Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya Sosyal medya, gazetecilik, facebook, twitter

        Sosyal medya, gazetecileri ve yazarları sınırlar mı? Ya da kurumlarını temsil eden kişiler, sosyal medyayı istediği gibi kullanabilir mi?

        Pek çok arkadaş, bir önceki yazımı “sosyal medyada yasakçı zihniyeti savunmak” olarak yorumlamış.

        Tartışma yeni başladığından, yeni yaklaşımlara yabancılık çekenler olabilir. Ya da ben kendimi iyi ifade edemedim.

        Gazetecilik, kişisel bir üretimi ifade eder. Ne kadar ekip halinde çalışılsa da böyledir. Unutulmaması gereken bir başka nokta da, gazetecilerin (yazar da olsa) çalıştığı kurumu temsil ettiği gerçeğidir.

        Bazen çalıştığınız kurum nedeniyle haber size ulaşır, bazen de gazeteci kimliğiniz artık kurumdan bağımsız haber toplamak için yeterlidir.

        Gazeteci ve yazar kendisinden beklenen işi yerine getirdiği için para alır. Yazar yazısını yazmak, gazeteci haber kovalamak zorundadır.

        Bunlar basit gerçekler.

        Sosyal medya kullanımına yönelik tartışmalar, bu basit gerçeklerin neresine dokunuyor?

        Bir önemli nokta var:

        Sosyal medyayı aktif kullanan gazetecilerin hangi sınırlarda dolaşacağını belirleyen en önemli parametre, gazetecinin çalıştığı mecranın niteliği oluşturuyor. Örneğin, bir gazete yazarının bir konuya nasıl baktığını merak edenler o gazeteciyi sosyal medyada takip ederek tatmin olabilirler mi? Ya da bir yazar olaylara bakışını örneğin Facebook’ta yazıyorsa, o yazarın bir sonraki gün yazacağı yazının bir değeri var mı? Bir gazete patronu, o yazara neden para ödemeye devam etsin?

        Aynı şekilde bir gazeteci, kurumu adına haber toplarken, topladığı bilgiyi sosyal medyada kullanabilir mi?

        Kullanırsa bu durum iş akdini feshetmeye yeterli bir neden midir?

        Görüldüğü gibi biz gazetecilerin hayatına giren yeni bir tartışma var. Konuya “Özgürlüklerimiz kısıtlanıyor” şeklinde bakanlar yanılıyor. Kimse özgürlüklerin kısıtlanmasını kabul etmez. Ancak medya kuruluşlarının da bir ticari kuruluş olduğu ve satın alınma ihtiyaçlarını korumak zorunda oldukları unutulmamalı. Burada bir tercih söz konusu. “Hem gazetede köşe yazayım, hem Twitter’da ve Facebook’ta istediğimi yazayım”ın en azından medya sahipliği tarafından kabul edilemez olduğunu hatırlatayım.

        Üstelik iş bununla sınırlı da değil. Medya kuruluşları, çalışanlarına sosyal medyada takipçisi oldukları kişi ve kurumlar hakkında da uyarılar yapmaya başladı. Örneğin, Washington Post diyor ki:

        “W.Post’ta çalışan gazeteciler, bizim gazetecilik itibarımızı zedelemek için kullanılacak siyasi, dini, cinsiyetçi, ırkçı politikalarıyla ilgili ve diğer meselelerde önyargı olarak anlaşılabilecek veya kayırmacılık olarak görülebilecek her türlü yazı, twit, fotoğraf ve video içeriğini paylaşmaktan kaçınmalıdır. Bu önlem aynı şekilde bir kurum veya kişiyi internette takibe alma, arkadaş olarak ekleme, gruba katılma gibi işlemlerde de alınmalıdır. Editörlerin izni olmaksızın ve haberi hazırlarken şeffaflık standartlarını korumaya devam etmek üzere, W.Post’ta çalışan gazeteciler yaptıkları haberle ilgili bir konuda taraf belli edecek şekilde hiçbir sosyal ağı kullanamazlar.”

        Bir başka ifadeyle örneğin, Facebook veya Twitter’da “Takibe alınan kişiler bile kontrol edilmeli” diyenler var.

        Korkarım, “Ben istediğimi yazarım, istediğimi takip ederim, istediğim tartışmaları yaparım” diyenler, yakın zamanda çalıştıkları kurumlarla çatışma noktasına gelecek. Anlatmaya çalıştığımın özeti budur...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ