Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Primavera’da müzik, halay ve dans!

        Ece ULUSUM / HT CUMARTESİ

        eulusum@htgazete.com.tr

        Bu hafta doğum günü kutlamalarımı söylüyorum; Thom Yorke, Alex Turner, Miles Kane, Kevin Parker, PJ Harvey, Nicolas Godin, Sigur Ros ve nicesi... Bir müziksever olarak daha ne isteyebilirdim ki? “Primavera Sound’a gidiyorum” dediğim kim varsa önce söylendi, sonra da anı biriktirmeden dönmememi tembihledi. Yoldayken hızlı geçecek diye hayıflanıyordum keza haksız çıkmadım da... Barcelona’daki Parc Del Forum’a girer girmez büyülendim. Zorlu PSM Genel Müdürü Murat Abbas o kadar alışıktı ki ben 16 sahneden, 269 isimden hangi birine yetişeceğim diye hayıflanırken o Air’e doğru yol aldı. Eee ben de peşinden. Ana sahneler karşılıklı, devasa... Bizdeki konser alanlarıyla kıyaslanamaz bile. Ses her yerde net (VIP dışında)... İngilizce bilin bilmeyin, herkesin ortak noktası müzik olduğundan illa ki anlaşıyorsunuz. Telefonlara kilitlenmiş insanlar yoktu, çıplak gözle konser izlemenin keyfini çıkarıyorlardı. Bunlara dalmışken Air, Sexy Boy şarkısına başladı ve bende de ip koptu. Gece boyunca o sahne senin bu sahne benim koşturmaktan bir ara bacaklarım hissizleşti ama değdi. Aynı gün şunlara yetişebildim: Explosions In The Sky, Tame Impala, LCD Soundsystem. Anladığım kadarıyla bu festival sadece dinleyiciler için değil sanatçılar için de yıl boyu beklenenlerden. Mesela James Murphy konserin ortasında “Primavera’nın ilk yıllarında da sahne almıştım. O zamanlar çok az sahnesi vardı. Şimdi burada devleşen festivalde yeniden birlikte olmak benim için mutluluk” dedi. Benim için de!

        RADIOHEAD’İ İZLEDİM!

        Bilenler vardır, Radiohead’i canlı izlemek müzik dünyasında hacca gitmek gibi bir değer görür.Hatta ortamlarda Radiohead’i canlıseyretmekle hava atmak da mubahtır.. “Bu kadar abartılacak ne var?” diye sorardım, şimdi anlıyorum. Konser başlamadan en az yarım saat önce koca alan doldu, en ön hakkını para bastırıp satın alan VIP bileklikliler kuyruğa girdi. Biz de dışarı da kaldık, bir tepe bulduk. Konser başladığında derin bir sessizlik, karanlık... İlk şarkı Burn The Witch’in başlamasıyla bitişi arasında sanki saatler geçti. Şarkı ayrı bir aurayla kulaklarımıza ulaştı, ışıklı ve ekrandaki 6 parçalı düzenekle yerçekimini ortadan kaldırdılar. Havadaydık! Nasıl bir müzik aşkı ki ağlayan mı dersiniz, yerinde donup kalan mı? Yanımdaki adam “Müzik din olsa inanırım” dedi, vay canına... Thom Yorke’ninse keyfi yerindeydi, ilk kez bu kadar uzun konuştu: “Merhaba Primavera, teşekkür ederim...” Bu kadar, bu en uzunu!

        Yeni sezon yetmez, daha yenisi de var

        Murat Abbas’la yemek sonrası sohbete koyulduk. Malumunuz Zorlu PSM, İstanbul’a festival tadında bir sezon yaşatıyor. Abbas, geçenlerde çok konuşulan bilet ücretinin sanatçıların masrafını karşılamamasına açıklık getiriyor; “Koltuk sayısını ve bilet fiyatını hesapladığınızda zaten ödenen paranın karşılanamadığını görebilirsiniz. Sponsorlar ve desteklerle ilerliyoruz. Yoksa böyle ilerlemez.” Aman ağzından yer alsın Abbas, tam gaz devam! Terör olaylarından etkilenen M83 ve Foals gelmekten vazgeçmiş ama gelenler bile kapış kapış... Sohbet sohbeti açtı, yenilikleri de çıtlattı; 5-12 Mayıs Zorlu PSM’de klasik müzik konserleri olacak, bunu PSM Caz Festivali takip edecek. Kapanış ismi bombaymış ama söylemiyor, sürprizi kaçmasın. Ayrıca ekimde yenilikler olacakmış, cumartesi akşamları elektronik müzik konserleri, pazarları da after party’ler planlanıyor. Müzik hiç susmayacak anlaşılan! Müziğin yanı sıra tiyatroda da yeni şeyler olacak. Bekliyoruz!

        SUTYENLER SAHNE ÖNÜNE

        Festivalde tempo hiç düşmüyor. Hatta bizzat size kafa tutuyor. Ne kadar konser izlediyseniz o kadar survivor’sınız. Radiohead bittiğinde koşarak karşısındaki sahnenin en önüne geçtim. The Last Shadow Puppets ikilisi Alex Turner ve Miles Kane’i kaçıramazdım. Size şunu söyleyeyim, öyle bir şov izledim ki kadınlar eriyip gitti, sutyenler sahne önüne atıldı, çığlık çığlığa bir konser... Moderart’ı beklerken Turner’a sutyenini atan kadını anlatmaya başlayınca festival anısı paylaşan paylaşana. Beni en çok güldürense arka sıralardan bir kadın sahneye donunu atmaya çalışırken ekipten birinin yüzüne gelmesi!

        Sigur Ros bugün İstanbul’da

        Zorlu PSM’de seyretmeden önce PJ Harvey ve Sigur Ros’u izleme imkânım da oldu. PJ Harvey saksafon çalarak çıktı, yerinde bir an bile duramadı. Geçen çarşamba da İstanbul’u salladı. Sahnesi Radiohead ile yarışan isimse Sigur Ros idi. Üç boyutlu paralel çizgiler ve ışıklarla müzik birleşince herkesi kendine çekti. Hele kırmızı ışıklarla hazırlanan illüzyon, Aurora’yı Barcelona kıyılarına getirdi... Bugün Zorlu PSM’de sahne alacak, kaçırırsanız üzülürsünüz!

        Barcelona’dauluslararası halay

        Primavera’nın en mühim isimlerinden biri Selda Bağcan’dı. Hatta festival yetkililerinin de mutlaka izlenmesi gereken 10 performans listesindeydi. Yolda karşılaştık, “Çocuklar çok heyecanlıyım. ‘Orada çok Türk varmış’ diyorlar. Göreceğiz. Halay çekmeyen bizden değil, ona göre” deyip güldü. Sahneye bir çıktı, alkış kıyamet. Sanki Türkiye’de gibiydik, meğer ne çok Türk varmış festivalde. Bir başladı “Yaz Gazeteci Yaz”a, kıyamet koptu. Bağcan olur da halay olmaz mı? HTDokun’da seyredebilirsiniz... Bir ara Primavera’nın dev ekranlarında elimde mendilim, İbrahim Tatlıses edasında sekerken kendimi gördüm. Sonra yanımdaki İspanyollara halay öğrettim. Festival camiasına böyle yakalanmak istemezdim ama n’apacaksınız, kanımda var! Bağcan ortalığı yıktı. La Boom ile nefis senkron içindeydi. Diğer genlerime döndüğüm an John Carpenter’ın The End’i çaldığı zamandı, hani Nuri Alço’nun gazoza ilaç atma karesinde çalan şarkı!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ