Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik "Türk Arapsız yaşayamaz"

        Başbakan Erdoğan, Türk-Arap İşbirliği Forumu’nda “eksen kayması” yorumlarına şiddetle karşı çıktı ve Türk-Arap kardeşliğini Mehmet Akif’in dizeleriyle anlattı: Türk Arapsız yaşayamaz; kim ki yaşar der, delidir/Arabın Türk, hem sağ gözüdür, hem sağ elidir

        Arap İşbirliği Forumu (TAF) Dışişleri Bakanları 3. Toplantısı ile TAF Ekonomi Forumu 5. Toplantısı’nın ortak açılışı dün İstanbul Four Seasons Oteli’nde yapıldı.

        Sunucu, Başbakan Erdoğan’ı konuşmasını yapmak üzere çağırırken, "Doğruluk, dürüstlük ve adaletin sesi" diye niteledi.

        Başbakan Erdoğan konuşmasında Türkler ile Araplar'ın sadece aynı coğrafya ve iklimi paylaşmadığını belirterek, ortak kültür ve medeniyetin hissiyatının da taşındığını ifade etti.

        İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy’un, “Türk Arapsız yaşayamaz, Kim ki 'Yaşar der' delidir. Arabın Türk hem sağ gözüdür, hem sağ elidir" dizelerini okuyarak dostluğun altını çizen Erdoğan, “Türkiye’nin ekseni mi kayıyor?” eleştirilerine şu yanıtı verdi:

        “10 yıllardır Türkiye’nin Arap dünyası ile ilişkilerini perdeleme, engelleme gayreti içinde olanlar bugün bir kez daha bu gayretlerine yoğunluk veriyorlar. Türkiye o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üye olmak için 1959’da ilk başvuruyu yaptı. 50 yılda hiçbir ciddi somut adım atılamadı. Bütün gayretlerimize rağmen hep engellemeler. 2005’te katılım müzakerelerini başlattık. Şu anda da devam ediyor. AB içinde kimi ülkeler müzakereleri yavaşlatmaya çalışıyor, engel çıkartmak isteyenler oluyor. Türkiye’nin üyeliğini tartışmaya açmak isteyenler, şevkimizi kırmak isteyenler oluyor. Hiçbirine aldırmıyoruz, reformlarımızı kararlılıkla yapıyoruz. Aslında gizli ajandaların da farkındayız. Buna rağmen AB müktesebatının gereği neyse bunu yapmaya çalışıyoruz. Aslında bu bir testtir. AB bir teste tabi olduğunu hala farkında değil, samimi mi değil mi bunu göreceğiz"

        ONURSUZ DAVRANIŞ OLURDU:

        Biz ’hayır’ dememiş olsaydık, kendimizi inkar etmiş olurduk, imzalarımızı inkar etmiş olurduk, bu onursuz bir davranış olurdu. Biz bu onursuzluğu kabul edemezdik. Böyle bir yanlışa ortak olmak istemeyiz. Çünkü tarih bizi affetmez. Gelecek kuşaklar nesiller bizi affetmez. Onun için ’Biz duruşumuzu omurgalı sergilemek durumundayız’ dedik ve bu adımı attık. Bugün de meselenin diplomatik yollarla çözülmesini sağlıyoruz, bu çabalarımız devam edecek ve çıkan sonuca kimsenin başka anlamlar yüklememesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

        AYNI COĞRAFYA

        Bizler, sadece aynı coğrafyayı paylaşmıyoruz, sadece aynı havayı solumakla, aynı iklimi yaşamakla kalmıyoruz. Bizler ortak bir tarihi paylaşıyor, ortak bir kültürün, ortak bir medeniyetin hissiyatını taşıyoruz. İstiklal Marşı’nın şairi, merhum Mehmet Akif’in, Türklerle Arapların kardeşliğini çok anlamlı iki dizeyle ifade etmiş: Türk Arapsız yaşayamaz; kim ki yaşar der, delidir/Arabın, Türk hem sağ gözüdür, hem sağ elidir.

        GİZLİ AJANDALARIN FARKINDAYIZ:

        Türkiye içinde ve uluslararası basında ’Türkiye’nin ekseni mi değişiyor, Batı’dan mı uzaklaşıyor’ şeklinde yorumlar yapılıyor. On yıllardır Türkiye’nin Arap dünyasıyla ilişkilerini perdeleme, örtme, çabası içinde olanlar, bugün bir kez daha bu gayretlerine yoğunluk veriyorlar. Türkiye, o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üye olmak için 1959’da ilk başvuruyu yapmıştı. 46 senede hiçbir ciddi somut adım atılmadı. AB içinde kimi ülkeler müzakereleri yavaşlatmaya çalışıyor, engel çıkarmak isteyenler oluyor, Türkiye’nin üyeliğini tartışmaya açmak isteyenler, şevkimizi kırmak isteyenler oluyor. Hiç birine aldırmıyoruz, biz reformlarımızı kararlılıkla yapıyoruz. Aslında gizli ajandalarının da farkındayız ama buna rağmen AB müktesebatının gereği neyse bunu yapmaya devam ediyoruz. Aslında bu bir testtir. AB bir teste tabi olduğunun hala farkında değil. Irk ayırmadan, bölge, coğrafya, inanç ayrımı yapmadan, küresel meselelerde, insani meselelerde tavrımızı net ve cesur şekilde ortaya koyuyoruz.

        DİPLOMASİ ZAFERİ:

        Anlaşma yapıldı, gerek şahsım gerek Dışişleri Bakanım hemen ilgili ülkeleri birinci derecede aramaya başladık, kendilerini bilgilendirdik. Kendilerini ararken hepimize söyledikleri şu oldu; ’bu yaptığınız diplomatik bir zaferdir, sizi takdir ve tebrik ediyoruz. Bunu daimi üyeler de böyle söyledi. ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere, Almanya hepsi böyle söyledi. Dün ne dediler, ’Hayır’. Eğer İran sözünde durmazsa bu adımı atın ama şu ana kadar İran sözünde durdu. Türkiye takas işini kabul etmez diyordunuz, bak kabul etti. Siz 10 ay diyordunuz, bak 12 ayı da kabul etti. Tahran Anlaşması’nın da masada kalması için gayret göstereceğiz, çünkü artık dünya diplomasiyle yürütülmeli. Onun için de diyorum ki, diplomasi, diplomasi, diplomasi...

        KİRLİ ELLER:

        Türkiye’nin Batı’dan koptuğunu iddia edenler kötü niyetli bir propagandanın taşeronlarıdır. Yüz yıl boyunca, Türkiye ile Arap dünyası, işte bu art niyetli propagandanın bir neticesi olarak birbirine sırtını dönmüş, birbirinden uzak kalmıştır. Fransa geliyor, Arap ülkelerinde yatırım yapıyor, İngiltere, Almanya, İtalya, ABD geliyor, Arap ülkelerinde yatırım yapıyor. Ama iş, Türkiye’nin Arap ülkelerine, Arap ülkelerinin Türkiye’ye yatırımına gelince devreye kirli bazı eller giriyor, kirli bir propagandayla süreci engellemeye çalışıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ