Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU yazıyı lütfen giriş yazısı sayın; çünkü görünen o ki 24 Haziran seçimleriyle ilgili yorumlarım birkaç yazımı alacak. Doğrusu da bu bence, zira öyle enteresan bir tablo çıktı ki sandıktan bunun tüm yorumu bir yazıyla geçiştirilemez.

        Bir kere en başında şunu söyleyeyim: Bu seçimin en büyük kazananı MHP’dir, Devlet Bahçeli’dir. Neden böyle diyorum; çünkü aralarında AK Parti’de siyaset yapan birçok siyasi, hemen hemen bütün anket şirketleri ve ben dahil birçok gazeteci, MHP’nin oy oranının çok düştüğü ve 1 Kasım 2015’te aldığı orana kesinlikle ulaşamayacağı görüşündeydik. Ancak sandıklar açılıp da MHP’nin oy oranları ortaya çıkmaya başladığı andan itibaren gördük ki hepimiz çok fena yanılmışız.

        Evet, bir dip dalgası oldu 24 Haziran’da, ama bu dalga sanıldığı gibi muhalefetten tarafa değil, tersten vurdu. Bilmiyorum siyaset uzmanları, sosyologlar nasıl okur MHP’yle ilgili bu sürprizi, ama şahsen ben bir gazeteci olarak anlamakta zorlanıyorum. MHP’nin değil yüzde 10’u geçebileceğini, 10 vekil dahi çıkarabileceğine ihtimal vermeyen biri olarak bu hakiki dip dalgayı görememenin nedenlerini de kendi kendime sorguluyorum.

        SANDIK BAŞINDA FİKİR DEĞİŞTİ

        Beni yanıltan bir diğer partinin ise Saadet Partisi olduğunu da itiraf etmek istiyorum. Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu olan Saadet’in yüzde 5 civarlarında bir oranla sürpriz yapacağını düşünmüştüm. Böyle düşünmem de boşa değildi; çünkü Saadet Partisi hem sahada hem de sosyal medyada çok etkin ve edilgen bir kampanya yürütüyordu, ancak bu etkinlik galiba seçmeni sandık başına gidinceye kadarmış. Zira şuna inanıyorum: Saadet’e oy vereceğini söyleyen muhafazakâr İslamcılar sandık başında vefanın bir semt adı olmadığını hatırlayıp tercihlerini bir kez daha Recep Tayyip Erdoğan ve partisinden yana kullandı.

        HDP ile öngörümde de biraz şaşma oldu. Kesinlikle barajı aşacağını ama bunun yüzde 14’ler civarı olacağını tahmin etmiştim. O da öyle olmadı. HDP yüzde 11.7 ile kapattı 24 Haziran’ı. Peki bunu niye böyle düşünmüştüm? Çünkü CHP seçmeninden gidecek emanet oyların yüksek bir oran olacağını zannetmiştim.

        Esasında da böyleydi ama galiba 24 Haziran öncesinde HDP’ye baraj geçirtmek için oy verebileceğini söyleyen o kitlenin büyük çoğunluğu da tıpkı Saadet’e oy verme potansiyeli olan seçmenin ruhuyla sandık başında fikir değiştirdi. Sanırım onlar da altı oku görünce dayanamayıp mührünü CHP’den yana kullandı.

        AK Parti konusunda çok yanıldığımı söyleyemeyeceğim; çünkü gerçekten de ciddi bir not kırdı seçmeni. 1 Kasım oy oranıyla kıyaslandığında yaklaşık 7 puanlık bir kayıp var ve bu kaybın da sanıldığı gibi sadece MHP’ye değil, başka partilere de gittiğini düşünüyorum. Kanımca İYİ Parti, AK Parti’nin verdiği bu kayıptan en büyük faydayı sağlayan parti oldu. Ve şunu gördük ki, MHP’den ayrılanların kurduğu İYİ Parti ülkücülere değil, daha önce ANAP, DYP gibi merkeze oy veren sağ seçmene alternatif olmuş.

        “Kesinlikle oy oranı son 16 yılın en düşük oranı olacak! Muharrem İnce, partisi CHP’den çok daha fazla oy alarak fark yaratacak” diyerek yüzde yüz öngörebildiğim CHP konusuna gelince... HDP’ye son anda oy vermekten vazgeçenler sayesinde yüzde 22 ile ucuz atlatmış sayılır 24 Haziran’ı, ama sonuçta bence bu seçimin en büyük kaybedeni CHP’dir. Oy artışı sağlayamadığı gibi böyle bir konjonktürde kayıp vermesinin nedenlerini ileriki zamanlarda enine boyuna sorgulamaya devam edeceğim için CHP analizimi şimdilik burada kesiyorum.

        Gelelim şimdi asıl konuya... Yani cumhurbaşkanlığı seçimine. Ben de ikinci tura kalacağını düşünenlerdendim. Bunu da böyle görmenin nedeni, sanırım MHP seçmenini iyi tanıyamamaktan kaynaklı oldu. MHP kökenliler de dahil kamuoyunda MHP seçmeninin cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a oy vermeyeceği görüşü savunuluyordu. Erdoğan’a ilk turda yüzde 52.5 gibi yüksek bir oranla birinci turda cumhurbaşkanlığını kazandırarak onlar da partinin lideri Bahçeli’nin sözünü dinleyen, sözünden çıkmayan seçmen olduğunu ispat etti.

        Yarın devam edeceğim...

        Diğer Yazılar