Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ekonomide yaşanan sıkıntılar maalesef gittikçe derinleşiyor.

        Derinleştikçe de vatandaşın tepkileri haklı olarak sertleşiyor.

        Kim başlattı bilmiyorum ama dün bu tepkilerin daha net gösterilmesi için; “Sokağa çıkın” çağrısı yapıldı sosyal medya üzerinden.

        Ve tabii çok kısa süre içerisinde de gündemin ilk sıralarına yerleşti.

        Ben de sorumlu bir gazeteci olarak bu çağrının provokasyon ve oyun niyeti taşıyabileceğini kast ederek kesinlikle riayet edilmemesi yönünde bir paylaşım yaptım.

        Bazıları doğru buldu yaptığım yorumu…

        Bazıları ise şiddetle karşı çıktı.

        Karşı çıkanların çoğu; “Demokratik bir hakkın kullanılmasının nesi yanlış da insanların bu çağrıya kesinlikle karşılık vermemeleri gerektiğini söylüyorsun” mealinde tepkiler gösterdi.

        Kızmadım bu tepkilere…

        Çünkü haklılar esasında.

        Doğru diyorlar.

        Bir hukuk devletinde yaşıyorsanız eğer, sokağa çıkıp eylem yapmak sizin anayasal hakkınızdır.

        REKLAM

        Anayasamızda 34. Maddede bu hak; “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir!” İfadeleri ile net bir biçimde de yer almıştır.

        Ama…

        Tecrübelerimizden biliyoruz ki…

        Bu hakkın kullanımı maalesef bu ülkede çok kolaylıkla pratiğe dökülebilen bir şey değil.

        Kolay olabilmesi için iktidarın uyarına gelecek bir içeriği olabilmeli.

        Bu durumda hiç sıkıntı yaşamazsınız.

        Herhangi bir zorlukla da karşılaşmazsınız.

        Ama eyleminizin içeriği doğrudan iktidarı ve yönetimi ile alakalı bir durumu hedef alıyorsa…

        Sokağa çıkmadan evvel iyice bir düşünmelisiniz.

        Çünkü bazı kötü niyetliler tarafından ananızın ak sütü gibi helal da olsa bu hakkı kullanışınız siz hiç farkında olmadan başka amaçlara hizmet edecek vaziyete evrilebilir.

        Örnek mi?

        Tarihimize; “Gezi Olayları” olarak geçen 2013 eylemleri.

        Benim de (Ki o tarihlerde iktidara yakın Sabah gazetesinde yazıyordum) ilk zamanlarında destek verdiğim o eylemler işte bu kötü niyetliler sayesinde bambaşka bir amaca hizmet eden olaylar silsilesine dönüşmüştü.

        Bir grup çevreci, aktivist genç tarafından son derece iyi niyetli başlatılan o masum eylem, provokatörlerin kışkırtması ile onlarca masum insanın hayatını kaybettiği bir trajediyle sonlandı.

        O sinsilerin kirli oyunlarını sahneye koyması ile birlikte bir süre sonra had safhaya varan vandallık ülkede ağır tahribat yarattı.

        REKLAM

        Hatırlatırım; o tahribat bugün hala iktidarın ve taraftarlarının kullandığı en değerli argümandır.

        İşte ben bunu gördüğüm ve hissettiğim için dün yapılan “Sokağa çıkın” çağrısının karşılık bulmaması gerektiğini söyledim.

        Ki, hala da aynı noktadayım.

        Herkes gibi ekonomik olarak ülkenin geldiği noktadan ben de kesinlikle hoşnut değilim ve ben de çoğunluk gibi yaşanan bu sıkıntıların nedeninin iktidarın ekonomi politikalarının yanlışlığından kaynaklandığını düşünüyorum.

        Ve bu gerçek karşısında vatandaşın tepkili olmasının da işin bir doğası olduğunu biliyorum.

        Ama endişeliyim ve korkuyorum.

        Çünkü birilerinin sotada beklediğini ve çok pis bir sinsilik peşinde olduğunu görüyorum.

        O yüzden de bir kez daha tekrar ediyorum; “Sokak şu anda çok ama çok tehlikeli. Haklı tepkileriniz sinsice planlarla bambaşka bir amaca hizmet için kullanılabilir. Düşmeyin bu tuzağa lütfen ve gelmeyin bu pis oyunlara!”

        Diğer Yazılar