Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Kılıçdaroğlu'ndan eleştirilere yanıt

        CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'na yönelik "Birilerinin önüne yatmış vaziyette" şeklindeki tepki çeken sözleriyle başlayan gerilim karşılıklı açıklamalarla tırmandı. Kılıçdaroğlu'nun Türk Tabipler Birliği Genel Merkezi ziyaretindeki sözleriyle gerilim daha da artarken seviyenin düştüğü gözler önüne serildi.

        Kılıçdaroğlu'nun o sözleri:

        Siyasetin doğasında eleştiri vardır. Biz bir şey konuşuruz Bizi iktidar, başbakan, bakan eleştirir. Partinin genel başkan yardımcıları eleştirir. Biz de cevap veririz. Bizim anlamakta zorluk çektiğimiz konu şu; neden Cumhurbaşkanı bu tartışmaların odağı haline geliyor? Her şeye maydonoz oluyor. İki dakika sus, senin görevin toplumda huzur sağlamak. Sağduyulu mesajlar vermek. Ben Davutoğlu'na cevap veririm. Ama o diyor ki, 'Boşverin Davutoğlu'nu bana cevap verin.' Sen kimsin sana cevap vereceğim. Bizim muhatabımız değil o. Dün kullandığı ifadelere bakın. Emin olun sizlerden özür diliyorum. Onun kullandığı cümle için. Yaptığım eleştiriye karşı 'sapık' sözcüğünü kullanıyor. Peki ben soruyorum... 'Dolmahahçe'de oturup Kadıköy'den gelen vapurlara bakıyorum, kadınlara kızlara bakıyorum' demek nedir? Sapıklık değil mi? 'Onları dikizliyorum' demek sapıklık değil mi? Bunun adı cinsel sapıklıktır. 'Seyrediyorum' diyor, Kimi? Kadınları, kızları... Senin görevin Dolmabahçe'de oturup kadınlara kızlara bakmak mıdır? Siyasi sapıklığa gelince... Bu zat TBMM'de tarafsız olacağına dair namusu ve şerefi üzerine yemin etti. Şimdi ben soruyorum siyasi sapıklık nedir? Parlamentonun önüne çıkıp yemin ettikten sonra o yemini tutmayıp namusu ve şerefi çöp sepetine atandır. Namus ve şeref kavramının bu topraklarda ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Şimdi soruyorum, bunun adı siyasi sapıklık değil mi?

        Bunların hiçbirisi benim cümlem değil. Cümle onların. Ben sadece bir gerçeği toplumun önüne koyuyorum. Yeri gelince 'Kadınları yüceltiyorum' diyor. Sen değil miydin 'Al ananı da git' diyen. Sen değil miydin Soma'da yüreği yanan gencecik insana 'İsrail dölü' diye bağıran... Kalkmış bize ders veriyor. Sapıklığın adresi konuyu saptırıyor. Hem cinsel sapıklığın hem siyasi sapıklığın adresi orada. Açıkça söylüyorum, Recep Tayyip Erdoğan...

        Senin cesaretin varsa gel bir televizyon programında oturalım konuşalım. Beni neyle suçluyuor? Bakan hakkında demişim ki, 'Birilerinin önüne yatıyor.' Bakın değerli basın mensupları, deyimler sözlüğüne baktım. Önüne dikilmek, önüne düşmek, önüne geçmek, önüne gelen, önüne yatmak deyimleri var. Önüne yatmak iki anlama geliyor. 1. Bir kimsenin önüne boylu boyunca uzanmak. Örnek veriyor: Yıkım ekiplerini engellemek için iş makinelerinin önüne yattı. 2. Bir kişiyi ya da bir kurumu korumak amacıyla elindeki imkanlarını kullanmak. Ona da örnek veriyor: Sen bildiğini yap gerekirse ben senin önüne yatarım. Bunu alıp da cinsel bir anlama çekmek onların kafasının arkasında neleri düşündüğünü gösteriyor. Tam bir ahlaksızlık örneği.

        Ensar Vakfı'nın önüne yatıyorsun. Çocuklar tecavüze uğruyor. Sen bakansın, çocukları koruyacağın yerde vakfı koruyorsun. Bu benim ağrıma gidiyor. O çocuklar hepimizin çocukları. Benim görevim o çocukları korumaktır. O çocuklara o tabloyu hazırlayan kim? Ensar Vakfı'na o yurtları kim açtırdı? Kim görmezden geldi? İmam Hatip Okulu Müdür Yardımcısı diyor ki, 'Bizim öğrencilerimiz Ensar'ın ve Kaimder'in yurtlarında kalıyordu.' Peki bu yurtlar yasal mı? Yasa dışı... Vali, Kaymakam, Emniyet Müdürü, Başbakan nerede? Biz bunları dillendiriyoruz. Onlar kıyameti koparıyor. Kaldı ki önüne yatmayı kullanan kendi bakanları. Vatandaş için kullanırken bir şey değil, biz onlar için kullanırken kıyamet kopuyor. Sadece Aile Bakanı değil, Milli Eğitim Bakanı da Ensar'ın önüne yatmış vaziyette.

        Elbirliğiyle savunuyorlar. Çocukların hakkını savunan yok. 'Diktatör bozuntusu'na da seslenmek istiyorum...

        O çocuklar Karaman'da tecavüze uğrarken ağzından bir şey çıktı mı? Sen nasıl insansın. Gencecik çocuklar istismar ediliyor. Ensarı savunuyorsun. Bu çocukları savunan bir cümle kurmuyorsun. Sende nasıl bir ahlak var? Kalkmışsın bir de bize saldırıyorsun. Sen hiçbir şey yapamazsın. Cürmün olsa oturduğun yer kadar. Biz haklıyız. Biz namusluyuz. Biz çocuklarımızı koruruz. Çocuklarımızın yaban ellere teslim edilmesine karşıyız.

        İlköğretimde, ortaöğretimde yurt açma yetkisi Milli Eğitim Bakanlığı'ndadır. Hiçbir vakfın, derneğin yurt açma yetkisi yokyur. Bu yetki olmadığı halde bu vakıflar bu yurtları nasıl açtılar? Soru iki... Milli Eğitim Bakanlığı ilköğretimde ve ortaöğretimde bir yurt açtı mı? 14 yıldır iktidardalar. Bir yurt bile açamadılar. Beş öğrencinin kalacağı yurt bile açmadılar. Onların kadınlarına da sesleniyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin parlamentoda olan kadınlarına da sesleniyorum... Sizin bakanlarınız Ensar'ın, Kaimder'in önünde yatarken siz hiç o çocukları düşündünüz mü? Bu çocuklara bizim sahip çıkmamız gerekir diye düşündünüz mü? Bir anne, çocuğunu sinek ısırsa yüreği dağlanır. Bunlarda nasıl bir ahlak var, emin olun anlamakta zorlanıyorum. Her türlü protesto başım üstüne. Ben sizden sadece bir şey istiyorum. O çocuklara, annelere niye sahip çıkmıyorsunuz? O anneler çocukları niye yurtlara gönderiyor? İstiyorlar ki benim çocuklarım okusun. Siz iktidarın eliyle karanlık ellere teslim ediyorsunuz. Biz bunları eleştirince kıyameti koparıyorsunuz. Sorumluluk üstlenmesi gerekenler sorumlukuk üstlenmiyor. Bütün sorumluluk CHP'deymiş.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ