Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi ‘Sadece müzik yapmaya çalışıyoruz’

        HT CUMARTESİ/ECE ULUSUM

        Müzik herkes için farklı şeyler ifade eder. Adını emektar uduyla yaptığı müzikle dünyaya duyuran Ara Dinkjian için ise müzik, yaşadıklarını ifade etmenin en temiz ve doğru yolu. Bir ayağı Türkiye’de diğer ayağı da ABD’de olan udi Dinkjian’a bu yolda eşlik eden iki isim var: Kanuni Tamer Pınarbaşı ve klarnetçi İsmail Lumanovski. Üç ustanın özgün müzik yaptığı The Secret Trio grubunun ikinci albümü “Three of Us”, Kalan Müzik etiketiyle 24 Mart’ta raflarda yerini alacak. Sezen Aksu ve Erkan Oğur ise albümün konuk sanatçıları arasında! Ortadoğu kökenli bir müzik yapsalar da armoni ve kontrpuanlarda kullandıkları Batılı konsept ve caz benzeri doğaçlamalara dayanan icra biçimleri, onların müziğinde çok önemli bir yer tutuyor. Nasıl bir dünya gördüklerinden çok, nasıl bir dünya görmek istediklerini müzikleriyle ortaya koyduklarını söyleyen Ara Dinkjian, İsmail Lumanovski ve Tamer Pınarbaşı ile 24 Mart’ta Salon İKSV’deki konserleri öncesi bir röportaj yaptık. Yeni albümlerini şimdi onlardan dinleyelim...

        ■ 24 Mart’ta “Three of Us” albümünüzün lansmanı olacak, çok heyecanlıyız! Albüm çalışmalarında nasıl bir süreç geçti? Klarnetin yerini de ney alıyor sanırım... Grup olarak albümü nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Grup: Evet! Biz de çok heyecanlıyız gerçekten. Bu ikinci albümümüz. Ve daha mantıklı adımlarla ilerledik. Üstelik bu albüm için çok iyi bilinen iki parçayı yeni kompozisyon ve aranjmanlarla icra ettik. Bir diğer mutluluğumuz ise bize her daim destek veren iki özel sanatçıyı da albümde ağırlamak oldu. Bu sürpriz isimler Sezen Aksu ve Erkan Oğur.

        ■ Her biriniz New York’ta oturan müzisyenlersiniz. Etnik bir yanınız da olduğunu düşünürsek, şehrin sizi nasıl etkilediğini merak ediyorum. Grup: New York’un bizde yeri çok ayrı. Burada yaşamak bir ayrıcalık. Yanlış anlaşılmasın, burası müziğin fikir ve kimlik ayırt etmeksizin yapılabildiği, keşfetmeye çok açık bir şehir. Burada keşfettiğimiz gibi, Doğu’dan aldıklarımızla da sentezliyoruz. Ortaya da sunduğumuz bu müzik çıkıyor.

        ■ Türkiye’de popüler müziğin baskınlığının sona erdiği düşünülüyor. Sizin bir fikriniz ya da takip ettiğiniz yeni isimler var mı? Grup: Türkiye’deki birçok sanatçıyı tanıyor, dinliyor ve onların müzikleriyle eğleniyoruz. Özellikle de Sezen Aksu ve Erkan Oğur’un parçalarıyla. Fakat gerçeğin bilincindeyiz, müzik piyasasının yaşadığı zorlukları da düşünmeli. Biz sadece müzik yapmaya çalışıyoruz. Diğer insanların ne dinlediğine karışmayan ve saygı gösteren bir dünya umut ediyoruz.

        ■ 2013’te verdiğiniz bir röportajda Türkçe ve Ermenice taş plak koleksiyonunuzdan söz ediyorsunuz. İnternette paylaşarak herkese açma planlarınızdan... Yanılmıyorsam henüz gerçekleşmedi bu? Ara Dinkjian: Aslına bakarsanız YouTube taş plaklardan çekilmiş parçalarla dolu. Meraklıları oradan da bir kısmına ulaşabilir. Fakat henüz kendi koleksiyonumu bu iş için derleyip paylaşacak zamanı bulamadım. Her ne kadar çok da istesem yeni projeler çok vaktimi alıyor.

        ■ Son olarak, bireysel ve ekip olarak yeni projeleriniz var mı? Sizi yine festivallerde görebilecek miyiz? A.D: Benim bireysel bir albüm çalışmam var. “1915 2015 Truth & Hope” adlı albümde babamın Diyarbakır’da söylediği Ermenice halk şarkıları olacak. Bunun yanı sıra turneler olacak. Ayrıca İsmail Lumanovski ve Tamer Pınarbaşı’nın grubu The New York Gyspy All Stars’ın yeni albümü geliyor.

        Erkan Oğur çalıyor, Sezen Aksu söylüyor

        Dinkjian’ın en tanınmış bestelerinden “Picture” (Ağladıkça) ve “Homecoming” (Sarışın), 1986 yılında “Night Ark” albümünde yer almıştı. Dinkjian’ın daha sonra hiç kaydetmediği bu iki parça, “Three of Us” albümünde de yer alıyor. “Picture”, bu albümde Erkan Oğur’un özgün kopuz yorumu ile yeniden düzenlendi. Dinkjian’ın “My Dark Place” (Benim Karanlık Yanım) bestesi ise bu albümde Sezen Aksu’nun yazıp seslendirdiği etkili sözlerle yer alıyor.

        Küçükçiftlik Park’ta bir telaş... Bir yandan duvarlar boyanıyor, bir yandan planlar çiziliyor bir diğer yandan da kocaman beyaz bir çadır kuruluyor. Bu çadır, 26-29 Mart’ta genç sanatçıların eserleri ve umutlarıyla dolu olacak. Bağımsız ve gelecek vaat eden sanatçıların erken keşfedilebilmesi amacıyla kurulan ve bu yıl üçüncüsü düzenlenen organizasyonun hazırlıkları sırasında projenin sahibi Seren Kohen ve Mamut Art Project’in genç sanatçılarıyla buluştuk. Her yıl bünyesine yeni sanatçılar katan projenin tam 56 genç sanatçısı var. Mamut Art Project’in bu yılki sponsoru ise Akkök Holding. Agah Uğur, Başak Şenova, Eda Kehale Argun, İnci Eviner ve Osman Erden’den oluşan jüri tarafından yapılan seçimi ve projenin sanata kazandırdıklarını Seren Kohen ile konuştuk.

        ■ 2013’ten bu yana Mamut Art Project etki çemberini genişletmeye devam ediyor. Proje sayesinde gençler cesaretlendi, koleksiyonerler yeni sanatçılarla tanışmış oldu. Seren Kohen: Hummalı bir çalışma yaptık ve nasıl ilerleyeceğimize ilk yıldan aldığımız verilerle karar verdik. İyi sonuçlar aldık. Ama kısıtlı maddi şartlarda zor ilerliyorduk, devam edemeyecek noktaya gelmiştik. Bu yıl bizi anlayan bir sponsor bulmanın da sevincini yaşıyoruz.

        ■ Her yıl farklı sanat disiplinlerini bir araya getiriyorsunuz. Bu yıl bizi neler bekliyor? Yeni bir sanat disiplini var mı? S.K.: Bu yıl ilk kez bir sound art (ses sanatı) başvurusu aldık, çok sevindik. Onun yanı sıra bu yıl enstalasyon, new media, çizim, sokak sanatı, illüstrasyon, heykel, land art, resim, fotoğraf, performans, video sanatı ve kinetik işlerimiz var.

        ■ Başvurular artıyor, sizin de seçici olmanız gerekiyor. Ama elenenler sosyal medyada Mamut Art Project’e isyan ediyor. Bu konuda sıkıntılarınız var mı? S.K.: İsyan edenler gerçekten çok fazla! Bize kızgın e-posta atanlar oluyor ama elimizden bir şey gelmiyor. Başvuranlarda istediğimiz kadar proje seçelim diye bir lüksümüz yok. Mekânsal ve maddi kısıtlamalarımız göz ardı ediliyor. Lütfen umutlarını kırmasınlar.

        ■ Bu proje sayesinde koleksiyonerler genç sanatçılarla buluşuyor. Böylece onlar hem koleksiyonlarına yeni parçalar ekleyebiliyor hem de genç sanatçılara destek vermiş oluyor. Tanınan isimlerin parçalarını satın alma olgusunu kırdınız diyebilir miyiz? S.K.: Biz onların ayağına kocaman bir seçki getirmiş oluyoruz. Yılda bir kere düzenlediğimiz için de katılımlar yüksek oluyor. İki taraflı bir fayda sağladık diyebilirim. Bir de sanatın halka yakınlaştırılması, bence çok önemliydi. Mamut FOTOĞRAFLAR: SERHAN SEVİN Artık galeri geziyorlar Mamut Art Project’e dahil olan genç sanatçılar sadece eserlerini sergileyip satmakla kalmıyor, kendilerini de sanat camiasına tanıtmış oluyor. Yeditepe Üniversitesi Plastik Sanatlar bölümü mezunu Öykü Ersoy 5 yıldır işlerini sergilemek için uğraşırken Mamut Art Project’e katılıyor ve birden hayatı değişiyor. Ersoy, “İlk başvurumda ekibe dahil oldum. Mamut’tan sonra önemli koleksiyonlara işlerim girdi. Contemporary Istanbul’da yer alabildim. Birçok galeri benimle iletişime geçti” diye anlatıyor. İç mimarlık okuyan Neslişah Mamati ise “mekân içinde nefes alan” balonlarıyla projeye katıldı. Farklı bir yola girdiğini söyleyen Mamati, “Mimarlık yolunda ilerlerken bambaşka bir yola girdim. Şimdi bir teklif bile aldım, farklı bir seçkide eserlerim yer alacak” diyor. Genç sanatçılara umut: Bu yıl Küçükçiftlik Park’ta üçüncüsü düzenlenecek Mamut Art Project’in hazırlıkları haftalar öncesinden başladı. Biz de hem hazırlıklara yardım ettik hem de proje sahibi Seren Kohen ve genç sanatçılarla konuştuk ‘Biz neden para kazanmayalım?’ Mamut Art Project’in içinde başından beri yer alan ve ilgi çeken disiplinlerden biri de graffiti. Sokağın galerilere taşınmasını eleştiren bir taraf olsa da Mamut Art Project bu görüşü de ufak ufak kırmaya başladı. Kohen ile sohbetimizden sonra hemen onların yanına gittim, anonimliklerini korumak karşılığında CİNS, RAD DAR ve YOK isimleriyle konuşmayı kabul ettiler.

        ■ Bu projede graffiti sanatçılarına nasıl bir bakış açısı var? CİNS: Sokak sanatına ilgi ve sanatçıların gelişimi çok daha iyi artık. Bir yandan da sadece sokak boyamadığımızı, atölyelerimizde de çalıştığımızı görmüş oldu insanlar. Bizim kataloglarımız sokaklar...

        ■ Sokak sanatçılarının bir kısmı bu tür oluşumlara girmeyi reddediyor. Size tepki geldi mi bu camiadan? Mamut’ta olmak sizin işlerinizi daha önemli mi kıldı? CİNS: Bu tür sohbetler söz konusu. Ama geçen yıl ilk kişisel sergimi de açtım. Bu nedenle bu konuyu aştım. Sonuçta biz de bundan para kazanıyoruz ve bu da işimin bir parçası. Türkiye’de bunun hâlâ tartışılır olması yersiz. RAD DAR: Sokağın bir anonimliği var. Bir imge sokaktayken bir yüzeye nakledip galeride sergileyince tuhaf karşılıyorlar. Eğer galeri bu anonimliği koruyabiliyorsa ortada bir sorun olmaz. Kendi mahlasım ve eserlerimle katıldım ve en önemlisi de anonimliğimi korudu Mamut. Üstelik kesinlikle yaptığım işlere karışmadılar. Birçok galeri bunu başaramıyor. Neden sokak sanatçıları para kazanmasın ya da neden koleksiyonlara girmesin? Bu bence balon bir konu.

        ■ Bu yılın yeni sanatçılarından biri de sensin. Beklentin neler? YOK: İkinci başvurumda kazandım. Güzel bir şey olduğunu düşündüm ve şansımı denemek istedim. Farklı disiplinlerle bir arada olmak ve önemli insanlarla tanışacak olmam bana heyecan veriyor. Bir beklentim var diyemem. Öykü Ersoy Neslişah Mamati Seren Kohen Tuğba Kocakaya RAD DAR CİNS YOK YE Mamut’a gelen sanatseverleri birbirinden güzel graffitiler bekliyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ