Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yazının başlığını okuyan bazılarınızın; ”Tabii ki çıkarmaz! Tabii ki yine bildiklerini okuyacaklar!” dediğinizi duyar gibiyim.

        Hak da veriyorum zira ben de pek farklı düşünmüyorum.

        Ders çıkarmayacaklar.

        Yine burunlarının dikine gidecekler ve yine hatalar yapmaya devam edecekler.

        Peki, 20 yıldan beri -ki bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıldan itibaren yönetiminde 5'te 1 oranında söz sahibi olmaktır- ülkede iktidar olan AK Parti nasıl ve neden ancak acemilerin düşeceği bu handikaplara düşüyor?

        Neden biliyor musunuz?

        Çünkü AK Parti’nin politikalarına yön verenler, eskiden en bildikleri, en becerikli oldukları “sokağı okuma” özelliğini tamamen yitirdi.

        O yüzden de Türkiye Barolar Birliği’nin seçim sonucunu kavramaları çok mümkün değil.

        Düşünün…

        Ülkede öyle bir atmosfer oluştu ki son baro seçimi dolayısıyla…

        Sanki mesele yıllardır yapılmakta olan ve sıradan vatandaşın hiç alakadar olmadığı sadece avukatların birliğinden oluşan barolar birliğinin seçimi değil de…

        Bir genel seçimin ön hazırlığı gibi algılanıyor ve çıkan sonuç üzerine de emekli memurundan, işçisine kadar tutun da…

        Üniversitede okuyan öğrencisine kadar birçok muhalif büyük bir zafer kazanmış edasıyla sevinç çığlıkları eşliğinde seçim sonuçlarını kutluyor.

        Şahsen ben olsaydım…

        Oturup bu manzara karşısında derin derin düşünür ve; “Biz nerede yanlış yaptık da, neden bu atmosfer oluştu?” diyerek sorgulama yapardım.

        Ama bugünün AK Parti’sinde bu artık çok zor.

        Haa… Hiç yok demiyorum hala sağduyulu olup, gidişatın çok da matah olmadığının farkında olan insanlar.

        Var tabii.

        Varlar da…

        Onları da dinleyen yok!

        Hatta bu türden dostane uyarı yapanları; “Hain, düşman, kötü niyetli” olarak değerlendirip partinin dışına itme gibi garip eğilimler var.

        Naçizane fikrim…

        Bu eğilimler devam ettikçe…

        Partide kalmış bu sağduyulu insanlar değil de; “Baro seçiminin arka planında da dıjjjj güçlerin oyunları var” şeklinde söylemler dinlenmeye devam edildikçe…

        Kaçarı göçeri yok!

        AK Parti'de erime kaçınılmaz...

        Kazanan Sağkan değil, kaybeden de Feyzioğlu!

        Kazanan Sağkan değil, kaybeden de Feyzioğlu!
        0:00 / 0:00

        Türkiye çok enteresan bir ülke.

        Akşam yatıyorsunuz ve sabah kalktığınızda daha önce adını, sanını hiç duymadığınız bir ismin kahramanlaşmasına tanıklık ediyorsunuz.

        Gazeteci olduğumuz için Türkiye Barolar Birliği’nin yeni başkanı Erinç Sağkan’ı elbette bizler biliyoruz ama…

        Bilmesi mümkün olmayan milyonlarca insan bir seçim sonucu dolayısıyla Erinç Sağkan ismini birkaç saat içerisinde öğrendi, ezber etti ve hafızasına kazıdı.

        Seçim sonrası Google’da en çok arama yapılan isim oldu Sağkan.

        Milyonlarca insan bir anda internete girip; “Sağkan kimdir, nerelidir, kaç yaşındadır?” sorularıyla TBB’nin çiçeği burnundaki başkanı hakkında bilgi edinmeye çalıştı.

        Gerek Twitter’da gerek Facebook gerekse İnstagram'da, baroyla, seçimiyle uzaktan yakından alakası olmayan tanıdıklarımın, arkadaşlarımın, akrabalarımın paylaştıkları postlarda Sağkan ile ilgili yapılan yorumlar, ona düzülen methiyeler Türkiye’de bir günde nasıl yıldızlaşılabildiğinin çok net bir örneğiydi.

        Yeri geldi ben de tebrik edeyim Erinç Sağkan’ı…

        Umarım yeni süreçte Türkiye Barolar Birliği Başkanı olarak, evrensel hukuki normlara uygun, tarafsız, ilkeli ve objektif yönetim anlayışı izleyerek ülkedeki tüm avukatların yeniden birlik ve beraberlik içerisinde aynı çatı altında toplanabilmelerinin imkanını yaratır.

        Tabii şunu da söylemek lazım.

        Türkiye Barolar Birliği herhangi bir meslek örgütü değildir.

        Barolar ve dolayısıyla bu baroları aynı çatı altında toplayan Türkiye Barolar Birliği olmaz ise adalet sisteminin bir ayağı eksik kalır.

        Ve bu yüzden de siyasi hesaplar uğruna birlik ve bütünlüklerinin bozulmasına yol açacak; “Çoklu baro sistemi” gibi avukatları kamplara bölen, kutuplaştıran hamleler doğru değildi.

        Adalet bir bütünse…

        Barolar o bütünün tek bir parçası olarak devam etmeliydi yoluna.

        O nedenle bu seçimde kazananın sadece Erinç Sağkan olduğunu ya da kaybedenin Metin Feyzioğlu olduğunu düşünmek yanlış bir yaklaşım!

        Kaybeden adaletin tecellisinde en büyük sac ayağı olan savunmayı bölerek, parçalayarak kendi uyarlarına göre yönetmeye kalkan zihniyettir.

        Kazanan ise evvelden beridir siyasetin en sevdiği yöntem olan; “Böl, parçala, yönet!” politikasına; “Hayır!” diyen anlayıştır!

        Akbaba mısınız dost musunuz?

        Akbaba mısınız dost musunuz?
        0:00 / 0:00

        Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Katar’a çıkartma yaptılar.

        Ancak ezelden beridir dost olduğumuz ve ticari ilişkilerimizde birçok ülkenin ilerisinde olan Katar’dan yansıyan bazı ifadeler tuhaftı.

        Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed Bin Abdurrahman Es-Sani, Çavuşoğlu ile ortak düzenlenen basın toplantısında; “Türkiye’nin ekonomik gidişatı nedeniyle ortaya çıkacak fırsatları değerlendireceğiz” ifadesi kullanmış.

        Bilmiyorum Sayın Çavuşoğlu ne düşünüyor Katarlı mevkidaşının; “Ele geçen fırsatları ucuza kapatacağız” manasına gelen o sözleri karşısında ama…

        Şahsen ben…

        Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, mensubu olarak çok onur kırıcı buldum.

        “Türkiye’ye dost ülke” deniliyor Katar için.

        Ancak Es-Sani’nin bu sözlerinden sonra; “Bunlar dost most değil! Akbaba!” demek daha doğru galiba!

        Haksız mıyım?

        Diğer Yazılar