Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Mektuplaşma trendi artıyor

        Dertlerini sınırlı sayıda kelimeyle anlatmaya çalışan, bayram tebriğini Whatsapp mesajıyla yollayan ekran bağımlısı gençlere inat hâlâ yazılı belgenin güzelliğine, kalıcılığına inanan, kâğıdın kokusunu, mürekkebin ruhunu hisseden, özenle kartpostal seçen gençler var. Geçmişi Romalılara, Perslere kadar uzanan, yüzyıllardır kullanılan mektup alışkanlığından bahsediyorum. Teknolojiye rağmen tüm dünyada özellikle gençler arasında yeniden revaçta. Umutcan Öncü de onlardan biri... O, mektup yazmaya ilk kez ortaokulda ödevle başladı. Keyif aldığını fark etti ve farklı kültürler hakkında bilgi sahibi olmak için mektup yazmaya koyuldu. Neredeyse her gün uğradığı postane yetkilileri onun mektuba olan sevgisini fark etti ve sürpriz yaparak adına pul bastırdı. Yaşıtları ellerinden akıllı telefonu düşürmezken o, dünyanın dört bir ucundaki insanlarla mektuplaşıyordu. Umutcan Öncü’yü merak ettim, Gezi Parkı’nda buluştuk. Mektup arkadaşlığını konuştuk. HT Pazar'dan Serdar Yazıcı'nın haberi...

        REKLAM

        ‘İlk yazdığın mektubu hatırlıyor musun?’ diye söze girdim. O ilkini değil hepsini hatırladığını söyledi. Mektup arkadaşlarını sosyal medyadan buluyor ve yazmaya başlıyor. Yüzünü görmediği, hiç tanımadığı mektup arkadaşına anlattığı ilk şey kendisi ve Antalya. İlk mektubunu ise Rusya’ya gönderdi. “Mektuplaşma bana oraya gitmeden geziyormuş hissi veriyor. Belçika’dan geldiğinde Belçika’da, Çin’den geldiğinde Çin’de oluyorum” diyor. Gözü ise her gün posta kutusunda! Mektup üzerinden biriyle tanıştıklarında, birbirlerine mektup yazan arkadaşlarını tanıştırıyorlar. Hal böyle olunca ortak arkadaş da çıkıyor elbette. En ilginç olan şeylerden biri de Rusya’daki bir mektup arkadaşının Finlandiya’daki birisiyle tanıştırması... Bir mektubun ulaşmasını günlerce bekliyor olabilirler ama çevreleri sandığınızdan da geniş. Telefonla konuşur gibi birbirlerine sorunlarını da anlatıyorlar. İçinde yaşadıkları toplumların sanatını bile mektup üzerinden tartışıyorlar. Umutcan Öncü bir mektubunun zarfında İstanbul Film Festivali’nin görselini kullanmış. İçine de festivalle ilgili not düşmüş; onların İstanbul’u ziyaret etmesi, filmleri izlemesi için... Bir sonraki festival için gelmek isteyenler olmuş. Öncü, önünde duran mektupları aldı ve tek tek göstererek kısa da olsa hikâyelerini anlatmaya başladı: “Bu mektup Belçika’dan geldi. Genelde biz mektup, kartpostal gönderiyoruz. İlk defa biri bana orada yetişen bir tohumu gönderdi” diyor. Öncü’ye İngiltere’den çay bile gelmiş. Mektubun içinde genelde birbirlerine koleksiyon olsun diye para gönderiyorlar. Henüz hiçbir mektup arkadaşıyla yüz yüze görüşemediler ama ilk fırsatta tanışmak istiyorlar.

        Günümüzde herkes teknolojiyle iletişim kurmaya çalışırken onun hâlâ bu geleneği yaşatması elbette PTT’nin de gözünden kaçmamış ve adına pul bastırılmış. Öncü, çok mutlu olmuş. Çantasından çıkardığı pullarını göstererek “Kendimi çok özel hissettim, bundan sonra mektup arkadaşlarıma mektuplarımı kendi pullarımla göndereceğim” diyor. Sohbetimiz sırasında konu dönüp dolaşıp Türk mutfağına geliyor. Hindistan’daki arkadaşı yemeklerimizi yağsız, tuzsuz bulurken İsveç’teki arkadaşı ise çok ağır ve yenemeyecek şekilde tanımlamış.

        • PTT’nin son 6 ayda bastığı pul sayısı yaklaşık 30 milyon.

        ‘MEKTUPLAR GURME KİTABI OKUMAKTAN DAHA FAYDALI’

        Öncü, “Mektup arkadaşlarımın bizim yemeklerimizi tattıktan sonra bana yazması benim için bir gurme kitabı okumaktan daha faydalı” diyor. Yani onların hayatları dijital medyanın çöplüğünde sıkışmış hikâyeler şekilde ilerlemiyor. Tabii ki sosyal medyayı da kullanıyorlar ama etkisine minimum maruz kalıyorlar.

        REKLAM

        Umutcan Öncü’nün önümüzdeki günlerde hayata geçireceği ilginç bir fikri var. Beyoğlu Festivali’nde arkasında yazı bulunan 4 tane kartpostal bulmuş ve sahibine ulaşmayan bu kartpostalları aynı adrese postalamaya karar vermiş. Biri 1966’da Zürih’ten İstanbul’daki Yüksek Denizcilik Okulu’na gönderilmiş, bir diğeri ise 1918’de Fransa’ya gönderilmiş kartpostal. Öncü, “Cevap gelirse çok tuhaf olacak. Belki oğlu bana yazacak” derken heyecanı şimdiden gözlerinden okunuyor. Unutmadan! Ankara’nın Ulus semtinde bulunan PTT Pul Müzesi ile pulların geçmişine doğru bir yolculuğa çıkarak bu trendi daha da detaylı inceleyebilirsiniz.

        Siz de kişisel pul bastırabilirsiniz!

        Birçok ülkede “kişisel pul” hizmeti bulunmakta. Anne-babanızla veya bir hayvanınızla çektirdiğiniz fotoğrafı resmi bir PTT pulu haline getirebilirsiniz. Önce PTT’den ‘Kişisel Pul Başvuru Formu ve Sözleşmesi’ni temin edin. Kişisel pulunuza uygun pul objesini belirleyin ve ücreti bankaya yatırın. Birkaç küçük detaydan sonra artık sizin de kişisel pulunuz olabilir.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ