Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Yelkenlide 24 saat

        ECE ULUSUM / GAZETE HABERTÜRK - CUMARTESİ

        Fotoğraflar: M. Emin DEMİREZEN

        Kocaman lüks bir yelkenli teknede kalmayı kim istemez? Biz de öyle düşündük ve 27. The Bodrum Cup esnasında tam da anlattığımız gibi bir tekneye konuk olduk. Siz “Oh ne âlâ” diyebilirsiniz ama başımıza neler geldi neler...

        Masmavi bir denizde, kocaman bir yelkenlide güneşlenen güzel bir kadın, serin içeceğini yudumluyor... Ne hayal ama! Meğer bu sadece reklam filmlerinde oluyormuş... Toplantıda “Yelkenli teknede 24 saat geçireceğiz” dediğimde bizim gazetenin kaptanı Selçuk Tepeli “Yahu en keyifli işleri neden hep sen yapıyorsun?” demişti, tabii ben nereden bileyim miço olacağımı! Her şeyden habersiz 27. The Bodrum Cup’ı izlemek ve yarışacak yelkenli bir teknede kalmak için foto muhabiri arkadaşım Mehmet Emin Demirezen ile Bodrum’a gittik. Teknemizin adı Gülden Irmak. Ekibi sağ baştan sayıyorum, kaptan Suat, aşçı Volkan ve mürettebat Ferit!

        ‘YARIŞI KAZANIRSAK OLAY OLUR’

        İlk gün sessiz sakindi. Ertesi sabah suyun ortasında uyanmanın sersemliğiyle güverteye çıktım. Bizim kaptan bir hazırlıkta. Beni görünce “Günaydın! Hazır mısın?” dedi. Resmen Kaba Sakal gibi gülüyor, “Neye?” diye sormadan “Bugün yarışıyoruz, aslında öylesine girmiştik ama hazır yarışıyorken ilk 3’e girelim” dedi. Hayda! Ferit ile Volkan koşturuyor. Mürettebat hiç yarışmalık değil, bir bakıyorum arada sıra bize geliyor, hazırlığa yardım ediyoruz! Biz sanıyoruz sadece haber yapacağız; birden miço oluverdik. Bir ara Emin fotoğraf makinesini bırakmış, açılacak yelkenin halatlarını çözüyor.

        İş yaparken Ferit anlatıyor: “Aslında yarışı ciddiye alan takımların 12-13 adamı oluyor. Biz 3 kişiyiz, yarışı kazanırsak olay olur”, Volkan da mutfağı unutmuş dürbünle sağa solu kesiyor. Biz daha ne olduğunu anlamadan telsizden bir kadın coşkuyla “Büyük ahşap yelkenli tekneler hazır mısınız? 3, 2, 1!” diyor ve yelkenlerin ipi birden bırakılıyor. Bizim kaptan Suat var gücüyle kornaya basıp bağırıyor: “Yelkenler foraaaaa!” Motoru durduruyor. “Aslında bu tekneyi çok zorlamamak gerek, ekmek teknesi bu. Ama küheylan küheylan!” Kahkaha atınca gözümün önüne yeniden Kaba Sakal beliriyor.

        Şansımıza hava rüzgârlı, kaptan önceden nerelerden rüzgâra “kesik” atacağını planlamış, tamgaz gidiyoruz. Bu hırsla 1.5 saat boyunca liderdik ama yıllardır birinciliği kaptırmayanlar yani karınca gibi çalışanlar, rüzgâr her yön değiştirdiğinde bir bir bizi geçmeye başladılar. Emin dürbünü aldı, rakiplerin durumunu dakika dakika kaptana anlattı. Dışarıdan sessiz sakin giden koca bir teknedeydik ama içini görmeniz lazım, rüzgârın peşinde pürtelaş! Ancak bu öyle bir yarış ki yavaş ilerliyor, rüzgâr kesilince, sohbet muhabbet başlıyor. Bir ara Emin’in midesi bulanmaya başladı. Volkan ona ucunda plastik toplar olan iki bileklik getirdi. Meğer bu bileklikler kan dolaşımı yavaşlatıp bulantıyı geçiriyormuş. Bizimkinin midesinin tutması da denizden değil, sürekli fotoğraf makinesine bakmasından. Dalgalı denizde yolculuk ederken bir noktaya odaklanmak iyi değilmiş, onu da öğrenmiş olduk.

        ‘DENİZ ADAMI ACIKTIRIR’

        Yol devam ederken, bizim Volkan hummalı bir çalışmada, The Bodrum Cup’ın yemek yarışmasına adını yazdırmış, ana yemekte de çok iddialıymış. Bir yandan yemek yapıyor, diğer yandan da bana uzun seyahatlerde en çok neler pişirdiğini anlatıyor. “Deniz adamı acıktırır. Yemek ağır olmayacak ama doyuracak” diyor. Gizemli konuşan aşçıya denk geldik iyi mi! Dediğine göre kıymalı makarna, yoğurt ve salata ideal yemek imiş. Tavuk, patates haşlama ve taze fasulye de akşam yemeği olabilirmiş. Hava dalgalıysa yemek saatiniz gecikebilirmiş! Madem giriştik bu işe ben de salatayı yapmaya koyuldum ki az kalsın elimi kesiyordum. Volkan akşam gerçekten de ana yemek yarışmasında birinci oldu! Tarifi aldım.

        DENİZİN ORTASINDA KANATLI KARINCA!

        3.5 saatin sonunda finale geldik, yarışta pek de övüneceğimiz bir sonuca ulaşamadık. Kaptanın söylediğine göre ilk 10’daymışız! Tekne iskeleye bağlandıktan sonra karaya indik ama uzun süre sallanmaya devam ettik. Dalgaları unuttuktan sonra dinlenmek için kamaraya gittik ki ne görelim? Odanın neredeyse tamamı kanatlı karınca dolu! Binlercesi yatağın üzerinde geziyor. Gözlerime inanamayınca kapıyı birkaç kere açıp kapattım, görüntü değişmeyince çığlığı bastım: “İMDAT!” Kaptan geldi, sandım ki olaya hâkim olacak, o benden beter... Meğer ilk kez başlarına böyle bir şey geliyormuş. Odamız değiştirildi, her şey halledildi. Akşam Gümüşlük kıyısında “Yemek hazır” sesine uyandım. Penceremden bir baktım ki hava kararmış, harika bir de yakamoz... Sofra hazır, karşımda güler yüzlü İzmir Yunanistan Başkonsolosu Theodore Tsakiris, onun yanında da işadamı Ali Erkan Bezirgan ve ailesi. Tsakiris “Bodrum Cup’ın gediklisiyiz” diyor ve başlıyor eskileri anlatmaya. Bu etkinlik Türk-Yunan dostluğunu da pekiştiriyormuş. O anlatıyor, Ali Bey de kadeh kaldırıyor aşka gelip. Bu sohbet bize cila gibi geldi; zira tekne hayatı bir yere kadar güzel ama kalabalık olmadıkça kabak tadı veriyor.

        BİR TEKNE KOMŞUMUZ EKSİKTİ

        Anladım ki teknede yaşamak zahmetli işmiş. Kaptan “Deniz sizi iyi uyutur” dedi de rahatladım. Hay benim şom ağzım! Tam uyuyacakken yanımıza bir tekne yanaştı, bir grup genç darbuka ve kanunla eğleniyor. Bir de “Uyumayın, hobaa Yorgo” diye bağırıyorlar. Denizde bile kurtulamadık şu komşu gürültüsünden arkadaş, ne anladık nezih yaşamdan? Birkaç saat ses çıkarmadım ama sonunda dayanamayıp “Yeter yahu” dedim. Tabi emekli ruhlu damgasını da yiyiverdim. Teknede kalmak güzel; hava dalgalı değilse ve sizi rahatsız edecek komşu tekneler yoksa... Aksi halde tekne yaşamı, su üzerinde sallanan bir mahalle!

        AŞÇI VOLKAN'IN BİRİNCİ OLDUĞU ISPANAK YATAPINDA LEVREK

        Malzemeler: 2 deniz levreği, yarım kilo ıspanak, 1 limon, 2 havuç, 1 patates, yarım çay bardağı saf zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı tereyağı, tuz, sarımsak, karabiber

        Hazırlanışı: Levrekleri ayıkladıktan sonra fileto olarak kesin, zeytinyağı, karabiber, sarmısak ve biraz tuzla marine edin. 180 derece ısıtılmış fırına balıkları yerleştirmeden önce 1 limonu üzerine sıkıp folyo ile sarın. Bir başka tenceredeyse ıspanak, patates ve havucu haşlayabilirsiniz. Yeriniz varsa ayrı ayrı ama Volkan’ın yeri olmadığından birlikte haşlıyordu. Haşladıktan sonra patates ve havucu tereyağlayın. Ispanak en altta olmak üzere zevkinize göre hazırlayıp levreğinizi sunabilirsiniz. Afiyet olsun!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ