Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Edebiyat Adalet Ağaoğlu hayatını kaybetti

        "Yatağa yattığım zaman ister istemez ölümü düşünüyorum. 'Geç bile kaldın Adalet, bu ne zaman gelecek' diyorum. 'Gelmedi' diyorum. Vallahi durmadan bunu düşünüyorum. Bu o kadar büyük bir bulmaca ki bütün mesele, şu kadarını söyleyebilirim, 'Adalet, öleceksen acı çekmeden öl'. Yaşamak iyi ama acı çekerek yaşamak başka. Yıpranarak ölmek başka..."

        İki yıl önce Filiz Aygündüz'e ölümü böyle düşündüğünü anlatan Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Adalet Ağaoğlu 91 yaşında hayatını kaybetti.

        Adalet Ağaoğlu
        Adalet Ağaoğlu

        Bir süredir yoğun bakımda tedavisi devam eden Ağaoğlu'nun ölüm haberini Boğaziçi Üniversitesi sosyal medyada duyurdu: “Edebiyatımızın büyük ismi, Boğaziçi Üniversitesi Fahri Doktora sahibi değerli yazar Adalet Ağaoğlu’nu kaybettik. Eserleriyle her zaman yaşayacak.”

        Hastaneden yapılan açıklamada ise"Sayın Adalet Ağaoğlu, 3 gündür yoğun bakımda gördüğü tedavi sonrasında çoklu organ yetmezliği nedeniyle bu sabaha karşı hayatını kaybetti" denildi.

        23 Ekim 1929'da Ankara'da doğan Adalet Ağaoğlu, 1950 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Fransız Dili ve Edebiyatı eğitimi aldı. Yazarlığa Ulus Gazetesi’nde tiyatro eleştirileri yayımlayarak başladı. Yazdığı şiirlerini 1948-1950 yılları arasında Kaynak Dergisi’nde yayımladı. 1951 yılında Ankara Radyosu‘na girerek çeşitli görevlerde bulundu. Radyodaki ilk yılında, ilk radyo oyunu olan “Aşk Şarkısı”nı yazdı. Sevim Uzgören’le birlikte yazmış olduğu “Bir Piyes Yazalım” ve “Evcilik Oyunu” adlı oyunları Ankara’da sahnelendi.

        Türkiye'nin değişik dönemlerini ve bu dönemlerin insan hayatlarına etkisini inceleyen eserleriyle dikkat çeken usta yazar oyun yazarlığından roman yazarlığa geçişinin nedenini, yeni bir anlatım biçimiyle söylemek istediklerini anlatma arayışı ve tiyatroda bunu bulamayışı olduğunu söylüyor. Ağaoğlu'nun ilk romanı olan “Ölmeye Yatmak” 1973 yılında yayımlandı. İlk hikâye kitabı olan “Yüksek Gerilim ” ise 1974 yılında okurla buluştu. "Ölmeye Yatmak"tan sonra, “Bir Düğün Gecesi” ve devamında gelen “Hayır” adlı romanıyla bir üçleme oluşturdu ve pek çok ödül kazandı. Fazlasıyla ses getiren ilk romanı ve sonraki eserleri yoğun tartışmalara konu oldu.

        Türk romanındaki diyalog bolluğundan ve özellikle Türk romanın genel kimliğini eleştiren Ağaoğlu, Türk romanında bugüne kadar ne yapıldığından hareketle ne yapılması gerektiğine yoğunlaşmıştır. Roman yaratımında, kendisini rahatsız eden sorunsal üzerinden hareket ettiğini ve bu sorunları hangi karakterler üzerinden verebileceği üzerinden yeni bir anlatım biçimine yoğunlaştı. Adalet Ağaoğlu, BBC’ye verdiği röportajda, Ölmeye Yatmak’ta karakter yaratımı sürecini şu sözlerle anlatıyor: "Günlerce milli kütüphanede eski Ulus gazetelerini taradım o günün atmosferini ve dilini bulabilmek için çünkü yer yer 38’de ilkokulu bitirmiş çocukların dilini bulmam gerekiyordu, o ilkokulun dilini bulmam gerekiyordu, o yaşta bir kasaba kızının mektubunun nasıl yazılabileceğini bulmam gerekiyordu."

        "Sevgi konusundaki yanlış inançlarımızdan biri de sevginin hiç bitmeyeceğidir. Bitmediği değil, bitmeyeceği. Oysa hem tarih, hem kendi deneyimlerimiz bize göstermektedir ki, insanlar arasındaki ilişkilerden hiçbiri sürekli değildir; insanların kendileri gibi ilişkileri de değişkendir, bu ilişkilerin sürekli olabilmeleri için ustaca bir denge içinde tutulmaları gerekir.”

        Bazı akademisyenler tarafından "Türkiye'nin ilk yol romanı' olarak nitelendirilen 'Fikrimin İnce Gülü'nde 'sevgi'nin sürekliliğinin zorluğunu böyle anlatan usta yazar bu kitabıyla mahkemelik oldu. Kitap dördüncü basımında toplatıldı. "Askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif (küçük düşürmek)" suçlamasıyla hakkında 1981 yılında dava açılan Ağaoğlu, iki yıl süren davanın ardından aklandı.

        1991 yılında “Çok Uzak Fazla Yakın” adlı oyunuyla oyun yazarlığına geri döndü. Öykü kitapları, denemeler, anı-roman başlıkları altında, aydın kimliği, kadın erkek ilişkileri ve kadın kimliği, sosyal ve siyasal alanda yaşanan süreçleri, toplumsal baskı ve cinsel konular hakkında konuları işleyen yazarın eserleri arasında; “Yaz Sonu”, “Üç Beş Kişi”, “Göç Temizliği”, “Ruh Üşümesi ”, “Romantik Bir Viyana Yazı”, “Yüksek Gerilim, “Sessizliğin İlk Sesi” yer alıyor.

        1996'da ciddi bir trafik kazası geçiren ve iki yıl hastanede yatan Adalet Ağaoğlu için Can Yücel'in söylediği "Sen Türkiye'nin en güzel kazasısın" sözü, Feridun Andaç'ın Adalet Ağaoğlu ile yaptığı nehir söyleşi tarzında bir kitabın adı oldu. Kitap, 2006'da basıldı.

        62 yıllık eşi Halim Ağaoğlu'nun iki yıl önce kaybeden, İstanbul Life dergisine verdiği son röportajlarından birinde "Bu kadar uzun yaşamayı istemezdim, dünyanın bu halini görmeseydim…" diyen Adalet Ağaoğlu, Filiz Aygündüz'e 'her şeye rağmen güzel bir hayat yaşadığını' şu sözlerle anlatmıştı:

        "İyi ki aklımın bana söylediği şeyi yapmışım diye düşünüyorum. Yalnız ben değil, Halim’le de aynı şeyi düşünüyoruz. Biz gençliğimizde yapılabilecek her şeyi yaptık. Gezmek, yabancı ülkeleri tanımak, tek başıma New York’a bile gittim. Ben İstanbullu yazarlar gibi değilim, yazarlığa başladığımda Anadolu coğrafyasını tanıdım. Bir mühendisle, kara yolcuyla evlenmem benim ayrı bir şansımdır. Çünkü Türkiye dağlarını, tepesini, yollarını gördüm Halim sayesinde. İyi ki düşündüğümüzü yapmışız, çünkü doyduk hayata..."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ