Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Avrupa Kıbrıs Rum Yönetimi, temmuz başında Avrupa Birliği dönem başkanlığını devralmaya hazırlanırken, Rum Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas, Türkiye liderliğine önemli mesajlar yolladı

        GAZETE HABERTÜRK / CEYDA KARAN

        Kıbrıs Rum Yönetimi, temmuz başında Avrupa Birliği dönem başkanlığını devralmaya hazırlanırken, Rum Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas, Türkiye liderliğine önemli mesajlar yolladı.

        Kıbrıs sorununda çözümü başaramadıklarını ancak inatçı bir kişiliği bulunduğunu belirten Hristofyas, "Telefon ahizesinin ucunda sürekli beklemekteyim. Ne zaman Türkiye liderliği isterse hazırım. Benim farklı bir inadım var. Ben sabırla beklerim" dedi. Güney Kıbrıs’ta 2013 yılında cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi aday olmayacağı söylenen Hristofyas, “Çözüm umudu görürsem yeniden adaylığımı koyarım” vurgusu da yaptı.

        "YOLU YARILADIK AMA..."

        Güney Lefkoşa’daki Rum Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Türkiye’den bir grup gazeteciyi konuk eden Rum liderin mesajları şöyle:

        *Ne yazık ki yakın dostum da olan Sayın Mehmet Ali Talat’la Kıbrıs sorununu çözmeyi başaramadık. Talat ile yolun yarıdan fazlasını katetmiştik. Dönüşümlü başkanlık sistenmi, çapraz oylama, cumhurbaşkanı yardımcısının seçiminde eşit oy, AB üyeliği ilke ve değerleri çerçevesinde dolaşım, yerleşim, mesleki icraat ve mülk alım-satımına yönelik dört özgürlük konusunda hemfikir olmuştuk. Türk yönetimi altında yaşayacak Rumların sayısının sınırlanmasında, Senato üyelerinin seçilmesinde, 13 yıllık geçiş döneminde, ortak hava sahası konusunda da öyle. Elbette mülkiyet, dış politika gibi anlaşamadığımız noktalar vardı. Ama bunlar ciddi farklılıklar değildi, kolaylıkla uzlaşılabilirdi.

        "AK PARTİ TALAT'I TERK ETTİ"

        * Sayın Abdullah Gül ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan iktidara geldikten sonra Denktaş’ı bir kenara ittiler ve çözüm istediklerini söylediler. Çağdaş bir parti olduklarını beyan ettiler ve Mehmet Ali’yi desteklediklerini söylediler. Bilmiyorum fazla süratli mi anlaştığımızı düşündüler. Çünkü Mehmet Ali’yi desteklemediler. Ne yazık ki, AK Parti liderliği Mehmet Ali’yi terk etti.

        *Sayın DervişEroğlu toplum lideri olunca BM Genel Sekreteri’ne New York’ta Talat’ın kalınan yerden devam etme sözü verdi, ama Kıbrıs’a dönünce farklı konuştu. Eroğlu bütün bunları Türkiyelilerin oyları için kullandı. Türklere ‘Adada kalmak istiyorsanız beni seçmelisiniz’ dedi. Türkiye partileri de Kıbrıs’ta yoğun kampanya yaptılar.

        * Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) ve Talat’ın seçimleri kaybetmesi kendi hataları. İktidardayken, bir partinin yapmaması gereken hataları yaptılar. Bunları o zaman da söylemiştim. Mehmet Ali iletişim politikaları güden biri değildi. Bürosunda toplumdan uzak bir liderdi. Bizim parti AKEL, solun dünyada yok olduğu bir dönemde bile toplum içinde gücünü korudu.

        "KIBRISLI TÜRKLER KIBRISLIDIR"

        *Bugün Kıbrıslı Türkler, Türkiye’den gelen Türk nüfus nedeniyle kendi kimliklerini kaybettiklerini söyleyip tepki gösteriyorlar, gösteriler düzenliyorlar. Kıbrıslı Türkler Kıbrıslıdır. Nasıl bir Yunanistan Yunanlısından biz farklıysak, onlar da öyle. Bu yüzden anti-Helen olmakla bile suçlandım. Bazı Rum milliyetçileri ‘Gösteri yapan Kıbrıslı Türkler AKEL’in maşası’ diyor. Palavra! Hiçbir ilgimiz yok. Bunlar Kıbrıslı Türklerin kendi eylemleri çünkü kendilerini, kendi ülkelerinde yabancı hissetmeye başladılar. Kıbrıslı Türkler ‘Bir gün sen de gidince ne olacak’ diyorlar. Niye tekrar aday olmuyorsun diyorlar. Ama nikah için iki ‘evet’ lazım. Ben elimi uzatmış durumdayım ama birileri bu eli kesiyor. Kıbrıs sorununu çözelim, varsın ben evime dönemeyeyim. Yerimi başka bir Kıbrıslı Türk alsın.

        "ERDOĞAN HÜKÜMETİ KONUSUNDA YANILMIŞIM"

        *Erdoğan hükümetinin çağdaş ve model olmasını bekliyorduk. Ama Türkiye içinde insan haklarını ihlal eden tutumlar benimsendiğini, İslamcı bir çizgiye büründüğünü görüyoruz. Türkiye’de Türklerin ya da Kürtlerin insan haklarının çiğnenerek hapsedildiğini görüyoruz. Ben belki kendi kendimizi kandırdık diye düşünüyorum. Görünen o ki yanılmışım.

        *Bilmiyorum, Sayın Erdoğan, Kıbrıs’ı Anadolu’nun uzantısı gibi gören generallerden farklı düşünüp bir şeyler yapacak mı? Generaller bir köşeye sıkışmış görünüyor. Bu Türkiye halkının lehinedir. Ama Kıbrıs’ta yaşananların bedelini Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar ödüyor.

        ÖNERİYİ TEKRARLADI: MAĞUSA VE MARAŞ'A KARŞI BAŞLIK

        *AB dönem başkanlığı için yeni inisiyatifler üstleneceğiz. Türkiye’ye sadece bir değil, bazı başlıkların buzluktan çıkarılmasını önereceğim. Ama bunun bir al-ver süreci olması gerekir. Kıbrıslı Türklerin tecritten şikayetleri var. Mağusa limanı Kıbrıslı Türkler için açılsın, BM şemsiyesi altında dış dünya ile ticaret yapabilsin. Mağusa’nın kapalı bölgesi Maraş’la açılsa hem Kıbrıslı Türkler hem Kıbrıslı Rumlar için yıllar sürecek bir proje demektir. Bu kabul edilirse barış umudunu canlandıracaktır.

        "AB SÜRECİNE ENGEL OLMAK İSTEMİYORUZ"

        *Biz Türkiye’ye AB sürecinde engel olmayı istemiyoruz. Çünkü bunun çıkarımıza olmadığını biliyoruz. Örneğin Ankara Protokolü’nün uygulanması, limanların açılması gerek. Bugün Cyprus Havayolları Erivan’a ulaşmak için 6 saat uçuyor. Neredeyse Orta Avrupa havasahasına kadar kullanmak zorunda kalıyoruz. 2.5-3 saatlik bir yol 6 saatte gidilebiliyor. Bunun ekonomik bedelleri var. Hem Kıbrıslı Türklere hem Kıbrıslı Rumlara yazık. Bütün bunlar çözülmeli ama tek yanlı olmaz.

        "ENERJİ KAYNAKLARINI PAYLAŞALIM"

        *Adanın etrafındaki hidrokarbon yataklarını paylaşmayı öneriyoruz. Bakın biz askeri olarak ne kadar zayıf olursak olalım, çağdaş dünyada kabadayılık sonuç vermiyor. Geçen yıl BM kürsüsünde de dile getirdim, hidrokarbon kaynaklarının birlikte değerlendirilmesinden memnuniyet duyacağımızı söyledim. Bu bir nimettir. Olumlu değerlendirilirse, Kıbrıs halkların barış buluşmalarının yeri olabilir. Bundan Türkiye de kazançlı çıkacaktır. Türkiye çok önemli bir geçiş noktasında. Ama Türkiye zorla geçiş noktası olamaz. Bu işbirliği ile olabilir.

        *Bizim İsrail ile işbirliğimizin Türkiye-İsrail zıtlaşması ile hiçbir ilişkisi yok. İsrail tarafından ortak depolar kurulması önerisi gelmişti. Biz Türkiye ile gerilimi düşürmek için bunu yapmıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu tür işbirliklerini Türkiye ile de yaparız diye diliyoruz.

        "ERDOĞAN BİZE SIRTINI DÖNDÜ"

        *Erdoğan, bizi tanımadığını söyleyerek görüşmeyi reddediyor. Geçen yıl BM’de bir resepsiyonda dikkatle yakınımızda olmaktan kaçındı, sürekli sırtını döndü. Ben de ne diyeyim, ‘sağlık olsun’ dedim. Önünde diz çöküp rica edecek halim yok. Kıbrıs bağımsız bir devlet. BM üyesi bağımsız devletlerin liderleri nasıl bir saygıya layıksa, Kıbrıs Cumhurbaşkanı da layıkt.

        "TELEFONUN UCUNDA BEKLİYORUM"

        *Telefon ahizesinin ucunda sürekli beklemekteyim. Ne zaman Türkiye liderliği isterse hazırım. Benim farklı bir inadım var. Ben sabırla beklerim. Ben son ana kadar hazırım. Çözüme yaklaşmamız hayatımın en mutlu günü olacaktır. Çünkü çok zorluklar, acılar çektiğim bir dönemden geçtim. Mazoşist değilim. Tek başıma çözümü sağlayamam. Hoşumuza gitse de gitmese de talimatlar Ankara’dan geliyor.

        *Türkiye cumhurbaşkanı yahut başbakanı olarak, bugün madem Arap Baharı’nın manevi lideri olarak tanınıyor, o zaman barışçı inisiyatifler üstlenip keyfi uygulamalara yönelmeme ve Kıbrıslı Türkler üzerinden dayatlarda bulunmamı gerekir. Erdoğan, Rum tarafında Hıristofyas’ın bulunması fırsatını kullanmamaktadır. Benden sonra kimin geleceğini, hangi politikaları güdeceğini ben belirleyemem. Ama Türkiye’nin B Planı, KKTC’nin gerçekleştiği, iki ayrı devlette yaşama önerileri, ne uluslar arası toplum ne de AB’de ne de Kıbrıslı Rumlar tarafından kabul edilemez. Hatta bunu burada inisiyatif üstlenen Hıristofyas’ın bile kabul etmesi mümkün değildir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ