Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Buğra Gülsoy'dan HT MAGAZİN'e özel açıklamalar

        HABERTÜRK MAGAZİN / Ece SARUHAN

        Ekranların romantik jönü Buğra Gülsoy, HT MAGAZİN’e konuştu. Tek gecelik ilişkilerin adamı olmadığını söyleyen yakışıklı oyuncu, sevgilisi Nilüfer Gürbüz’e olan aşkını, “O benim lunaparkım” sözleriyle anlattı.

        Kış sezonunun ilgiyle izlenen dizisi ‘Aşk Yeniden’de canlandırdığı Fatih karakteriyle gönüllerin fatihine dönüşen Buğra Gülsoy, ‘Yaz Köşesi’ndeki ilk oyun arkadaşım oldu.

        Lunaparkta çocuklar gibi eğlenen Gülsoy, “Masumiyeti görünce insanın koşası geliyor. Tüm ilişkilerimizde çocukluğumuzdaki masumiyeti arıyoruz” diyor.

        YAZ geldi, güneş dışımızı ısıtıyor. Bence gerçek bir yazın dışımız kadar içimizi de ısıtması gerekiyor. İşte bu düşünceyle çıktım yola. Sonra “Yaz sohbetlerine başlıyorum. Yaz Köşesi’ndeki ilk oyun arkadaşım sen ol istiyorum. Bir mekân seç birlikte oyun oynayalım. Sohbetimizle okuyucuyu da bu oyunun içine alalım” dedim çok sevdiğim Buğra Gülsoy’a. İkiletmedi, “Lunaparka gidelim” dedi. Güzeller güzeli sevgilisi Nilüfer Gürbüz’ü de özlemiştim, “Nilüfer de gelsin” dedim, sağolsun o da beni kırmadı. Vialand Tema Park’a gittik ve Vialand Ailesi’nden Turan Güler’in rehberliğinde şahane bir gün geçirdik. Binmediğimiz alet kalmadı Buğra’yla. O hep çok cesurdu, benimse özellikle Nefeskesen adlı trene binerken korkudan bacaklarım titriyordu. Nilüfer’le güç verdiler bana. Öyle eğlendik ki yaşadığımız her anın tadı damağımda.

        Biz makineler arasında coşkuyla cirit atarken, Buğra’nın hayranları da onu yakından görmenin coşkusu içindeydi. Hiçbir fotoğraf talebini geri çevirmedi, özellikle çocuk hayranlarıyla tek tek ilgilendi. İşte onu farklı kılan da bu içtenliği... İyi oyuncudan önce iyi insan! Kendisi ‘Aşk Yeniden’de canlandırdığı ‘Fatih’ karakteri sayesinde bugünlerde Türkiye’nin beyaz atlı prensi. Komedide döktürüyor, ben de dahil pek çok kişiye “Gerçek oyuncu her şeyi oynuyor işte!” dedirtti. İşte keyifli sohbetimizin yazıya dökülmüş hali...

        ECE SARUHAN'LA YAZ KÖŞESİ

        “İnandığım hikâyelerin peşinden gidiyorum” dersin. ‘Aşk Yeniden’e niye inandın?

        Yönetmenimiz Ersoy Güler beni “Bir proje var. Üzerine konuşalım” diye aradığında ‘Hicran’ dizisi yeni bitmişti. Yaz sonrasına kadar bir şey yapmayı düşünmüyordum. Hikâyeyi anlattığında içimde bir şeyler kıpırdadı. Sonra senaryoyu verdi. Ülkemizde yapılan durum komedileri beni güldürmüyor ama ilk 2 bölümü okurken çok güldüm. Ersoy Güler’e çok güveniyorum. Bir de Özge (Özpirinçci) işin içinde olunca “Evet” dedim.

        Özge’yle tanışıyor muydunuz?

        Evet ama samimi arkadaş değildik. Özellikle romantik komedilerde partnerlerin uyumu çok önemlidir. Özge’nin paslaşmaya açık bir oyuncu olduğunu biliyordum. Doğaçlamaya da açık. Dizinin tutmasının başlıca nedeni tüm oyuncuların paslaşmaya meyilli insanlar olmaları.

        Dizi başta aşk ‘derune en derune’ gömdüğümüz insani duyguları su yüzüne çıkardı. Bunun sırrı samimiyet öyle değil mi?

        Kesinlikle. Karakterler çok gerçek, hepimiz gibiler. Bu yüzden insanlar kurduğumuz dünyaya inanıp bir parçası oldular. Projenin tutmasının en önemli nedenlerinden biri de insanlara umudu ve sevgiyi aşılıyor olması. Hepimiz âşık olduk ve aşk acısı çektik. Ağladık, depresyona girdik. Kendi adıma ben bütün bunlardan sonra “Yeniden” demeyi bildim. Kendimi aşka kapamadım. Bu proje, “Hepimiz, her zaman ‘Aşk yeniden’ diyebiliriz” diye sesleniyor insanlara.

        Lunaparkta da yeniden çocuk olduk. Samimiyet ve masumiyet birleşti, bana çok iyi geldi...

        Seninle çocukluk anılarımızı topladık burada, çok güzel oldu. Masumiyeti görünce insanın koşası geliyor. Çocukluğumuz masum anlarla dolu ve biz tüm ilişkilerimizde o masumiyeti, samimiyeti arıyoruz. Çocukluğumuzdan uzaklaştıkça masumiyetimizden de uzaklaşıyoruz. Çocukluğumuzdaki duygularımızı ve heyecanlarımızı hiç unutmamalıyız.

        "KAFAMI ÜNE YATIRMADIM"

        Bizi çocukluğumuzla kucaklaştıran lunapark gibi insanlarımız bol olsun Buğra!

        Buna çok özen gösteriyorum. Sevdiğim, güvendiğim insanlardan kendime bir çember oluşturuyorum. Çok az insan var çemberin içinde.

        Eminim ününden dolayı o çembere girmek isteyen bir sürü insan, özellikle de kadın vardır.

        Ben hiçbir zaman kafamı üne yatırmadım. Tek istediğim üretmek. Tek gecelik ilişkilerin adamı değilim. Şöhretin büyüsüne kapılıp “Her istediğimi elde edebiliyorum. Tüm kadınları da elde edebilir miyim?” diyenlerden olmadım. Çıkara dayanan ilişkilerin, geçici dostlukların adamı da değilim. Ünümle değil özümle ilgilenen insanlarla birlikteyim.

        "ERKEKLER BEKLENTİYİ YÜKSELTTİN DİYOR"

        Fatih, kadınların yeni beyaz atlı prensi. Erkeklerden nasıl tepkiler geliyor?

        Bugüne dek çizilen zengin jön figürleri maço ve şımarıktı. Fatih bunu kırdı. Fatih’in tek istediği sevmek ve sevilmek. Erkekler “Fatih kadınların beklentisini yükseltti” diyorlar. Erkek arkadaşlarım bana “Ne yaptın bize?” diye takılıyor.

        Biz kadınlar Fatih’e bayılsak da gerçek hayatta arızalı olanın peşinden gidiyoruz. “Onu ben değiştireceğim” düşüncesi var.

        Ben buna inanmıyorum. Birbirimizi değiştirmemeli, olduğumuz gibi kabul etmeliyiz. İçi sevgi dolu insanları seçtiğimizde ilişkiler yürüyor.

        "NİLÜFER BENİM LUNAPARKIM"

        Yaklaşık 3 senedir Nilüfer Gürbüz’le birliktesin. İlk görüşte aşk mıydı?

        İlk görüşte aşk lisede kaldı. Lisede birini görüp çok beğendiğimizde hissettiğimiz elde etme duygusunu aşk sanırdık. Nilüfer’le birbirimize paylaşa paylaşa âşık olduk. Bir süre konuşmalarımız oldu, sonra ilişkimiz derinleşti. “Lunapark gibi insanlarımız olsun” dedik ya, Nilüfer benim lunaparkım. Aşk paylaşarak çoğalmaktır, biz bunu yaşıyoruz.

        Fatih gibi romantik misin?

        Duygusalım ama romantik değilim. Sevgimi çok kolay belli edemiyorum.

        "BABA OLMAYA HAZIR DEĞİLİM"

        ‘Aşk Yeniden’de baba rolündesin. Geçenlerde de Instagram’a ayağını öptüğün bir bebeğin fotoğrafı koyup altına “Oyum Defne bebeğe” yazdın. Babalığa göz kırpmaya başladın mı?

        Benim abim var, hayatta en çok istediğim şey bir kız kardeşti. Evladın ayrımı olmaz ama kız çocuklarına bayılıyorum. Çocukları çok seviyorum ama şu an baba olma konusunda çok hazırlıksızım. Belki de ‘Aşk Yeniden’de staj yapıyorumdur. Bir dürtü olarak baba olma arzusunu hissettiğimde bu duyguyu ben de tatmak isterim.

        "ÖZGE BENİM KIZ KARDEŞİM"

        Doğum gününde Nilüfer (Gürbüz) sete üzerinde “Ya benimsin ya toprağın” yazan esprili bir pasta getirmişti. Bunun üzerine Özge’yi (Özpirinçci) kıskandığı yönünde haberler çıkmıştı...

        Hangi kıskançlık Ece? Özge ve Nilüfer benden önce tanışıyor ve çok iyi anlaşıyorlar. Hayatım boyunca kız kardeşim olmasını istediğimi söyledim ya, Özge hep hayalini kurduğum kız kardeşim. Onun da bir ilişkisi var. Özge, Burak (Yamantürk), Nilüfer ve ben aralarda kaçıp birlikte tatil yapıyoruz.

        "YAZMAK ÖFKEMİ KONTROL ETMEYİ ÖĞRETTİ"

        Yazmayı da çok seviyorsun. ‘Pragma’ adlı tiyatro oyunundan sonra henüz izleyemediğimiz ‘Dip’i yazdın. Yeni bir şeyler var mı?

        Birinci Dünya Savaşı yıllarında geçen bir hikâyeyi anlatan bir film senaryosu yazdım. Şu anda yurtiçi ve yurtdışı için anlaşma aşamasındayım. Film, herkes birbiriyle savaşırken öfkenin mi yoksa sevginin mi bizi ileriye götüreceğini tartışıyor.

        Yazmak çok ciddi bir yüzleşme. Seni rahatsız eden bir tarafınla yüzleştiğin oldu mu yazarken?

        Her yazdığımda kendimden bir şeyler var. Yüzleşmek istediğim şeyleri diyaloglara döküyorum. Yazmak sayesinde öfkemle ve içimdeki şiddet noktasıyla yüzleştim. Bazen çok kolay öfkelenebiliyor ve öfkemi içimde tuttuğum için sonrasında dışa vururken büyük patlamalar yaşayabiliyordum. Yazmak bana öfkemi kontrol etmeyi öğretti.

        FOTOĞRAF çekmeyi çok seven Buğra Gülsoy,“Dünyayı nasıl bir kare içinde görüntülemek isterdin?” sorusunu şöyle yanıtlıyor:

        “Dünyanın hiçbir ülkenin, bayrağın, sınırın, kimliğin olmadığı saf fotoğrafını çekerdim. Böylece aramızda hiçbir çizgi olmadığını anlardık belki. Hepimiz bu kocaman gezegenin içinde yaşayan varlıklarız. Nedir bu kavgamız?”

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ