Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Gürer Aykal: Sadece popüler isimlerle festival olmaz

        ECE ULUSUM

        eulusum@htgazete.com.tr

        16 . Uluslararası Antalya Piyano Festivali, 17 Kasım Salı günü başlıyor.G-20 Liderleri Zirvesi’nden dolayı tarih değişiklikleri yapıldı ve sanatçıların gelmesi sorun oldu derken sonunda program açıklandı. Öyle isimler var ki; Mathias Mueller, Nikolai Demidenki, Emre Aracı, Hiromi, Hüseyin Sermet, Don Davis, Marek Pijarowski, Gülsin Onay ve niceleri... Uluslararası etkinlikte Antalya’nın birçok köşesinde 13 konser, 8 ustalık sınıfı, 3 seminer, 5 söyleşi ve 19 atölye gerçekleşecek. Etkinliğin sanat yönetmeni Gürer Aykal da bir o kadar heyecanlı. Festival öncesinde Aykal ile Antalya’da buluştuk.

        Kimi zaman bir orkestra başındaymışcasına ellerini savura savura detayları anlattı, kimi zaman da eski anılardan söz ederken gözleri doldu. Önce röportajımızı okuyun, sonra da yetenekli parmaklar ve şefleri dinlemek için Antalya’ya buyurun:)

        ■ Bizi neler bekliyor festivalde? Bu festivalin hazırlanmasında yüreğini ortaya koymuş ve emeğini hiç esirgemeyen bir ekip var. İzin verirseniz birkaç isim de sayayım; Seren, Mehmet, Ferhat ve niceleri... Değişen tarihlerden ve sanatçıların farklı programları olmasından dolayı eksiği gediği olabilir. Bazen geceleri uykusuz kaldık ama şimdi mutlulukla sizin karşınızdayız. Hepsinden daha farklı olduğunu, iddialı söylüyorum.

        ■ Bu farkı sizden dinlemek isterim... Bu, kendi kabuğunu yani Antalya’nın içini değil, dışını da kapsıyor. Yalnızca belirli konser salonlarında değil, şehrin dört bir yanında gerçekleşecek. Antalya’yı, haritada sanat açısından önemli bir yere koyan bir festival.

        ■ Kısmen yanıtladınız ama Antalya’ya neler kazandırdı bu festival? Antalya Piyano Festivali için Belediye Başkanı Menderes Türel’in isteği üzerine bir eser ısmarlandı. Yüzlerce yıl kalacak... 16’ncı festival de böylece kalıcı olacak. Ayrıca bütün konserler en iyi şekilde kaydedilip CD’si de hazırlanacak. Bu nefis bir şey! TRT başta olmak üzere birçok televizyon kanalı, festivali yayınlamak istiyor. Bu bile Antalya’nın dışına ne kadar çıktığımızı gösteriyor. Üstelik bu festivalde çalınan ısmarlama eserlerin çoğu, Teksas Halk Radyosu’nda (Texas Public Radio) çalacak. Geçen gün orada konserdeydim, biliyorum. Siz düşünün Antalya’nın ne kadar uzaklara sıçradığını...

        "OSMANKLI DİYE UYDURUK BİR ŞEY OLAMAZ"

        ■ Etkinlikte sizi heyecanlandıran bir isim var mı? Ayırt etmeniz zor ama... Sevgili Ece... (Parmağını tatlı tatlı sallıyor.) Elbette ayırt edemem. Bakın, açılışta Nikolai Demidenko var. O herkesin kendisiyle müzik yapmak istediği Rus bir sanatçı. Demidenko’nun son yıllardaki performansına göre eser seçiyoruz. Zaten orkestra şefi Mathias Mueller, bu bile olayı yeterince anlatıyor. Eser ısmarlandığından söz ettim. Bakın, bir sanatçı bunu çaldığında, gelecek yıl konserlerinde de bu eseri alacağı anlamına gelir. Mueller, Cemal Reşit Rey’in Türkiye eserini yönetecek. Bundan büyük bir kazanç olabilir mi? Bir ülkenin geleceği bestecilerdir; onları beslemek ve doğru yönlendirmek gerekir. Emre Aracı kadar Osmanlı müziğini bilen biri daha yoktur bana kalırsa. Osmanlı diye uyduruk bir şey olamaz, gelenler gerçeğini dinleyecek. Hiromi’yi zaten herkes biliyor, ona daha ben ne diyeyim? (Gülüyor.) Her biri çok özel.

        ■ Gençler bu etkinliğin neresinde? Her bir yerinde! Kamuran Gündemir benim büyüğümdü ama çok yakındık. 12-24 yaş arası 120 genç yetenek, onun anısına sahneye çıkacak. Bu festival, her yıl piyano bölümünün seçkin öğrencilerini buraya davet ediyor. Her şeyleri karşılanıyor ve usta isimlerle bire bir ders yapıyorlar. Bu, ülkemize önemli ve kalıcı bir katkıdır.

        "‘TÜRK İNSANI MÜZİKTE ÇOK YETENEKLİ"

        ■ Seyirciyle bazen sahnede sohbet ediyorsunuz. Hatta bir konserinizde, seyirci eserin ortasında alkışı patlatınca tatlı tatlı uyarmıştınız. Tabii ki... Seyirciye saygı duyarım. Frakı da onlara ve yönettiğim eserin bestecisine duyduğum saygıdan giyerim. Kasabalara ve beldelere kadar gidiyoruz, seyircimiz artacaktır. Buna çok inanıyorum. Bu müziktir, bir bulaşmayadursun. Müzik dünyanın en büyük nimetidir ve Türk insanı müzikte çok yetenekli. Yeter ki teşvik edilsin.

        ■ Festivaller arttı. Öngörünüz nedir? Şimdi öyle bir şey diyorsunuz ki insanın da eleştiresi geliyor. Festivallerin artması elbette güzel ama bizim gibi ince eleyip sık dokumadan sadece popüler isimleri getirmekle övünülecek klasik müzik ya da piyano festivali olunmuyor. Geleneği sağıp ortaya festival çıkarmak bambaşka bir şey, parayla satın alınamaz.

        "BECEREMEDİM BAZI ŞEYLERİ"

        ■ Geriye bakınca duyduğunuz his nedir? Keşke daha çok çalışabilseydim, daha çok orkestra açabilseydim, Türkiye’nin dört bir yanında operalar gerçekleşebilseydi. Bizler topluma moral ve düzen veririz. Bu müziği öğrenebilen ve dinleyebilenlerin zekâsı da gelişir.

        ■ “Çok çalışmak isterdim” dediniz. Şimdi genç olmak ister miydiniz? (Gülüyor.) Aman aman istemem! Gençken de şimdi de çok çalıştım. Çok da bir şey fark etmez benim için. Saçlarım boşuna beyazlamadı. Yanlış anlamayın, onları seviyorum. Keşke daha çok çalışsaydım ama baştan başlamak istemem. Beceremedim bazı şeyleri...

        ■ Hıncal Uluç sürekli sizden söz eder. Bolca anılarınızı anlatır. Bencesize söz hakkı doğuyor. Biraz da siz anlatır mısınız onu? Bakın bizim eskiden beri tek güvencemiz Hıncal’dır. O bıkmadan usanmadan yazdı klasik müziği ve müzisyenleri. Bize bir şey olsa hemen ayağa kalkar. Çok yakın dostumdur. En güzeli de ikimiz de Galatasaraylıyız! Hıncal ile öyle çok anılarımız var ki, gençlik yıllarımızdan, ta Ankara’dan. Ben bir yerde bir konser yapacaksam, düzenleyen kimseye ilk dediğim “Hıncal gelecek, yeri olsun”. Bir kere bana amma kızmıştı. (Gülüyor.) Konser dağın tepesindeydi, haklı. Ancak çıkmış, yanıma gelince başladı söylenmeye, “Yahu burada konser olur mu? Yine dayanamadım geldim” dedi. Bir de burkmuş ayağını... (Gözleri doluyor.) Benim güvencemdir, bugün bana kimse bir şey yapamaz Hıncal’dan ötürü.

        "KADER TUHAF"

        Röportaj sırasında selam vermek için yanımıza Gürer Hoca’nın köy enstitüsünden arkadaşı bir hanımefendi uğruyor. Selam vereyim derken Gürer Bey’i de övmeden edemiyor; “Bebeklik arkadaşıyız biz Gürer ile. Babası ve babam aynı okullardandı. Onların mirası dostluğumuz, hadi size iyi sohbetler” diyor, sıkıca sarılıyorlar birbirlerine, yanımızdan ayrılıyor.

        ■ Burada tanıdıklarınız ve anılarınız çok. Her gören size selam veriyor. Öyle... Bundan 2 yıl önce doğduğum evi gördüm. Aslında köy enstitüsünde doğmuşum... Orayı onaracak ve ufak bir de tabela koyacaklar,” ‘Gürer Aykal burada doğdu” diye.

        ■ Neler hissettiniz? Oraya giderken ağabeyimi aradım. Kendisi benden 8 yaş büyüktür. Aynen şunlar oldu; “Eve girince ilk soldaki odaya gir” dedi, girdikten sonra da “İşte sen orada doğdun” dedi. Sonra ben de yeni bir şey öğrendim. Meğer benim ebem dilsiz ve sağırmış. Bakın işte kader tuhaf...

        FESTİVAL PROGRAMI

        ■ 17 Kasım 20.30 Christoph-Mathias Mueller & Nikolai Demidenko

        ■ 18 Kasım 20.30 Çağdaş Türk Bestecileri Gecesi (Ücretsiz)

        ■ 19 Kasım 20.30 Emre Aracı & Akdeniz Oda Orkstrası

        ■ 20 Kasım 20.30 Hiromi

        ■ 21 Kasım 20.30 Hüseyin Sermet & Borusan Quartet

        ■ 22 Kasım 20.30 Saleem Ashkar

        ■ 23 Kasım20.30 Gürer Aykal & Martina Filjak & Hasan Uçarsu & Akdeniz Filarmoni Orkestrası

        ■ 24 Kasım 20.30 Genç Yetenekler (Ücretsiz)

        ■ 25 Kasım 20.30 Orhun Orhon & Başar Can Kıvrak & Cem Babacan (Ücretsiz)

        ■ 26 Kasım 20.30 Rachmaninov / Anatolian Project

        ■ 27 Kasım 20.30 Marek Pijarowski & Gülsin Onay

        ■ 28 Kasım 20.30 Ufuk & Bahar Dördüncü / Sahnede İsyan

        ■ 29 Kasım ... Don Davis Festival programı

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ