Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Sağlıklı Beslenme Yaşam tarzınıza göre yemek seçin, sağlıklı beslenme, diyet programı

        Güneş AKSÜS / HT GAZETE

        Beslenmeden konu açılınca herkesin bildiği veya aslında tam olarak da bilemediği ortak konular var. İlk akla gelen yağların zararlı olduğu. “Aman çok yağlı yeme, yağı azalt, çok zararlı.” Peki bu doğru mu? Hayır, yağ zararlıdır deyip geçemeyiz, ne kadar, nasıl ve hangi yağı yiyeceğimizi bilmeliyiz. En çok tavsiye edilen, en sağlıklı gıdalar da sebzeler, meyveler. “Aaa mutlaka her gün bol meyve yemelisin.” Her gün ama ne kadar? Acaba hiç mi yemesek? Ben ne yemeliyim artık bilmiyorum! Siz de böyle düşünüyor musunuz?

        Son dönemde çıkıp “Meyve yemeyin” diyen doktor da gördük. Bu konuyu çok konuşmak istemiyorum desem de her gün bu konuda onlarca soru geliyor ama ben sadece eğitimim ve uzmanlığım gereği, doğru olanı söylemeye yemin etmiş bir diyetisyen olarak, dikkat çekeyim diye insanların sağlığı ile oynamıyor, bilinen gerçekleri hatırlatıyorum. Evet, her gün meyve yemeliyiz ama ne kadar? Neredeyse asla meyve ve sebze yemeyin diyen bu yeni isimler bir moda yarattı.. Aman ha siz siz olun sağlığın ‘moda’ ile ilgisi olmadığını aklınızın bir köşesinde tutun. Bu konuda bazen tanımadığım kişilerden aldığım mailler arasında şöyle sorular geliyor:

        -‘Güneş Hanım, eşim sadece kolay olduğu için ve zaten sebze yemeyi sevmediği için zayıflama uğruna sürekli et yiyor. Daha önce gut olmuştu, şimdi yine hastalanacak diye korkuyorum, onu nasıl durdurabilirim?

        -‘Güneş Hanım, kızım tam ergenlik yaşında, kilo problemi var, hızlı zayıflamak için asla meyve, ekmek, sebze karbonhidrat ne varsa yemiyor, sürekli protein alıyor. Bu ara daha sinirli ve daha gergin, onu nasıl koruyabilirim, korkuyorum...’

        Bu soruların devamı var ama özet: Sağlığınız için korkmalı mısınız? Evet!

        Ülkemizde ne yazık ki ölüm nedenleri arasında ilk sırada kalp krizi geliyor. Kalp hastalıkları ve tansiyon problemine çok sık rastlanıyor. Özellikle büyüme çağında çocukların protein ağırlıklı diyetler yapması, geleceğini de riske atıyor. Aileler endişe etmekte haklı! Kimse sevdiğinin hasta olmasını istemez ama ne yazık ki sağlık modası onları kötü etkiliyor.

        Yapılan çalışmalar var elbette. Bu çalışmaların bazılarında karbonhidrat azaldığında sağlık üzerine olumlu etkiler bulunmuş. Fakat bu hayatından karbonhidratı çıkar anlamına gelmiyor. Hatta tam tersine, besin piramitlerinde veya bir kişinin sağlıklı beslenmesi içerisinde enerjinin çoğunu karbonhidrattan alıyor olması beklenir. Kan şekerini aldığımız karbonhidratlar, miktarları ve çeşitleriyle dengeliyoruz. Kötü karbonhidratı seçenler ve gereğinden fazla tüketenlerde hastalık riski artarken, dengeli tüketenler ve doğru karbonhidratı seçenlerde tam tersine olumlu etkileri var.

        DOĞRU KARBONHİDRAT NEDİR?

        Karbonhidrat seçimini öğrenin, içiniz rahat etsin. Yemeklerden korkmak yerine, bilin. Bildiğiniz şeyden korkmazsınız. Doğru karbonhidrat demek, mümkün olduğu kadar işlem görmemiş besinler demektir. Örneğin, tam buğday unundan yapılmış gerçek bir ekmek! Tam buğday unundan yapılmış, içine katkılar eklenmemiş ev yapımı makarna, erişte, bulgur. Kurubaklagiller; mercimek, nohut, kuru börülce ve kuru fasulye... Taze sebzeler, mevsiminde çıkan, bol ilaçlı olmayan taze meyveler, kuru meyveler.

        Çin’de karbonhidrat tüketimi fazla, kalp hastalıkları düşük

        Çinlilerin beslenmesine baktığınızda karbonhidrat yüksek, protein ve yağ daha az tüketiyorlar. Hatta bizim ödümüzün koptuğu pirinç onların her gün sofrasında. Evet her pirincin nişasta oranı farklı ama sonuçta karbonhidrat kısıtlı yaşamıyorlar. Ve kalp hastalıkları Çin’de düşük oranlarda görülüyor. Fakat bu her ülkede aynı değil. Bazen hastalıkları ve beslenme şeklini belirlerken o ülkenin besinleri ve insanları üzerine düşünmek gerekiyor. Bol yağlı, bol şekerli ve bol proteinli beslenen Amerika’da meşhur olan diyetler bu sebeple her zaman bizde iyi sonuç vermiyor. Ülkemizde yapılan bir çalışmada Ege’de zeytinyağı tüketimi çok fazla olduğu için kalp hastalıkları daha az görülüyor ve hayat daha uzun! Ama karbonhidrat tüketimi de fazla olduğu için obezite çok görülüyor. Yani Ege insanı sağlıklı ama kilolu.

        Yemek ile ilişkiniz yaşam tarzınıza bağlı kalorisine değil!

        Karbonhidrat enerji veriyor diye abartırsak veya yanlış seçim yaparsak, diyabet, kalp hastalıkları ve buna bağlı metabolik hastalıklar ile başımız derde girebilir. Yani şeker, çay şekeri ve şekerli tüm ürünler, beyaz un ile yapılan her şey, börekler çörekler, pastalar, tatlılar, çok şekerli meyveler, çikolatalar, reçeller, yani glisemik indeksi yüksek olan yiyecekler her gün hayatımızda var ise, bu seçimler sizi hasta edebilir. Ama ne zaman? Eğer genetik yapınızda bu hastalıklar ve hareketsiz bir hayatınız var ise! Yani, şekerin zararlı olduğunu biliyor ama şeker yiyen herkes neden hastalanmıyor? Ailenizde diyabet var ise ve tüm gün masa başı çalışıyorsanız, siz tatlı ile daha az buluşacaksınız demektir. Yemek ile ilişkiniz, hayat şeklinize bağlı, yemeğin kalorisine değil!

        Ne yediğimize bakarken kaç adım attığımızı unutuyoruz

        O kadar çok yediğimize içtiğimize odaklandık ki, bir taraftan organik beslenmeye çalışanlar, bir taraftan glütensiz yaşamaya çalışanlar, bir yandan sürekli zayıflama diyeti yapanlar, bir tarafan da ne yediğine nerede yediğine bakmadan karın doyuranlar... Peki kim kaç adım atıyor? En son ne zaman yüzdün? Spor salonuna üye olduktan sonra kaç kere gittin? Bu soruların cevabını verdikten sonra yaşam şekliniz üzerine konuşabilir ve yemek seçimlerinizi buna göre yapmalısınız. Sadece lezzet değil, bol yürüyüş içeren bir hayatınız olduğu için o lezzetli yemeği yiyor olmalısınız.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ