Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Ruh Sağlığı Siz kenarda oturacaksınız ve biri size hayatınızı gösterecek

        IŞIL CİNMEN / HABERTURK.COM

        icinmen@haberturk.com

        Dün bana neler olduğunu yazdım.

        (DÜN: Bu terapi ölüyü canlandırır!)

        Hiç tanımadığım bir kadının nasıl bana dönüştüğünü, Aile Dizimi'ne başladıktan yarım saat sonra ailemin tanıdığım ve tanımadığım fertlerinin nasıl "bilen alan"da belirdiğini anlattım. Oturup kendi hayatımın bir canlandırmasını kenardan izlediğimi...

        Şimdi Söz Feride Gürsoy’da.

        O sırada neler olduğunu daha iyi anlayabilmek için Feride Gürsoy, bu terapi yönteminin nasıl çalıştığını anlattı.

        Hiç bilmeyen birine Aile Dizimi’ni nasıl anlatabiliriz?

        Bu bir terapi yöntemi. Danışan kişi oyunun içinde değil; dışarıda oturuyor ve kendi bilinçaltında oynayan filmin yansımasını sahnede izliyor. Temsilciler, o filmin figüranları ve ona bilinçaltında sürekli oynayan filmi gösteriyorlar. İnsanın kendini dışarıdan izlemesi üzerine kurulu. Kişinin kendini tanımak için kullanabileceği yöntemlerden biri.

        Danışan geldi diyelim, her şey nasıl başlıyor?

        Aile Dizimi’nde hikaye değil, gerçekler önemli. Uygulayıcı, önce danışana bazı sorular soruyor. Sorular da cevapları da kısa olmalı. Sorular, gerçeklere ilişkin oluyor.

        Örnek verelim.

        Yani “Anneniz nasıl bir kadındı?” gibi değil; annenin ya da babanın hayatındaki ölümler, kazalar gibi travmaları saptamaya yönelik sorular. Sonra, kişinin sorununun aileyle bağlantısı olup olmadığına bakılır. Doğrudan kendi hayatından kaynaklı bir sorun da olabilir, aileye de bağlı olabilir.

        Sorulardan sonra ne oluyor?

        Bu bir grup çalışması. Birbirini tanımayan ya da tanıyan kişiler birlikte bir grup çalışması yapıyor. Bir uygulayıcı, bir danışan ve birkaç da temsilci oluyor. Basit başlamak önemli, çoğu zaman iki temsilciyle başlamayı tercih ederim. Kişinin kendisini ve sorunu temsilen birer kişi bilen alan’a çıkar.

        Mesela sahnede danışanın temsilcisi ve annesinin temsilcisi var. Figüran anne gerçek anneyi mi temsil ediyor?

        Hayır. Oradaki anne, gerçek anne değil. O danışanın kafasındaki, psişesindeki annesi...Annenin çocuğa yansımasını, çocuğun bilinçdışında dönen filmdeki rolünü canlandırıyor.

        Danışan, kenarda oturuyor. O andan sonra gidişata müdahale edemiyor değil mi?

        Bilgi almaya yönelik bir soru sorulmadığı sürece karışamıyor.

        Bilen alan nedir?

        Temsilcilerin bilgiyi kaynaktan çektiği bir kanal, alan.

        Nasıl oluşuyor?

        Bilen alanın nasıl oluştuğuyla ilgili birçok teori var ama mantıklı bir açıklaması yok. Bunu açıklamama imkan yok fakat bildiğimiz tek şey var ki, böyle bir alan var. Herkesin içinde bu yetenek var; bazıları daha yoğun ve çabuk hisseder. Bazıları daha az ve yavaş ama herkes temsilci olabilir.

        Hiç inanmasa bile mi?

        Hiç inanmasa bile.

        Nasıl çalıştığını göstermek için burada küçük bir deneme yapalım mı?

        (Özel gösterimimiz çok ilkel oldu tabii ama gözünüzde daha rahat canlanması için bu videoyu izleyebilirsiniz.)

        Devam etseydik, ne olacaktı?

        Yere bakıyordun ve “Mahcubum” dedin. Bunun uygulayıcı olarak benim için bir anlamı var. Baktığın yerin neresi olduğunu bulup, oradaki sahneyi anlamamız gerekiyor. Yanındaki adama bakmıyorsun, şu an orada değilsin. Ona dönebilmen için baktığın yerde olanları artık geçmişe bırakman gerekiyor. Orası rahatladığı zaman dönüp erkek arkadaşına bakabileceksin, şu an kendinle ilgilisin.

        Kimler danışan olarak gelebilir?

        Sorunun kronik olması önemli. Süregelen olumsuz bir davranış şekli olabilir, sürekli terk eden olmak ya da sürekli iflas ediyor olmak gibi... Aşırı duygulanım, aşırı öfke ya da hüzün hali gibi problemlerle gelebilirsiniz. Ya da kronik bir hastalık olabilir; şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi...

        Mesela başından ensest ya da tecavüz gibi olaylar geçmiş biri için uygun mu?

        Hayır. Çok ciddi rahatsızlıklar ve travmalarda Aile Dizimi’nin kullanılması doğru değil. Elbette bir psikoterapist, tedavi yöntemi olarak Aile Dizimi’ni de kullanıyorsa büyük yararları olabiliyor ama başka türlü olmaz. Aksi halde, danışan kişi daha ağır bir travmanın içine girebilir ve onu oradan çıkartamayabiliriz.

        Bu tür bir durumla karşılaştınız mı hiç?

        Evet, bu tip sorunlarla gelenler oldu. Ama bireye, baş etme gücüne, savunma mekanizmalarına saygılı kalarak dizimi yapıp yapmayacağımıza karar vermek çok önemli. Her güçlü yöntemde olduğu gibi, dizim de travmayı tetikleyebilir ve bu daha ağır olur. Çünkü kişi yaşadıklarıyla baş etmek için savunma mekanizmaları geliştirir, o mekanizmaya da saygı göstermek durumundayız, bir anda yıkamayız.

        Yani size sağlıklı ama sorunlu kişiler gelmeli...

        Benim gibi uygulamacıların yaptığı Aile Dizimi, hayatında farkına varıp da çözemediği kısır döngüler olan sağlıklı kişiler için uygun.

        Örneğin, “kendimi güzel hissetmiyorum” diyen biri için uygun mu?

        Evet. İlişkilerinde aynı sorunları yaşayan, annesine öfke duyan, kardeşiyle sürekli kavga eden, yalnız kalamayan kişiler...

        Daha çok ne sorunlarla geliyorlar?

        Para, fazla kilo ve ilişki.

        Peki herkes temsilci olarak katılabilir mi?

        Evet, herkes katılabilir.

        Bir sorunun çözülmesi için kaç seans gerekiyor?

        Bazı sorunlar tek seans yeterli olabilir. Bazıları beş, altı seferde.

        Dizimler arasında ne kadar zaman olmalı?

        Altı ay çünkü ortaya çıkan farkındalığın oturması ve değişimin fark edilmesi için gerekli bir süre. Arka arkaya dizim yaptırmanın bir faydası olmaz. Fakat bu altı aylık dönemde birçok kez temsilci olarak katılabilirsiniz, bu faydalı olur. Temsilcinin temsil ettiği karakterle kurduğu bağ tesadüf değil.

        Kimler uygulayıcı olabilir?

        Aile Dizimi’nin hala kürsüleşmiş bir yapısı yok, o yüzden çok muallakta. Türkiye’de, Türkiye Sistem Dizimleri Enstitüsü (TSDE) var. Mehmet Zararsızoğlu’nun hocalığında dört yıllık bir eğitimi sonucunda Aile Dizimi terapisti diploması veriliyor.

        Kim bulmuş bu yöntemi?

        Bu, Alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından sentezlenmiş bir sistem. Usta çırak ilişkisi içinde uygulayıcı olunuyor. Kişinin eğitimi güçlü olmasa bile, yöntemin kendisi güçlü olduğundan süreç işliyor. Fakat uygulayıcı eğitimli değilse, gelen kişiyi tekrar travmaya itmek gibi çok kötü sonuçlar doğurabiliyor.

        Danışan olmak isteyenler kime güvenecek?

        Türkiye’de en güvenli yer: TSDE.

        Bastırılan ve hatırlanmayan travmaların dizim sırasında çıkma olasılığı var mı?

        Evet. Uygulayıcının eğitimli olması bu yüzden çok önemli. Aile Dizimi’nde her şey hissediliyor. Bu tip bir durumla karşılaşıldığında, uygulayıcının danışanın hazır ve açık olup olmadığını anlaması, ortaya çıkacak olan şok etkisi yaratacaksa dizimi orada kesmesi ve danışanı profesyonel yardıma yönlendirmesi gerekiyor. Bunlar haddimizi aşan durumlar.

        Birkaç jenerasyon öncesinden taşınan bir sorun da olabilir mi?

        Evet. Ağır kaderler dediğimiz göç, savaş soykırım, cinayet ya da doğum sırasında ölüm gibi travmalar birkaç jenerasyon iz bırakabiliyor.

        Sıfır gözyaşıyla biten seans oluyor mu? Benim hayatım, kıyasla hayli neşeli sayılır ama o gün kendimi acıların çocuğu gibi hissetmiştim.

        Var ama nadir. İlk dizimlerde genelde gözyaşı oluyor. Ama sıfır gözyaşıyla bir dizim mümkün.

        Bilim insanları, Aile Dizimi’ne nasıl bakıyor?

        İki farklı görüş var. Bir kesim klasik olarak “safsata” diyor. Bir kesim ise dönüşümü kabul ediyor ve geçerli bir yöntem olarak görüyor.

        Kızınız henüz çok küçük. Siz bunca yıllık deneyiminizle onunla nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?

        Annelik çok zormuş. Doğurana kadar hissedeceğim korkunun boyutuna hiç hazırlıklı değildim. Sanki yüreğim korumasız bir şekilde dışarıda dolaşıyor gibi... Tüm çabama rağmen eminim hata yapıyorumdur, aktarımlarım oluyordur. Onu her şeyden korumam mümkün değil ve bazen müdahale etmemek lazım. O düşecek, canı yanacak, ağlayacak ve ben yalnızca sevgiyle onun arkasında duran kişi olabilirim; sürekli önünü açan, sorunları ortadan kaldırmak için debelenen kişi değil.

        Siz nasıl başladınız?

        Başta adında “aile” olduğu için hoşuma gitmemişti; “Ben bireyim ne işim var aileyle” diye düşünüyordum. Biraz zorlanarak gittim ama ilk dizimde üzerimden fiziken çok ağır bir yük kalktı. Çok büyük bir dönüşüm yarattı, sonra Hindistan’a giderek eğitimlere başladım.

        Bu yöntem kişiyi, birey olarak nerede görüyor?

        Bireyi, bütünün, aile bütününün bir parçası olarak algılıyor. Hepimiz, ailemizin düğümlerini, travmalarını, görevlerini taşıyoruz. Kimi durumlarda farkında bile olmadan çocukken onların yükünü sırtlanıyoruz. Bugün yetişkin bireyin hayatında, mutluluğunda, kendi potansiyeline ulaşmasında bir takım engeller oluşuruyorsa Aile Dizimi sırasında buna bakılıyor ve sorun, bütünün içine oturtuluyor.

        Ve aslında bizim sandığımız bir sorunu yalnızca üstlenmiş olabiliyoruz, değil mi?

        Evet. Bazen aile bireylerinden birinin geçmişte üstlenmediği sorumlulukları ya da tam tersine aşırı fedakarlıkları sonraki kuşaktan biri üstlenebiliyor ya da dışlanmış birinin rolünü üstleniyor ve bu onun şimdiki hayatını etkileyebiliyor. Aile Dizimi’nde bunun danışanın kendi sorunu olmadığı, başkasının sorununu üstlendiği açıkça görülebiliyor ve bir iyileşme süreci başlıyor.

        Tüm bunların size öğrettiği en değerli bilgi ne?

        Bazen sevdiklerimizin acı çekmesinden duyduğumuz çaresizlik hissinden kurtulmak için bencilce davranıyoruz. Sevdiğimiz kişiye yardım etmek için onun sorumluluklarını biz üstleniyoruz. Böylece çaresizliği hissetmiyoruz ama o kişiye saygısızlık yapmış oluyoruz. Çünkü bu onun yükü ve o da bunu taşıyabilecek kadar güçlü, bununla baş edebilir. Siz yanında olmak yerine üstlenmeyi seçtiğinizde, bu ona yardımcı olmuyor; onun yükünü iki katına çıkıyor ve size de sizin olmayan bir yük bindiriyor.

        Bu mesafeyi korumak saygıdır. Biz o çaresizliK ve suçluluk duygusuyla kalmayı öğrenmeliyiz.

        Bize kendinizi anlatır mısınız? Kimsiniz?

        1969 yılında İstanbul’da doğdum. Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık bölümünden mezun olduktan bir süre sonra Bodrum’a yerleştim. 2001 yılında Aile Dizimi’yle tanıştım. Svagito Liebermeister’la Aile Dizimi eğitimi ve süpervizyonları tamamladım. Halen Mehmet Zararsızoğlu’yla TSDE’nin dört yıllık sistem terapisti eğitimine devam ediyorum. 2009 yılından beri Aile Dizimi uygulayıcısıyım. Oris Yaşam'da çalışıyorum. Kızım İda ve eşimle kışları Bodrum ve İstanbul, yazları İsveç’te yaşamaya devam ediyoruz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ