Nina Zilli Türkiye’deki ilk performansını İş Sanat’ta sergileyecek

Maria Chiara Fraschetta yani bilinen sahne ismiyle Nina Zilli... ‘Beyaz erkeklerin arasında siyah bir kadın savaşçı’ olarak tanımladığı Nina Simone’dan aldığı ilhamla bu ismi kullanan Nina Zilli, İtalya pop müzik sahnesinden dünyaya açılan bir isim. Opera eğitimi alırken gönlünü rock’n roll’a kaptırarak hayatında farklı bir yöne ilerleyen sanatçı, 10 Mayıs akşamı İş Sanat sahnesinde İstanbullu dinleyiciyle ilk kez buluşacak. Nina Zilli’nin yüksek enerjisine tanık olun! HT Pazar'dan Selin Özavcı Tokçabalaban'ın haberi...

Son stüdyo albümünüz ‘Modern Art’ın turnesi kapsamında İstanbul’a da uğrayacaksınız. Albümün konseptinden bahseder misiniz?

Modern Art, adı üzerinde modern, aynı zamanda şehirli ve tropikal sound’u olan bir albüm. Konsepti ise evrensel olarak sevgiye duyduğumuz ihtiyaç üzerine kurulu. Teknolojinin son derece hızla ilerlediği günümüzde birbirimizi anlamaya ihtiyacımız olduğunu; egolarımız yerine ruhlarımızı beslememiz gerektiğini unutmuş gibiyiz.

Müzik hayatınıza nasıl girdi, şarkı söylemekteki motivasyonunuz neydi?

Müzikle aşkım daha konuşamadığım yaşlarda başladı. Kendimi bildim bileli şarkı söylemek istiyorum çünkü hayatta beni en mutlu eden şey bu. Erken yaşta başlayan müzik aşkıyla 5 yaşında korolarda şarkı söylemeye, 8 yaşımdayken de piyano öğrenmeye başladım. O günden beri de ne müzik dinlemeyi ne de şarkı söylemeyi bıraktım.

Sizi, siz yapan ilham kaynaklarınız neler?

Hayattaki en önemli ilham kaynağım Nina Simone’dan esinlenerek sahne ismi olarak Nina’yı seçtim. Nina Simone; beyaz erkeklerin dünyasında siyah bir savaşçı kadın! Bana kalırsa hepimiz onun gibi güçlü figürlerden ilham alıp beslenmeliyiz.

‘11 YAŞIMDA YAZDIĞIM ŞARKI İNANIN KORKUNÇTU!’

Müzik kariyerinizde bulunduğunuz yere ulaşana kadar nasıl bir yolculuğunuz oldu?

İlk şarkımı yazdığımda 11 yaşındaydım ve inanın korkunçtu! Ne var ki o andan sonra bir daha denemeyi, yazmayı; şarkı söyleyip müzik stillerini karıştırmayı asla bırakmadım. Küçük adımlarla ilerlesem de hep devam ettim ve şimdi olduğum yere vardım. Buraya ulaşmam zaman aldı ama vardığım yerde bulunmam o kadar doğal bir sürecin parçası ki beni bile şaşırtmadı. Tabii kolay olduğunu söyleyemem; insanın umudunu kaybettiği zamanlar olsa da müzik her şeyden daha güçlü.

Dinleyicilerinizle ilişkinizi nasıl tanımlarsınız; aranızdaki bağın güçlü olduğunu düşünüyor musunuz?

Müzik aracılığıyla kurulan bağlar hep çok güçlü oluyor. Bu bağı koparmak kolay değil çünkü iyi titreşimler ve güzel anılar üzerine yerleşiyor. Kendi kişisel anılarıma baktığımda en sevdiğim sanatçılar ve şarkıları üzerinden ilerleyebiliyorum. Benim de bir şarkım tek bir birey üzerinde aynı etkiyi bıraktıysa bu benim için alınabilecek en anlamlı hediye olur. Bizim işimiz dinleyici olmadan anlamını yitirir çünkü sanatçı ve dinleyici birbirini anlayarak iletişim kurar.

‘ÜNLÜ OLMAYI HİÇ HAYAL ETMEDİM’

Nina Zilli ismini birçok dinleyici ilk, Ferzan Özpetek’in ‘Serseri Mayınlar’ isimli filminin soundtrack’inde yer alan şarkınız ‘50 Mila’ ile duydu değil mi?

Biliyorsunuz, Ferzan Özpetek İtalya’da çok popüler bir yönetmen ve İtalya onun ikinci evi. Onun filmlerini her zaman sevdim ve şarkımla ‘Serseri Mayınlar’da yer aldığımda mutluluktan uçtum.

Tabii popüler futbol oyunu PES’in 2011 versiyonunda şarkınızın yer alması da global olarak kazandığınız ünde etkili oldu...

PES 2011 sayesinde Rosario-Arjantin’de bile bir fan kulübüm var. Tüm dünyada popüler olan bu futbol oyunu sayesinde dünyanın dört bir yanından dinleyicilere ulaşabilmek şahaneydi. Tabii PES oyuncusu olmak da işin eğlencesini ikiye katlıyor.

Sahneye ilk çıktığınız; kendinizi ilk kez ‘ünlü’ hissettiğiniz anı anımsıyor musunuz?

Ünlü olmanın motivasyonu nedir? Hayatta hiçbir zaman ünlü olmayı hayal etmedim, aslına bakarsanız hayalim müzik yapabilmekti. İnsanlar yolda fotoğraf çekmek istediklerinde ünlü hissediyorsun ve bu oyunun bir parçası ama benim için çok da önemli değil. Sahneye çıkıp da dinleyicilerle yeni anılar biriktirmek daha önemli. Sahnede olmaktan, ilk seferde bile hiç çekinmedim çünkü hep arkadaşlarımla birlikteydim ve her şey doğal bir şekilde gelişti.

Peki, sizi neler başarılı ve motive hissettirir; işinizin kilit noktaları neler?

Tanımlamak hiç kolay değil ama sanıyorum üretim ihtiyacı en önemli motivasyon. Günün bir anından bir anda piyanonun başına geçmek ya da gitarı kapıp üretmeye başlamak... Bir albüm hazırlarken de bu hissi tamamen koruyup başka hiçbir şey düşünmek istemesem de etraftan tamamen soyutlanmak kolay değil.