Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem "Korku ve ümit belirleyici oldu"

        Ümran AVCI / GAZETE HABERTÜRK

        Uzmanlara göre, 1 Kasım’da partiler arasında yaşanan büyük oy kaymalarının nedeni korku ve ümit duygusu oldu. Psikiyatr Prof. Dr. M. Kerem Doksat, "Kaos ve şiddet ortamlarında seçmenin fikri değil 5 ayda, 1 günde bile değişir. İnsanlar güven ortamını kimin bozduğuna aldırmaksızın, ortamı kimin düzeltebileceğine bakar" dedi.

        1 Kasım seçimlerinin sonuçları, kamuoyunun genelinde şaşkınlığa sebep oldu. 7 Haziran’ın ardından 5 ayda sonuçların bu kadar değişeceğini kimse beklemiyordu. Partiler arasında adeta ‘kitlesel oy göçü’ yaşandı.

        2011 seçimlerine göre 7 Haziran’daki seçimde yaklaşık 2.5 milyon oy kaybederek 18 milyon 800 bin civarında seçmenin oyunu alan AK Parti, 1 Kasım’da oylarını tekrar 23 milyon 600 bin seviyelerine çıkarmayı başardı. 7 Haziran’da 7 milyon 520 bin oy alan MHP’nin oyu, 5 ay gibi bir sürede 2 milyon kayıpla 5 milyon 500 bine indi. HDP’nin 7 Haziran’da 6 milyon olan oyu da 1 Kasım’da 5 milyon 145 bine düştü. Saadet Partisi (SP) ile Büyük Birlik Partisi (BBP) ittifakının kaybı da 363 bin oy oldu. Uzmanlara göre, 5 ay önce MHP’ye, HDP’ye ve SP-BBP ittifakına oy veren seçmenlerin yaklaşık 3 milyonu 1 Kasım’da ‘büyük oranda’ AK Parti’ye yöneldi. Bu, Türkiye tarihinde bu kadar kısa sürede yaşanan en büyük kitlesel oy geçişi...

        Peki bu devasa oy kaymalarına yol açan seçmen psikolojisi ne? Uzmanlar, son seçimi etkileyen baş faktörün ‘şiddet ve terör kaygısı’ olduğunu belirtiyor. “Blok seçmen profilinin, yerini değişken seçmen profiline bıraktığı”, “her zaman bir mucize bekleyen seçmenin, en büyükparti olarak AK Parti’yi bu mucizeyi gerçekleştirmeye daha yakın gördüğü” de diğer teoriler.

        "SEÇMEN, BELİRSİZLİKTE NET OLACAK LİDER ARIYOR"

        Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı: 7 Haziran’da toplamda yüzde 60 oy alan muhalefet partileri, bir koalisyon kuramayarak, ‘bu memleketi yönetemeyecekleri’ algısı yarattı. Bir sorumsuzluk gördü seçmen. Meşru bir şekilde Meclis’e girmiş olan MHP, yine meşru şekilde Meclis’e girmiş olan HDP’yi ‘tanımam’ dedi. Nasıl tanı- mazsın? Milletin iradesini tanımama hakkınız yok. Seçmen ‘Siz yapamıyorsanız ben yaparım, birini seçerim’ dedi. Bombaların patladığı, her tarafta insanların öldüğü bir ortamda millet günlük yaşama bakar. Şiddet ortamı, insanları ‘daha güvenli’ yönde bir tercih yapmaya yönlendirdi. Özellikle belirsizlik, şiddet ve korku ortamlarında insanlar, pek demokratik olmasa bile kendilerine ‘ne yapacaklarını’ söyleyen net ve güçlü liderler arıyor. Burada da Tayyip Erdoğan’ın güçlü imajı birinci derecede önemli oldu.

        "TÜRKİYE, SURİYE OLACAK ENDİŞESİ HÂKİMDİ"

        Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan:Seçmen davranışındaki en önemli psikoloji, korku ve ümit duygusudur. Bu seçimin sonucunu da toplumdaki korku ve ümit belirledi. Özellikle de ‘Türkiye, Suriye gibi olacak’ korkusu. Böyle bir durumda kişi kendine, ‘Ne olursa kendimi güvende hissederim?’ diye sorar. Kendini güvende hissedeceği kişiye ve yapıya yönelir. ‘Hangisi bana gelecek için ümit veriyor?’ sorusu, seçmen davranışını etkileyen üçüncü ana duygudur.

        "SONUÇLAR İNANILMAZ DERECEDE GARİP"

        Psikiyatr Prof. Dr. Cem Mumcu:Korkunun ve kaygının çok olduğu dönemlerde, beklenen akışın dışına çıkan bir sürü şey olabilir. Muhtemelen, korku ve kaygı süreci her zamankinden farklı işledi. Farklı kesimlerde ne gibi duygular oluştu, tam bilmiyoruz. Ama kaygı ve korku, kontrolsüz ve sığınmacı bir sürü davranış biçimine yol açar. Kimi öfkeyle, kimi korkuyla oy kullandı. Çok travmatik şeylerde davranışlar değişebilir, biz de travmatik bir dönem yaşadık. Bana sonuçlar inanılmaz garip geldi. Kamuoyu yoklamaları ve anket şirketlerinin bu kadar yanıldığını hiç görmemiştim.

        "SEÇMENİN FİKRİ 1 GÜNDE BİLE DEĞİŞEBİLİR"

        Psikiyatr Prof. Dr. M. Kerem Doksat: Seçmenin kafası çok karışık. Suriye ile resmi olmayan bir savaş halindeyiz. Türkiye’nin dört bir yanında bombalar patlıyordu. ‘Beyaz Türkler’in yaşadığı bölgelerde bile terör saldırıları artmıştı. Seçmen kendini kaos ve karmaşa içerisinde hissetti. Bu şartlarda, seçmenin fikri değil 5 ayda, 1 günde bile değişir. İnsanlar, sandığa gittiğinde kime oy atacağına o anki psikolojisiyle karar veriyor. Eskisi gibi ‘blok sağ’, ‘blok sol’ seçmen kalmadı. Son derece değişken bir seçmen var.

        "SEÇMEN, ORTAMI KİMİN DÜZELTECEĞİNE BAKAR"

        İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Şahin:Bu seçimdeki seçmen davranışlarını açıklayacak en önemli etken, güvenlik ve istikrar duygularıydı. İnsanlar güven ortamını kimin bozduğuna aldırmaksızın, ortamı kimin düzeltebileceğine baktı gibi. Çok sayıda bilimsel araştırma, insanların, kendi güvenliklerini tehdit altında hissettikleri çatışma veya savaş durumlarında, daha sert ve güçlü görünen liderlere yöneldiklerini, daha muhafazakâr politikaları desteklediklerini göstermiştir.

        "SEÇİMDE İNSANLAR EN GÜÇLÜYE YÖNELDİLER"

        Psikolog Nur Yaycıoğlu: Terör, pahalılık, istikrar... Seçmenin kararında aşağı yukarı bütün bunlar etkili oldu. İnsanların bir de ‘bıkkınlığı’ var. Muhalefette olumluya doğru bir değişimden ümidi kesen seçmen, istikrar devam etsin istedi. O yüzden ‘en güçlüye’ yöneldiler.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ