Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önceki gün, “YSK’nın kararı ne olur?” başlıklı bir yazı kaleme aldım…

        Ve o yazıda ısrarla, gerginliğe, gerilime hiç gerek olmadığını, İstanbul’la ilgili devam eden karmaşık sürecin sonunda YSK’nın mutlaka adil ve doğru karar vereceğini dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.

        Ben çalıştım ama tabii her okuyan kendine göre yorumladığı için yazıyı yazma niyetimle ilgili de çok farklı, enteresan fikirler ortaya atıldı.

        Kimi yazdıklarımdan -ki bunların arasında çok yakın arkadaşlarım da vardı- YSK’nın sonunda illa ki adil ve hukuki bir karar vereceğini yazarak AK Parti’nin İstanbul’da seçimlerin yenilenmesine dönük itirazının kabul göreceğini ve benim de buna dair bir alıştırma yaptığımı anladığını söyledi…

        Kimi ise, “Hukuk dışında karar veremez! Hukukun dışına çıkamaz!” diyerek YSK’ya subliminal mesajla seçimlerin tekrarının büyük bir hukuki yanlış olacağını ve kesinlikle bu yanlışa düşülmemesi gerektiğini ifade ettiğimi…

        Açık söyleyeyim… Samimiyetle ifade ediyorum…

        Niyetim ne oydu ne de diğeri!

        Yazdığım yazı sadece ve sadece hukuka, hukukun üstünlüğüne olan inancımdan hareketle kaleme alınmış bir yazıydı.

        Hâlâ da aynı noktadayım.

        Kimse de beni bu fikrimden geri döndüremez, çevirtemez.

        Dün yaşananlar da esasında benim YSK ile ilgili yazdıklarımda ne kadar doğru, hakkaniyetli tespitler yaptığıma bariz kanıttır.

        Ne demiştim ben o yazımda?

        “İster AK Parti iktidar gücünü kullanıp siyasi baskı yapsın, isterse muhalefet kamuoyu gücünü arkasına alıp baskı yapsın! Bunlarının hiçbiri YSK’nın vereceği karara etki edemez! Baskı nereden ve kimden gelirse gelsin, YSK o baskılara boyun e-ğe-mezzz!”

        Ne oldu peki dün?

        Hukuk tıkır tıkır işledi değil mi?

        Dün saat 14.00 gibi İstanbul seçimlerinde yeniden sayım işlemleri bitti ve sonuçta Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na hak kazandığına hükmedilip mazbatası teslim edildi.

        Ha… Bu elbette ki YSK’nın AK Parti’nin olağanüstü itirazlarını değerlendirmeyecek veyahut başka yönde bir karar vermesi mümkün olmayacak anlamına gelmez.

        Süreç hâlihazırda devam ediyor ve hukuken İmamoğlu’na mazbatası verilmiş dahi olsa, YSK kendilerine teslim edilen belge ve bilgiler doğrultusunda pekâlâ seçimin yenilenmesine de karar verebilir.

        Ancak tam tersi de olabilir.

        “AK Parti İstanbul’da seçimin yenilenmesi itirazlarını delillendiremediğinden itirazlarının reddine karar verilmiştir. İstanbul’un Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’dur” da diyebilir…

        Her ihtimal mümkün ama her ne olursa olsun…

        Sonuç hukuki, adil ve doğru olacak!

        REKLAM

        ***

        Rabia Naz’a ne olduğunu öğreneceğiz inşallah?

        Doğrusu şu ki; “Evet 11 yaşında hayata veda eden Rabia Naz’ın şüpheli ölümünün sorgulanması konusunda biraz geç kalındı…”

        Maalesef ana akım medya baba Şaban Vatan’ın haykırışlarına, çığlıklarına vaktinde kulak vermedi ve maalesef o iddialar hak ettiği şekilde sorgulanmadı.

        Keşke çok daha önce bu olayın üzerine gidilseydi…

        Daha ilk günden sorulsaydı…

        Ama buna da şükür!

        Çünkü geç kalınmış bile olsa Rabia Naz olayı ana akım medyanın gündeme taşıması ile birlikte savcılık ve polis tarafından derinlemesine irdelenmeye başlandı.

        Baba Şaban Vatan’ın tüm şüpheleri, iddiaları yeniden ele alınıyor ve o gün olayı soruşturan polislerin ifadelerinin alınması dahil, daha evvel dinlenmiş 60 tanığı yeniden dinleme gibi kararlarla savcılık yüreklere su serpiyor.

        İnşallah kısa zaman içerisinde Rabia Naz’ın ölümünün arkasındaki sır perdesi aralanacak ve her ne oldu ise kanıtlarıyla, tüm delilleriyle öğreneceğiz…

        Ve eğer cinayet ise Rabia Naz’ın ölümü…

        Onların da yakasına yapışacağız!

        ***

        Sizin adınıza ben utandım!

        Dün CNN Türk kanalının ana haberinde yaptığı rezaleti görünce aklıma eskiler geldi.

        Benim haberciliğe ilk başladığım yıllar. İnternet denilen mecra henüz yoktu ve teknoloji sıfırdı. Dolayısıyla her şey olması gerektiği gibiydi. Şimdi akıllı telefonlar sayesinde herkes grafiker...

        Tabii özellikle sosyal medyada bir furyaya dönüşen montajla değiştirilmiş fotoğraflar çoğu zaman orijinal sanılıyor. Yani vatandaş, gerçeğiyle aynı olduğu için ayırt edemiyor. Onların böyle bir hakkı var ama biz profesyonel habercilerin yok! Hele hele günün 24 saati haber veren TV kanallarının.

        Dün İşte bir twitter kullanıcısı kendine eğlence olsun diye Mansur Yavaş’ın mazbatasını aldığı fotoğrafa Ekrem İmamoğlu’nun kafasını montajlamış.

        Ve rezalete bakın, bu fotoşoplu fotoğraf birkaç saat sonra CNN Türk’ün ana haberindeydi.

        Twiter’da paylaşınca şimdilerde emekli olan işinde de çok iyi bir meslektaşım aradı: “Yahu Ekrem İmamoğlu’nun yanında Mansur Yavaş’ın eşini görünce o kadar şaşırdım ki… Hatta kendi kendime; ‘Bravo vallahi! Bak hanımefendi kalkmış gelmiş Ankara’dan İstanbul’a sırf İmamoğlu’na destek vermeye!’ dedim. Meselenin esasını ancak senin tweet’ini görünce anladım”

        Gülüyorsunuz belki ama bu yaşanılanlar habercilik adına hakikaten büyük garabet!

        Yazık, çok yazık!

        Diğer Yazılar