Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Öncelikle hain darbe kalkışması sebebiyle bugün tam 4 yıl önce hayatını kaybetmiş şehitlerimize rahmet diliyorum…

        Ve acılarını hâlâ en derinden hissetmekte olan ailelerine, yakınlarına da sabır…

        O gün o hainlerin kalkışmasına canları pahasına direnenlerin sayesinde bugün bu satırları kaleme aldığımın farkında bir birey olarak her biri demokrasi kahramanı olan şehitlerimize minnettarlığımı bir kez daha vurgulamak istiyorum.

        Allah hepsine gani gani rahmet eylesin…

        Keşke yaşanmasaydı, keşke hiç olmasaydı o gece…

        Ancak oldu ve maalesef ağır sonuçlar yaşattı memleketimize.

        Tabii bugün belki yazılacak, sorgulanacak bir husus gibi görülmeyebilir bazıları tarafından dikkat çekeceklerim ancak ağır travmalara neden olan o gün ve sonrasındaki olayların bir daha yaşanmaması için bunu yazmak zorundayım.

        Ben 15 Temmuz’un bir sürpriz olduğuna inanmayanlardanım.

        O gecenin bir gün yaşanacağını, FETÖ denilen sinsi yapının enikonu hain emellerini gerçekleştirmek üzere böyle bir alçaklığa tevessül edeceğini görebilenlerdendim.

        Hem o dönem yazarı olduğum Sabah gazetesinde hem de haftalık programlar yaptığım A Haber televizyonunda olabilecek en yüksek tonda bunları dile getirmeye gayret ettim.

        Başta emniyet ve yargı olmak üzere devletin en kritik noktalarına ahtapot gibi sızıntı yapan FETÖ Terör Örgütü’nün aynı niyetlerle güzide kurumumuz olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nde de gerçekleştirdiğini defalarca haykırdım.

        REKLAM

        Ve acı olan şu ki…

        O haykırışlarım, uyarılarım dolayısıyla da zaman zaman yargıya hesap vermek zorunda kaldım.

        2014 yılında… Yani darbeden tam 2 yıl önce hazırlayıp, sunduğum tartışma programında; “Paralel Yapı, TSK’yı da ele geçirmek istiyor“ başlığı altında yaptığım yayın hakkında güzide kurumumuzun; “TSK’nın itibarı zedelenme amacı güdülmüştür” denilerek yaptığı suç duyurusu çok canımı acıtmıştı ama…

        Yine de pes etmemiş ve 15 Temmuz’un gazilerinden biri olan dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Arslan başta olmak üzere FETÖ’yle dişe diş mücadele eden vatansever polis şeflerinin bilgi ve istihbarat desteği ile hainlerin TSK’daki yapılanmalarını ifşa etmeye devam ettim hep!

        Eğer o dönem bir elin beş parmağını geçmeyen ben ve benim gibi gazeteciler ile emniyet ve bürokraside görevli ya da o yapının mağdur ettiği eski askerler, kamu görevlilerinin uyarıları ciddiye alınsaydı…

        O hainler 15 Temmuz’daki o alçaklığa kalkışma cesareti bulamayacaklardı!

        Sözün özü…

        Böyle bir günde; “Olan oldu… Yaşanan yaşandı” deyip es geçmek de var ama…

        Türkiye Cumhuriyeti var oldukça hain emellerinden asla vazgeçmeyecek FETÖ ve benzeri hain yapılara aman vermemenin tek yolunun geçmişten ders almaktan geçtiğine inanıyorum.

        Bir daha yaşanmasın istiyorsak böyle bir gün…

        15 Temmuz öncesindeki hataların hiçbirine düşmemek gerektiğine bir kez daha dikkat çekiyorum…

        Diğer Yazılar