laf atmalar ya da açık açık “Seviş benimle,” demeler, Esin Maraşlıoğlu’nun kendisine şile bezinden kestiği kıyafetlerle göğüs kıllarını fışkırtıp göbeğini açarak zenne dansları yapmalarla formülü tam uyguladı, star oldu. Çok az insanda olan birkaç özelliği birden var: hem çok güzel bir erkek, hem çok yetenekli. Onu dinlemek kadar sahnede izlemek de cezbedici. Ajda Pekkan gibi kılıktan kılığa girmesini dahi biliyor. Bazen saçlarını uzatıyor, bazen üç numaraya vurduruyor ama sonuçta hep güzel kalabiliyor. Bu haliyle hem erkeklerin hem de kadınların ilgisini çekmeyi başardı. 1997 yılında gazetelere kendisini hem kadın hem erkek hissettiğini söylüyor, araya yabancı kelimeler sıkıştırmayı seven Ajda misali belli ki yeni öğrendiği “androjen” kelimesini kendisini tarif etmek için kullanıyordu.

        Adını erkekliğin, gücün, iktidarın temsilcisi Hun savaşçısından almasına rağmen heteronormatif ezberleri yerle bir etmek için yola çıkmış gibiydi. Röportaj sırasında “Çişim geldi,” derken isyancıydı, tabu devirendi. Almanya’da yetişmiş, böyle sahte ahlak ve kibarlıkla vakit kaybedecek hali yoktu. Belki de Batı kültürü aldığı için Türk erkeğinin ağzına pek yakışmadığı düşünülen “ay” veya “şıkıdım” gibi sözleri çok rahat telaffuz edip kendisine yakıştırabiliyordu. Kim ne derse desin kendisine güvendiği için de devrilemiyordu, Avrupa’daki gay barlarda yankılanan şarkılarıyla dünya star’ı olduğuna inanmaya başlıyorduk.

        REKLAM

        Tam da o günlerde Türkiye’nin Batılılaşma macerası nihayete kavuşacak gibiydi. Ciddi ciddi AB’ye gireceğimizi düşünüyorduk. İstanbul dergilere kapak oluyor, Türkiye’den laik mahallenin hep özendiği gibi “Batı ülkesi” diye bahsediliyordu. Dünyanın yükselen yıldızı, kuvvetli bir ekonomi ve dünya star’ımızla bizi kim tutabilirdi?

        Tarkan’ın dünya starlığı macerasının sonu tıpkı Türkiye’nin Avrupalılaşma macerasına benzedi. Artık bizden “Ortadoğu ülkesi” dize söz ediliyor, Tarkan da epey bir zamandır alaturka star olarak kasasını dolduruyordu. İlk önce göbeğini kapattı, takım elbise giydi. Medyanın gözünün içine sokulan kız arkadaşlar, heteronormatif erotizmin dozunu artırmalar, androjen sözünü ve onu meşhur eden beden dilini “kuzu kuzu” unutmalar peşinden geldi. Seks sözlerden de görüntüden de kayboldu.

        Dım-tıs altyapılı şarkılardan alaturkaya geçildi. “Etiler şarkıcıları”nın bile ekrana çıkabilmek için sakal bırakmak zorunda kaldığı, ünlülerin arka arkaya Suudi Arabistan ya da Pennsylvania uçaklarına doluştuğu yıllardı ne de olsa. Zeki Müren’in yılbaşı mesajının gelenek olduğu Türkiye’de o da medya fasılları, Cahide’de kına geceleri, nargile ve çay servis edilen gece kulüpleri, sayıları artan helal tatil köyleri gibi değişimlere uygun olarak alaturkaya döndü, piyasa şartlarına uyum sağladı. Artık yılbaşı gecesi alaturka şarkılar söylemesi için büyük paralar kaldıran Tarkan ekrandaydı.

        GECİKMİŞ BİR ÇEK

        Michael Jordan neden siyasi çıkış yapmadığını soranlara “Muhafazakarlar da spor ayakkabısı satın alıyor,” demişti. Artık öyle değil. Tarkan’ı da her mahalle dinliyordu ama taraf olmayanın satmadığı bir noktaya geldiğimiz için tercih yapması kaçınılmaz oldu.

        Türkiye’de herhangi bir alanda ortada durmak, herhangi bir akıma mesafe koymak mümkün değil çoktandır. Kitleler slogan peşinde koşuyor, star’lar da yaptıkları işi satmak, ekstra almak, salon doldurmak, eski tabirle kaset satmak zorunda.

        REKLAM

        Bu şarkı çıkana kadar kimsenin Tarkan’ın toplumsal önder olmasını beklediğini zannetmiyorum. Canına tak etmiş, artık sorumluluk almak zorunda olduğunu da kabul etmiş olabilir. Bunun kamuoyu araştırmalarında iktidarın zayıfladığını göstermesine denk gelmesini tesadüf olarak yorumlayalım, hadi. Böyle işlere yeltendiğinde biraz yüzüne gözüne bulaştırdığı da oldu ama. Ölen birinin ardından yazılan “Ceylan” şarkısının remix’i bütün yaz Çeşme ve Bodrum’da bangır bangır çaldı mesela. Ben de sadece bir dakika dinleyebildim “Geççek” şarkısını ama arayı kapatacağıma eminim. Seçime kadar o kadar çok çalınacak ki. Hele Erdoğan kaybederse Eski Türkiye’ye dönüşün milli marşı bile olabilir. Hiçbir şey olmazsa 50’sine gelen Tarkan bu yaz konserlerini ve bilet satışlarını garantiledi.

        Bugünkü slogan atma çabası geçmişte teptiği onlarca kahramanlık fırsatının yanında geç bozdurulmuş bir çek gibi duruyor en fazla. Geçen süre içinde döviz arttı, enflasyon fırladı, TL değer kaybetti. O çekte yazan miktarla bir dönem ev döşenirdi, şimdi Modoko’dan alacağınız dolabın ilk taksitini bile ödeyemezsiniz.

        Son 20 yılda sadece kendisi kalabilmesi bile muhalif bir duruş olabilirdi. O zaman bugünkü çıkışı da daha bir anlam kazanır, buram buram tüccarlık kokmazdı. Zorla dayatılan alaturkalığa, muasır medeniyet seviyesinden hızla uzaklaşılmasına, özgürlüğün budanmasına karşı Batılı yaşam ideallerine sahip çıkmak, çıtayı orada tutmak da muhalif bir tavır halbuki. O takım elbisesini hiç giymeyecek, kravat takmayacaktı. Bari şarkı iyi olsaydı.

        Diğer Yazılar