Organ nakli ilaçları artık kansere neden olmuyor
Organ nakli olan hastalar üzerinde yapılan araştırmaya göre; nakil olduktan sonra kullanılan yeni ilaçlar kansere neden olmuyor
Soner ÖZCAN / HABERTÜRK
Prof. Dr. Murat Tuncer ve ekibinin yaptığı araştırmaya göre; nakilden sonra kullanılan ilaçlar kansere yol açmıyor. Araştırmanın, en az 10 yıllık nakilli 4 bin hasta üzerinde yapıldığını anlatan Prof. Dr. Tuncer, "Genel toplumda kanser görülme sıklığı yüzde 1.5 ila 2.5 arasında. Bizim araştırmada bu oran 0.7 çıktı. Eski ilaçlar ile yeni ilaçlar arasında çok büyük farklar var. Yeni organ nakli ilaçları artık kansere yol açmıyor. Böbrek hastaları nakil olmaktan ve ilaçlarını kullanmaktan korkmasınlar" dedi.
‘FARKLI BİR KANSER PROFİLİ ÇİZMİYOR'
Araştırma sonuçlarının 2 ay içinde bilimsel bir dergide yayınlanacağını açıklayan Prof. Dr. Tuncer şu bilgileri verdi:
"Halk arasında ‘Organ nakli olduktan sonra kullanılan ilaçlar kansere neden oluyor' şeklinde yanlış bir yaklaşım söz konusu. Bu nedenle hastalarımız bu ilaçları kullanmaktan korkuyor. Bu konuyla ilgili en az 10 yıllık böbrek nakilli olan 4 bin hasta üzerinde bir araştırma yaptık. Hastaların yaş ortalaması 50 civarında. Araştırmaya göre; düşük doz ve yeni nakil ilaçlarıyla uyguladığımız tedavi protokolüyle, hastalarda kanser gelişme olasılığı yüzde 0.7. Türk toplumunda kanser gelişme olasılığı ise yüzde 1.5-2 arasında değişiyor. Bu da bize şunu gösterdi; yeni organ nakli ilaçları genel toplumdan daha farklı bir kanser profili çizmiyor. Artık kansere yol açmıyor."
"KULLANILAN İLAÇ SAYISI 5 KAT AZALDI"
Araştırma sonucunun hastalar açısından çok önemli olduğunu belirten Tuncer, "Hastalar nakil olmaktan ve ilaçlarını kullanmaktan korkmasınlar. Böbrek hastaları, ilaçları düzenli bir şekilde kullansınlar. Organ naklinde son 10 yıldır yeni ve düşük dozda ilaçlar kullanılıyor. Kanser, tansiyon ve şeker hastalığı gibi yan etkiler açısından eski ilaçlara oranla ciddi farklar var. Ayrıca kullanılan ilaç sayısı azaldı. 10 yıl öncesine göre 5 kat daha az ilaç kullanılıyor. Yeni ilaçlar sayesinde hastalarımızın böbrekleri çok daha uzun süre gidiyor. Örneğin bizim bölümümüzde 5 yıllık böbrek sağ kalım oranı yüzde 94'lerde. Bu oran dünyadaki en iyi rakamlar arasında. Şeker hastalığı oranı yüzde 3'lere düştü. Tansiyonu daha rahat kontrol edebiliyoruz. Böylece hastalarımız daha hızlı iyileşiyor. Artık organ nakli olup 87 yaşında sağlıklı bir şekilde yaşayan hastaları görebilirsiniz" dedi.
‘HER YIL 8 BİN KİŞİ YAŞAMINI YİTİRİYOR'
Kronik böbrek yetmezliğinin ülkemizde ciddi bir sorun olmaya devam ettiğini kaydeden Tuncer, "Yeni yapılan çalışmalara göre; Türkiye'de her 7-10 kişiden biri böbrek yetmezliği çekiyor. 60 bin civarında hasta diyalize giriyor. Ülkemizde yılda ortalama 8 bin civarında vatandaşımızı böbrek yetmezliği nedeniyle kaybediyoruz. Böbrek yetmezliğinin en kabul gören tedavi yöntemi organ nakli. Kadavradan organ naklini artırmamız gerekiyor. En azından hayatını kaybeden 8 bin hastanın bir kısmını bu yolla kurtarmamız mümkün olabilir. Tıp teknolojisi geliştikçe nakilden sonra hasta sağ kalım oranları ve yaşam kalitesi artıyor. 15 yıl önce nakil olan hastaları 21 gün yatırırdık. Şimdi 4'üncü gün taburcu ediyoruz. Taburcu olan hastalarımız, sigara içmek ve greyfurt yemek dışında, kendi yaşlarında bir kişi ne yapıyorsa aynısını yapabiliyor" diye konuştu.
AĞRI KESİCİ DEYİP GEÇMEYİN
Böbrek hastalığına karşı önleyici tedbirleri de uygulamamız gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tuncer şunları söyledi:
"Günde bir çay kaşığını geçmeyecek şekilde tuz kullanmamız ve ekmek yeme alışkanlığını ciddi şekilde azaltmamız gerekiyor. Çünkü sadece tuz değil, aynı zamanda kilo da böbrek hastalığı açısından ciddi bir risk faktörü. Günde en az 40 dakika yürüyüş yapmalı, hamur işi ve tatlıdan uzak durmalıyız. Üzerinde görüş birliğine varılan konulardan bir tanesi de günde en az 1.5-2 litre su içmek. Bir diğer önemli konu, ağrı kesiciler. Ne yazık ki genç kızlarımız regl dönemlerinde nonsteroid ağrı kesiciler kullanıyor. Bu ağrı kesicilerin bir tanesi bile böbrek yetmezliğine neden olabilir. Bu ilaçlar, doktor reçete etmedikçe kullanılmamalı. Bu tür ağrı kesiciler yerine parasetamol içeren ağrı kesicilerin kullanılması gerekiyor."
