Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam İlişkiler Evlilik için aynı evde yaşamak şart mı?

        Yasemin GÜNERİ / HT GAZETE

        Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, evlilikle ilgili çok tartışılacak bir karara imza atarak, “Evlilik birliği resmi nikâhla kurulur. Bunun için çiftlerin aynı evde yaşamasına gerek yok” dedi. Karar, ilginç bir boşanma davasının Yargıtay’daki temyiz incelemesi sırasında alındı. Almanya’da yaşayan Ahmet Cemil Y., Kütahya Tavşanlı’da yaşayan Yeşim Y. İle evlendi. Nikâhtan sonra Almanya’ya dönen Ahmet Cemil Y., eşini ise Kütahya’da baba evinde bıraktı. İleride eşini alıp Almanya’ya götürmeyi düşünen Ahmet Cemil Y. bu yüzden Kütahya’da da eşiyle birlikte yaşayacağı bir ev kurmadı. Sık sık Almanya-Türkiye’ye arasında gidip gelmeye başlayan ama eşini bir türlü Almanya’ya götürmeyen koca, Türkiye’ye son gelişinde eşinin boşanma davası açtığını öğrendi. Ancak Tavşanlı Asliye Hukuk Mahkemesi, çiftin resmi nikâh kıydıkları halde aynı evde yaşamadıklarını, haliyle evlilik birliğinin henüz oluşmadığını belirterek boşanma talebini reddetti. Davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ise, yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozma kararına gerekçe olarak “Evlilik birliği resmi nikâhla kurulmuş olur. Evli çiftlerin aynı evde yaşaması zorunlu değil” diyen Yargıtay, dosyayı yeniden görüşülmek üzere yerel mahkemeye geri gönderdi. Biz de işin uzmanlarına, hem hukuki hem sosyal boyutunu sorduk: Evlilik birliği için aynı evde yaşamak şart mı? Yoksa aynı evi paylaşmadan da sadece resmi nikâhla evlilik birliği kurulmuş sayılır mı? Kısacası, ‘bir yastıkta kocamayınca’ onun adı evlilik olur mu?

        ‘Hiç fiziksel temas yaşamadan boşananlar gördüm’

        Avukat, Prof. Dr. Kezban HATEMİ: Yargıtay’ın bozma kararı yerinde ve yasaya uygun. Türk Medeni Kanunu’na göre, evliliğin süresi 1 yılı geçmedikçe çiftler anlaşma yolu ile boşanamazlar. Davanın çekişmeli (ihtilaflı) olarak açılması gerekiyor. Bu olayda ise bir ‘şiddetli geçimsizlik’ davası açıldığı, her iki tarafın da evliliğin sona ermesini istediği anlaşılıyor. Bazen, bir evliliğin yürümeyeceğini daha nikâh anında anladığı halde, basireti bağlanarak ya da ‘Etrafa ayıp olmasın, davetiyeleri bastık’ gibi mahalle baskısı türünden nedenlerle evlilik imzası atanlar oluyor. Meslek hayatımda, evlilikte daha fiziksel temas yaşanmadan bile tarafların boşandığına birçok kez şahit oldum. Dolayısıyla yerel mahkemenin boşanma talebini reddetmesi usule de, yasaya da aykırı. Haliyle Yargıtay, yerel mahkemeye ‘Delilleri topla, geçimsizliğin varlığını araştır’ demiş.

        ‘Birliktelik olmazsa evliliğin dinamikleri ortaya çıkmaz’

        Psikoterapist Yusuf BAYALAN: Evliliğin hukuki, ekonomik, sosyal, dini, ahlaki boyutu var. Dolayısıyla evlilikte hukuken doğru veya yanlış olan bir şey, farklı açılardan başka anlamlar ifade edebilir. Bir arada yaşamayan çift hukuken evli kabul edilse bile, böyle durumlarda sahici ve sağlıklı bir evliliğin olduğundan bahsetmek zor. Taraflar bir arada yaşamazsa, evliliğin dinamikleri ortaya çıkmaz. Ait olma, sevilme, bir şeyleri paylaşma olmadığı zaman, ona sağlıklı bir evlilik de denilemez. Tam aile olunması için aile üyelerinin birlikte yaşaması gerekir, sadece resmi nikâhın varlığı yeterli değil. Yine de son kertede olay, elbette tarafların bu duruma nasıl baktıklarıyla ilgili. Varsayalım iki kişi evlendi ama ayrı yaşıyorlar. İkisi de ayrı yaşamakta hemfikirse, bunu normal kabul ediyorlarsa ve onlar için bir sorun teşkil etmiyorsa, bu ilişki ‘sağlıklı’ olarak yorumlanabilir. Biz bu kişiler için ‘Evli değiller’ diyemeyiz.

        ‘Ayrı ev değil cinsellik boşanma nedeni olabilir’

        Avukat Melis SARGIN: Evlilikle, eşler ruhsal, bedensel ve ekonomik açıdan bir birliktelik oluştururlar. Evlilik birliğini temelinden sarsan, ortak hayatı çekilmez hale getiren durumlar ise genel boşanma nedeni olarak kabul görür. Evlilik birliğinin genel anlamda gayesi, tarafların cinsel anlamda uyum içinde bir arada olmalarıdır. Haliyle ayrı evlerde yaşamak değil, cinselliği yaşayamamak bir boşanma nedeni olabilir. Yoksa, resmi nikâhlı bir çiftin aynı evde yaşaması veya yaşamaması tek başına boşanmanın kabulüne veya reddine gerekçe olamaz. Bu kapsamda Yargıtay yerinde bir karara imza atmış. Çünkü ‘geçimsizlik’ sebebiyle açılan boşanma davalarında, boşanma kararının şartlarından biri evlilik birliğinin temelden sarsılmasıdır. Eşlerin ayrı evlerde yaşaması, ‘geçimsizlik’ olarak kabul edilemez.

        ‘Düzgün bir ilişki için aynı ev şart’

        Psikiyatr Sema YEŞILYURT LAPÇİN: Birlikte yaşamayan, buna rağmen evli kalmaya devam eden çok sayıda çift var. Ama aile olmak için evleniliyorsa, aynı evde yaşamamak evlilik kurumuna ters. Bizim kültürümüze de ters. Aynı evi, aynı ortamı paylaşmak gerekir. Bazen evlilik kurumu içinde, eşlerin farklı şehirlerde yaşamasını gerektiren durumlar olabiliyor. Ama bu durum, ortada bir evlilik birliği olmadığı anlamına gelmez. Aynı evi paylaşmama konusunda bir süreklilik söz konusuysa, bu sıkıntı yaratır. Bu anlamda, evlilik birliği için sadece resmi nikâh yeterli değil. Nikâh, sadece kadını ve erkeği korumak için yapılan bir akit. Yoksa, nikâh kıymadan da karı-koca gibi yaşayan çiftler var. Düzgün bir ilişki, aynı ortamda mutlu ve huzurlu yaşamaktır.

        ‘Evlilik ortak bir hayatı sürdürmektir’

        Prof. Dr. Kamil YILDIRIM: Evlilik birliği bir akittir. Sadece imzayı değil, ortak bir hayatı sürdürme yükümlülüğünü de içeriyor. Bu olayda ise o yükümlülükler başlamamış görünüyor. Bu nedenle evlilik birliğinin tam olarak kurulduğu söylenemez. Evlilik iradesini kâğıda yansıtmışlar ancak hayata geçirmemişler. Haliyle Yargıtay’ın yorumuna katılmıyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ