Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya Yalan Dünya izleyici yorumları

        ELBETTE en önemlisi sizin fikriniz. Çünkü bir dizinin ekran kaderini belirleyecek olan sizsiniz. Bizim işimiz, mümkün olduğunca, ekranda gördüklerimizi seslendirmek. Kimi zaman beğenip övmek, kimi yerde hepimiz adına, daha iyisini izleyebilmek amacıyla eleştirmek.

        Geçen hafta Yalan Dünya'nın, müthiş kadrosuna ve Gülse Birsel farkına rağmen beklentileri (en azından benim beklentimi) karşılamadığını yazmıştım. İkinci bölümünü izledim, hâlâ aynı kanıdayım. Hüsmen Ağa'nın tırnağı olmayan bir Beyaz, "Benim burada ne işim var?"

        havasındaki Sarp Apak, bu rol aslında Engin Günaydın için yazılmıştı, ben onu oynuyorum diye bağıran bir Olgun Şimşek... Lüzumsuz bir hareket fazlalığı, tiyatro sahnesinde şık duran ama ekranda sırıtan, o sürekli açılıp kapanıp, çarpılan, vurulan kapılar... Bence hâlâ ilk haftalarındaki gibi, yine yardımcı rollerin başarısı üzerinden ilerliyorlar. Bence hâlâ beklentinin çok altında gidiyorlar. Gülmeceye, kahkahaya duyulan büyük hasretten ekmek yiyorlar. Bu arada geçen bir hafta boyunca sizlerden de konuyla ilgili yüzlerce yorum, yüzlerce mektup geldi. Bugün aralarından seçtiklerimi paylaşıyorum. Bizim Ekran sizin kürsünüz, ben de şimdi onu asıl sahibine, yani size bırakıyorum. Hepinize iyi haftalar...

        *BENCE* harika bir dizi. Beğenmiyorsanız televizyon kumandasına tık'lamanız yeter. Yazı oldukça önyargılı olmuş. Özellikle töre kültürünün, pardon kültürsüzlüğünün gözümüze sokulduğu dizilere gönderme yapıldığı sahnelerde yerlere yattık. "Acaba köşe yazarı dizinin korsanını falan mı izledi?" diye sormadan edemiyor insan. Rollerin paylaşımı mükemı mel, oyuncular harika, espriler ambalajından yeni çıkmış. Daha ne olsun?..

        *MEMET* Güler'e katılıyorum. O müthiş kadrodan beklentilerimiz çok yüksekti. Dizi bana da çok yavan geldi, oyuncuların rolleri sırıtıyordu. Olgun Şimşek'ln iki ayrı rolde oynaması gereksizdi ya da oynadığı karakterlerden biri öne çıkarılmalıydı. Sarp Apak'n rolü de çok yapmacık geldi bana. Ya da biz çok şey bekledik onlardan. Sıradan bir sit-com tadı vardı. Uzun ömürlü olursa sürpriz olur.

        *SOSYAL* yaralara parmak basmayan bir dizi istiyoruz. Ağa, aşiret vs. olmayan diziler istiyoruz. Duygu sömül rüsü yapmayan diziler istiyoruz. Gülmek için de bir dizi istiyoruz. Mahsun ve onun mantalitesini istemiyoruz.

        *GERÇEKTEN* ben de bekledim ama beklentilerimin altında kaldı. Herkes eski tiplemelerini yapmış, ortaya anlamsız bir şey çıkmış. Keşke Beyaz'l bu şekilde görmeseydim.

        *YAZINIZA* hiç katılmıyorum, neticede rollerini oynuyorlar. Gayet de başarılılar. Komedi dizisinde birtakım şeylerle tabil ki dalga geçilecek.

        *DİZİLERDE* gerçekten gülmeye ihtiyacımız var ama zırt pırt araya serpiştirilen gülme efektleriyle değil. Daha komik bölümlerini merakla bekliyorum. BU ekipten Avrupa Yakası'nın 2012 versiyonunu hiç beklemiyordum. Gülse Birsel'ln kafasında sadece bu format ve "İnsanlar sadece buna güler" sabitlenmesi var galiba. Büyük bir handikap. Hiç mi hiç "Hahaha" diyemedim. Sanki bu diziyi ben daha önceden seyretmiş gibiydim.

        *YALAN* Dünya gayet güzel başl ladı. Mahsun bu ülkede gereğinden az eleştiriliyor. Pepee, Türkiye'nin ilk çizgi filmi değildir ve İspanya'dan araktır. Son dizisi, Ezel 'den sonra iyi geldi, takipteyiz. Fringe'i izlemeyi bırakmıştım, tekrar başlıyorum. Saygılar...

        *VASAT* bir dizi Yalan Dünya. Parayı nasıl kaparım mantığıyla ünlüler ordusuyla çekilmiş, sıradan, boş bir dizi. Mahsun Kırmızıgül'ün dizisi bu yılın en güzel ve en anlamlı dizisi.

        *MAHSUN* Kırmızıgül 'ün dizisi Türkiye'nin gerçeği değil, sadece Doğu'nun gerçeği. Doğu'nun gerçeği de beni pek ilgilendirmiyor. Madem problem görüyorlar, İstanbul'u terk edip geri dönsünler. Benim babamın iki karısı yok. Benim annem başka bir kadınla aynı evde yaşamak zorunda değil. Ben kalkıp amcamın kızıyla evlenmiyorum; çünkü o benim için kardeştir. O yüzden Mahsun Kırmızıgül 'ün ajitasyonlarla dolu dizisi umurumda değil. Ben televizyonu keyif almak için izliyorum. Şimdi olmasa da yakın zamanda Yalan Dünya keyifli olacak...

        *BEN* diziyi beğendim. Bu dizi çağdaş Türk dizi sanatanın en iyi örneklerinden biri. Millet modern ve zeki bir kesimin bu ülkede yaşadığını saklamak ister gibi kültürde yozlaşmayı tetikleyen filmlerle Türk halkını akıl tutulmasına sürüklüyor. Bu insanlar, yani Yalan Dünya ekibi, Avrupa normlarında bir işe imza at mışlar. Mahsun'u bu diziyle yan yana getirmek büyük bir talihsizlik. Bir tarafta çağdaş Türkiye'nin ulaşmış olduğu zihinsel seviye, öte tarafta kendi kültürünün artık yozlaşmış ve unutulmuş eski ananelerini teşhir eden bir zihniyet...

        *YALAN* Dünya eleştirisi yüzde yüz doğru bence. Hele aşırı gereksiz gülme efektleri, "Siz nerede güleceğinizi bilemezsiniz, burada güleceksiniz" der gibiydi seyirciye. Her cümleden sonra gülme efekti mi olur!

        *REKLAMSIZ* da olsa Yalan Dünya hiç sarmadı. Tiyatro desen değil, müzikal desen değil, sit-com desen hiç değil... GÜLSE Birsel zaten kendini Avrupa Yakası'yla kanıtladı. Aynı şeyleri yapıp duran Mahsun Kırmızıgül. Millet zılgıt sesi değil, kahkaha duymak istiyor.

        *KESİNLİKLE* katılıyorum yorumunuza, hatta sıkıcıydı bile diyebilirim. O büyük oyuncular nasıl böyle bir senaryoyu kabul edip oynamışlar, hayret! Gülse Birsel deyince insanların beklentileri arttı ama olmamış. Hayal kırıklığı...

        *ÇOK* biliyorsanız çıkın siz bir dizi yapın da izleyelim:) *10 maddede

        YER GÖK AŞK'ın başarısının sırrını açıklıyorum*

        BU kesinlikle çok önemli bir başarıdır. Üstelik yeni falan da değil Yer Gök Aşk'ın başarısı. Bunu iki sezondur yapıyor bu ekip. Fox'un dizisi, pazartesi gibi haftanın en keskin dizi savaşlarından birine sahne olan o zorlu gecede, uzun zamandır rakiplerinin arasından sıyrılmayı başarıyor. Ve yayınlandığı kanala reyting, seyircisine de heyecan yüklü hüzünlü bir macerayı paylaşmanın keyfini tattırıyor. Peki Yer Gök Aşk, yıldız oyuncusu olmadan, reklama polemiğe girmeden bulanmadan, sessiz sedasız nasıl başardı bunu? Buyurun..

        1- Fox bir kanalın yapması gereken en doğru hareketi yaptı ve dizinin ne yayın günü ne de saatiyle oynadı.

        2- Dizi, dünyanın en şahane doğal platolarından birinde, Kapadokya'da başladı ve orada devam ediyor. Herhangi bir mekân değişikliğine gidilmiyor. Böylece de seyircisini kendisine iyice aşina ediyor. İzleyici, dizinin ikinci yılında kendini iyice o ailenin bir parçası gibi hissediyor.

        3- Kim ne derse desin, Murat Ünalmış'ın bir hayran kitlesi var. Onlar Murat'ın dizisini hiçbir şeye değişmiyor.

        4- Ekran tarihinde ilk defa Lale Devri'yle diziler arasında bir yapımdan diğerine oyuncu geçişleri yaşandı. Bu, iki diziye de büyük ivme sağladı.

        5- Büyük evin hanım ağası Işıl Yücesoy; duru, dolu ve çok başarılı oyunculuğuyla Yer Gök Aşk'ın başarısının en önemli mimarlarındandı.

        6- Yusuf ile Havva'nın müthiş tutkulu aşkı ve öte yandan da bir türlü kavuşamamaları izleyiciyi ekran karşısında diri tuttu.

        7- İlk başlarda Boleyn Kızı'nın Türkiye uyarlaması havasında seyreden yapım, heyecan dozunu sürekli artırarak seyircinin gözünü ekrandan ayırmamayı başardı.

        8- Teyzeyi canlandıran Sultan karakteri, mimikleri ve replikleriyle adeta bir fenomen haline geldi.

        9- Yer Gök Aşk'ın ekran tarihinin en unutulmaz dizilerinden Aşmalı Konak'ın havasını taşıması, o dizinin fanatik tutkunlarını bu yapıma yöneltti.

        10- Dizinin ilk bölümlerinde eleştirilen Birce Akalay, dizi ilerledikçe rolüne iyice oturdu ve dizinin başarısına o da önemli bir katkı sundu.

        *AĞIR ROMAN DİZİ OLUYOR*

        METİN Kaçan'ın müthiş eseri Ağır Roman, 1996 yılında beyazperdeye uyarlanmış, filmi Mustafa Altıoklar yönetmiş, başrollerini Okan Bayülgen, Müjde Ar, Mustafa Uğurlu ve Savaş Dinçel paylaşmıştı. Ağır Roman benim zihnimde Altıoklar'ın başyapıtı, Okan'ın ne kadar başarılı bir oyuncu olduğunun kanıtı, Yeşilçam'ın çok önemli bir anıtı olarak kaldı. Eser, daha sonra müzikal ve tiyatro oyunu da yapıldı.

        Müzikleriyle, öyküsüyle, bütün ekibin görkemli oyunculuk gövde gösterisiyle bir efsaneydi Ağır Roman. Metin Hasan Kaçan kardeşler de öyle düşünmüş olacaklar ki, şimdilerde Ağır Roman'ı televizyon dizisi olarak ekrana sunmak için harıl harıl çalışıyorlarmış. Duyduk duymadık demeyin, bir efsane daha geri dönüyor!

        *ALİ DE BAKLAVASINI GÖSTERDİ*

        KUZEY Güney'in dövüş sahnelerinde Kıvanç Tatlıtuğ'un karın kaslarını sergilemesiyle başladı bu yeni akım. işin elbette ta Brad Pitt'e kadar uzanan bir de mazisi vardı. Yakışıklı oyuncunun karnındaki baklavalar, gündeme damga vurdu; müthiş ses getirdi. Takipçileri-taklitçileri de hemen peşinden geldi. Bu hafta Kuzey Güney'in bir sahnesinde Rıza Kocaoğlu (Ali) ekranda beline sardığı bir havluyla dolandı etrafta. Hepimiz "Eyvah takke düştü, kel görünecek.

        Olay, ekrana tarihine ikinci Mehmet Ali Erbil vakası olarak geçecek" diye tedirgin beklerken, şükür sonunda kazasız belasız bitti o bölüm. Ama belli ki Ali, "Benim baklavalarımın Kıvanç'tan neyi eksik" diyordu. Ali, karnındaki baklavalarını ve kasığına doğru uzanan kaslarını dakikalarca sergileyerek, "Bu baklava yarışında ben de varım" kardeşim diyordu. Kadınların göbek dansı şimdilerde çoktan out olmuş, bugünlerde artık erkekler göbeklerini sergiliyordu. Belli ki yapımcılar, evde uzaktan kumandaların kimin elinde olduğunu hatırlamışlar. Her bölümde bir vesileyle yiğit delikanlıların karın kaslarını sergileyerek, yeni bir reyting yarışına soyunmuşlar. Ben asıl bu işin sonunun nereye varacağını merak ediyorum... *MURAT

        YILDIRIM VE SARP AKKAYA SUSKUNLAR'I OYNAYACAK*

        BİRBİRLERİNDEN başka tutunacak hiçbir şeyi olmayan, dört küçük çocuğun hikâyesidir Suskunlar. Şu sıralarda çok çarpıcı bir tanıtımı dönüyor Show ekranında. Pek yakında perdesini açacak dizinin iki başrol erkek oyuncusunu da benden duyun. Murat Yıldırım ve Sarp Akkaya, yani nam-ı diğer Tefo, Suskunlar'ın başrolündeki iki isim efendim. Gelelim konusuna...

        Onlar kardeşten de öte dört arkadaştılar. Küçüktüler, büyümeleri yıllar sürecek sandılar. Ama bazı çocuklar tek bir günde büyür. Hayat insanı bazen bir gecede olgunlaştırır, bir günde büyütür. İşte bu dört arkadaş, dağıldılar şehrin dört bir yanına, adına hayat denilen macerada. Bir daha görüşmemek üzere ayrıldılar. Ama içlerinden biri tutmadı sözünü.

        Yıllar sonra bir araya topladı dördünü. Başladığı işi bitirmeleri için... Şimdi her biri bambaşka bir adam artık. Biri gözükara bir serseri. Biri başarılı bir kanun adamı. Biri hiç büyümemiş, koca kalpli bir çocuk adam. Ve sonuncusu da birbirlerine verdikleri sözü ilk bozan. Şehrin dört bir yanından esen dört rüzgar gibi çıkıyorlar yola. Arkalarında paylaşılamayan bir aşk, önlerinde sorulacak bir hesap, tek silahlarıysa girdiği her savaştan galip çıkmasını bilen sarsılmaz dostlukları... Merakla bekliyorum...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ