Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Küba'da 1 Mayıs film seti defile

        Ece ULUSUM - HABERTÜRK PAZAR

        eulusum@htgazete.com.tr

        Küba Havana’ya öyle bir zamanda gittim ki hem 1 Mayıs’a katıldım hem Hızlı ve Öfkeli’nin çekimine hem de Chanel defilesinin hazırlıklarına şahit oldum. Karşınızda Hollywood ve moda dünyasının işgal ettiği 5 günlük Havana seyahati... Gerçekler hiç de sosyal medyada yazıldığı gibi değil... Buyurun bir de buradan okuyun

        Havana’nın tek 5 yıldızlı oteli Hotel Nacional de Cuba’dayım, kapıdaki 50 klasik otomobilden birine, geçen defilede tartıştığı bir modelden daha önce binmek için Kübalı şoförü ve organizasyondan birini kıstıran bir mankeni izliyorum.

        Şu videoda izlediğiniz, orada olanlar ya da olmadan övenler, Chanel kadınlarını ve konuklarını bir de araba kapmak için itiş kakış sırasında görseydi! İş çıkış saatinde metrobüste yer kapmaya çalışan şık insanlar gibi!

        Sonra Instagram’da paylaştıkları fotoğraflara baktım güzel, mutlu ve çok eğleniyor gibi görünüyorlardı ama onların görünmeyen kaba ve sahte bir dünyasının içindeydim. Durun olayı en baştan anlatayım. Birkaç hafta önce bir müzik listesi hazırlamıştım, başlığı da ‘Küba’ya mı gitsek?’ idi.

        2 gün sonra da şef “Ece Havana’ya gidiyorsun” dediğinde listeyi açıp dansa başladım! Çünkü zamanlama da bir o kadar iyiydi; hem 1 Mayıs kutlamalarına katılacak hem de Chanel’in Paseo del Prado’daki şu meşhur defilesinin perde arkasına şahit olacaktım. Bu 1959’daki Küba Devrimi’nden sonra bir ilkti.

        Beyonce, Katy Perry, Rolling Stones ve Obama’dan sonra neler olduğunu görmek de şart olmuştu. Şimdilerde ABD bayrağı dalgalanan Havana’da neler oldu neler...

        SELAM VERMEK 1 CUC!

        Tam bir günlük aktarmalı yolculuktan sonra Havana’ya vardık. Yorgunluk dinlemeden rehberimiz Korkut Karabay ile doğru şehri gezmeye gittik. Burada kime selam verseniz ilk duyacağınız cümle “Uno peso”... Fotoğraf çektirmek, bilgi almak hatta selam vermek bile Havana’nın turistik yerlerinde parayla. Üstelik burada turistlere ayrı, yerlilere ayrı para birimi kullanılıyor.

        Küba ucuz sanmayın çünkü 1 Cuc, 1 Euro... Dolara yeltenmeyin, yüzde 18 zarara girersiniz. Havana, turistik bir merkez olduğundan esnafın gözü açık, pazarlık yapmazsanız normalde 1 Euro’luk bir şeyi 20 Euro’ya satmaya çalışıyorlar.

        Bir ara CocoTaxi’ye bindim, çok kısa bir mesafe için adam başı 20 Cuc istediler. Adamın elini tutup “Biz Kapalıçarşı çocuğuz, seni de anlıyorum, bizi 5 Cuc’a götür” dedim. Pek anlamadı ama hemen kabul etti... Ardından buz gibi bir ABD malı koladan içtim, hani bulunamıyordu?

        Öylece dolanırken bir ara sokağa girdik, etrafı bariyerlerle kapatılmış bir alan, başında da polisler. Bakmak isteyince bir polis biraz da övünerek “Hızlı ve Öfkeli’nin seti, giremezsiniz. Vin Diesel burada” dedi.

        Film ekibiyle birlikte geldiğimi, seti dolaşmak için iznim olduğunu söyledim, tam inanmıştı ki Diesel eski püskü bir evin balkonunda göründü ortalık karıştı, giremedim.

        Çığlık atanlar Havanalılar değil, turistler... Kimsenin bizim ‘öfkeliyi’ tanıdığı yok. Film çekimi için yollar kapatılmış, insanlar sitem ediyor. Kübalılar alışık değil ki böyle Hollywood tarzına. Onlarda film ya da klip çekildiğinde her şey açık, siz de birden işin parçası olabiliyorsunuz. Üstelik bu filmi onlar izleyemeyecek bile!

        CASTRO’SUZ 1 MAYIS

        Ertesi gün sabahın 5’inde müzik sesleri yükselmeye başladı, insanlar kamyonla Devrim Meydanı’na gidiyordu. Bizim ekibi gören Türk olduğumuzu anladı, sesi çıkmayan kırmızılar giymiş 100 kişi...

        Başta işi çok ciddiye aldım, eğlenecekmişim gibi gelmedi. Meydana yaklaşınca coşku öyle bir arttı ki “Ben bu oyunu bozarım” deyip başladım diğer ülkelerden gelenlerle dans etmeye...

        Birlikte gittiğimiz Vip Turizm’den Seçil Sağlam ile beni Kübalı sanan bile çıktı! Kanadalı, Afrikalı, Arjantinli, İngiliz hepimiz birdik... Castro konuşma yapamadığı için geçit kısa sürdü. Burada kendi ülkenizin bayrağını sallamak serbest ama slogan atmak pek kabul görülmüyor.

        Tek slogan müzik! Bizim 1 Mayıs ile onlardaki arasında ideolojik olarak da yöntem olarak da epey fark var. Küba’da 1 Mayıs bayram gibi bayram. Gerçi iş artık turistik bir etkinliğe dönmüş durumda, turizm şirketleri en çok bu dönemlerde müşteri buluyormuş.

        KÜBALILAR KARDASHIAN’LARI BEĞENMEDİ

        Etkinlikten sonra birkaç sanat atölyesi gezip sokakta müzik dinlerken karşımdan usul usul biri geçti. Göz göze geldiğimizde “Aaa Tilda Swinton!” dedim. Fotoğraf çekmek istedim ama bana gülüp hızlıca uzaklaştı. Hiç kimse farkında değildi... Birkaç dakika sonra da Madonna’nın çocukları.

        Havana sokakları yıldız kaynıyor ama kimsenin umurunda değil, hatta sokakta dolaşan meşhur modeller Latin kadınların yanında pek cılız ve soluk görünüyor. Otele döndüm, Havana sıcağından bayılmışken yanımdan derin dekolteli seksi kadınlar, rengârenk giyinen kemik gözlüklü adamlar geçmeye başladı.

        Bir grup yanıma oturdu Kim Kardashian’ı çekiştiriyor “Ay o da gelecekmiş duydunuz mu? Ama defileye alınmayacakmış!” dedi sarışın olan, diğerleri kıkırdadı. Otelde nereye baksam internetsizlikten öleceğini söyleyen manken.

        Bizim ekipten yemenisi omzunda bir teyze “Allah kahretsin, odama çıkamıyorum fotoğraf çekip internete koyacaklarmış” diyor, sonra hırsını alamayıp “Hepimiz şu zarganalardan daha güzeliz” deyip gülmeye başladı. Gerçekten de Kardashian’lar sağda solda selfie çekip durmaktan başka bir şey yapamadı. Onlar kaç like aldı bilmiyorum ama Kübalılar Kardashian’ı da beğenmedi.

        ‘BİZDEN ESİNLENEREK BUNU MU YAPMIŞLAR?’

        3 Mayıs’ta gerçekleştirilen Cruise 2015/16 defilesine Chanel 700 kişi getirdi. Ziyaretçiler arasında Fidel Castro’nun torunları da vardı. Küba’da her şey bulunamadığından yemek konusu bir problem oldu, restoranlar arandı, eksikler giderilmeye çalışıldı. İnternet sadece otelde ve bir noktada olduğundan sorunlar çıktı.

        Dahası parasına kıyıp hattını açsalar bile o bağlantıyla anca küçük boyutlu e-posta gönderilebiliyordu. Havana’ya davet edilmeyen gazeteci ve modeller de geldi, başta defileye katılmalarında sakınca görülmedi ama sayı artınca sadece onların davet ettikleri katılabildi. Kübalılar, podyuma dönüştürülen sokağı ancak balkonlardan kaçak izledi.

        Defileyi izleyen ‘şanslı’ Kübalılarsa ne kızları beğendi ne de kıyafetleri. Aralarından biri “Küba’dan esinlenerek bunları mı yapmışlar?” diye sordu. Kadınlarsa onlara göre çok sıska ve soluktu...

        Gerçi bu işten marka da pek memnun kalmamış gibi, Chanel’in üst düzey yöneticilerinden Bruno Pavlovsky “Marka bu şovdan maddi olarak hiçbir şey kazanmadı” dedi.

        Bu şovu neden yaptıklarını Pavlovsky açıklamadı, Fidel Castro’nun model torunu Mariela Castro her şeyi özetledi: “Herkes yasaklı meyvenin tadına bakmak ister...” Ona karşılık Karl Lagerfeld “Yaptığımız şeyle Küba, birden tüm dünyanın en çok konuştuğu şey oldu” deyip yaptığını savundu.

        Öyle ya da böyle bu durumdan pür memnun olan tek taraf, kapitalizme kucak açan yeni nesil Castro’lar ve onun yandaşları...

        ‘EZEL’İN SONUNDANE OLUYOR?’

        İlk gün sokaklarda dolanırken şehrin yerlileri sürekli yanıma gelip nereli olduğumu sordu. “Türkiye” deyince aldığım tepkilere inanamazsınız: “Türkiye bizim ikinci ülkemiz”, “Ezel dizisinin sonu nasıl bitiyor?”, “Siz zengin misiniz?”, “İstanbul’u çok merak ediyorum”, “Bergüzar Korel’i çok seviyorum”...

        Sohbet ilerledikçe herkesin komünizm ve sosyalizmden bıktığını anlatıyorlar. Elimdeki, 2 yıllık maaşlarıyla anca satın alabilecekleri akıllı telefona bakıp durdular.

        KAPİTALİZME (S)ÖVGÜ

        Havana’da ressam ve atölye sayısı fazla. Sadece bir sokakta 5 atölye var. Gerçi hepsi iyi değil, turistlere bir şeyler satsın diye otomatiğe bağlayan çok. Fakat arada tek tük sıyrılanlar, nefis işler çıkarıyor.

        Onlardan biri Alfredo. 25 yaşlarında, evli, kendi atölyesini başka bir ressamla ortak açmış. Resimlere bakan Küba halkının durumunu anında anlıyor; kendilerini kaybetmiş hisseden, yabani ve silikleşen bireyler... Boya bulmak kolay olmadığından istediği zaman resim de yapamıyormuş.

        Küçük bir tablosu 10 cuc yani 10 Euro... Sokaklardaki grafitilerse yıkılıyor. Artık sadece Che değil, kapitalizme muhtaçlığı anlatan temalar da var...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ