Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Sanatta mülteci kapısı

        Ece ULUSUM / HT PAZAR

        Fransız ressam Jean-Louis-Ernest Meissonier’in savaşın eksik olmadığı 1800’lü yıllara ait savaşa övgü imgeleriyle dolu resimleri, durumun kötülüğüne rağmen alkışlanıyordu, hâlâ beğeniliyor. Peki ya şimdi dünyanın en güncel sorunu mülteciliğe övgü dolu eserler yapılsa neler olur? Ortalık karışır. Gerçi yeni bir konu buldukları için ağzı sulanan sanatçılar, durumu sanat yoluyla istismar etmekle eleştiriliyor. Binlerce dolar etiketli eserler ve sosyal medyada like yağmuruna tutulan sözde eleştirel çalışmaların karşısında, ülkelerin kendi sınırından ötelediği, yollarda ölen, umudu her geçen gün azalan insanlar, mülteciler... “Sanat, mültecileri sömürüyor” diyenlerin sesi yükselmeye başlayınca durumu inceledik.

        ‘BU TÜR SANAT DÜŞÜŞE MAHKÛMDUR’

        3 yaşındaki Aylan Kurdi’nin kıyıya vuran cansız bedeni, kıyıya vuranın aslında insanlık olduğunu göstermişti. Mültecilikle ilgili akıllarda kalan en etkili kare de bu oldu. Bir hafta içinde Kurdi’nin bedeninin kullanıldığı onlarca çizim çıktı, sonra tanınan sanatçılar video, şarkı (Oh Canada, Missy Higgins), resim ve fotoğraf işlerini ortaya çıkardı. Başı çeken Çinli sanatçı ve aktivist Ai Weiwei oldu. Sahilde Aylan bebek gibi yatıp poz verdi, bu işin peşini bırakmayacağını söyledi. Bu sanat mıydı? Dünyanın zaten konuştuğu durumu böyle ele almak doğru muydu? Bunu sorunca Almanya’daki atölyesinde Heinz Mack şöyle demişti: “Ai Weiwei sadece politika üstünden sanat yapıyor. Bu tür sanat düşüşe mahkûmdur. Bu güncel durumları yansıttığınızda yaptığınız sanat değil, ancak iletişimdir...”

        Çoğu sanat otoritesi Mack’e katılıyordu hatta Aylan Kurdi canlandırmasının pornografik ve teşhircilik olduğunu, sanatla bağdaştırılamayacağını söyleyip fotoğrafın fiyatını sormuştu. Çinli sanatçı, bir ödül gecesinde de davetlilere denizdeki can pazarından kurtulan insanların ısınması için sarıldığı battaniyelerden dağıttı. Aralarında Charlize Theron’un da olduğu misafirler, mülteci sorununa ‘dikkat çekmek’ için battaniyeleriyle telefonlarının ön kamerasına gülümsedi, selfie’leri paylaştı. Eleştiri çığ gibiydi, olayı kullanarak etkisini hafiflettiği söylendi. Bu yapılanlar kamusal duyarlılığı sarstı, insanları kızdırdı. Sanatçı pek ilgilenmediği gibi konuyla ilgili bir belgesel yapacağını da açıkladı, “Bu bir bakış açısı, eleştirilebilir de ne olmuş?” dedi. Ortaya ne çıkacak kim bilir?

        Pekka Jylhä ile Ai Weiwei’nin Aylan Kurdi’yle ilgili çalışmaları.

        SANATIN POPÜLER KONULARI: GÖÇ, MÜLTECİLİK VE SURİYE

        Sadece Weiwei değil, çoğu sanatçı güncel sanat eserlerinde mülteciliği işledi, sanat fuarlarında evsiz kalan insanların dramını anlatan eserlerle yer aldı. Suriyeli sanatçıların hayalini kurduğu müzeler, dramlarını anlatabilsinler diye onları davet etti. Modern Sanat Araştırmaları Enstitüsü’nün yayınladığı raporlara göre, Suriyeli sanatçılar, artık kendilerine sanat merkezlerinde daha fazla yer buluyor; son 2 yıldır güncel sanatın en çok tercih ettiği konular arasında göç, mültecilik ve Suriye olduğunu söylüyor. Bu konuda kesin bir sayı verilemese de şöyle özetleniyor: Avrupa’da her ay bu konu hakkında en az 6 büyük sergi açılıyor. Çoğu da karma... Hadi bazısını sıralayayım: İngiltere’deki sanat fuarı Art16 ve herkesin yakından takip ettiği Art Basel’de en az 2 eser vardı. Hâlâ devam eden Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi’ndeki Türkiye Pavyonu’nda mülteci krizine dikkat çekiliyor. Halil Altındere Berlin Bienali’ne Homeland ile katıldı. Banksy ise Steve Jobs’ı mülteci olarak çizdi. Ayrıca eylülde ilk kez düzenlenecek Londra Tasarım Bienali’nde de mültecilerle ilgili pek çok eser olacak. Bu saydığımız eserlerin duyarsız, durumu hafifleten ya da ‘çirkin’ bir yanı olduğunu söylemiyorum, güncel sanatın popüler konusunun mültecilik olduğunun altını çiziyorum. Çünkü burada aslında karar verici bir merci yok; eserin hangi durumu neden ve ne aracılığıyla ele aldığı önemli.

        İstanbul’da 1 yıl kadar geriye döndüğümüzde büyük-küçük 36 sergi tanıtımı gördük.

        ‘GÜNCEL SANAT BİR SEKTÖR’

        “Mültecilik ve sanat bir arada olduğunda gürültü kopma ihtimali fazla; zira konu istismar edilmeye de açık” diyen MSGSÜ Sanat Tarihi Bölümü’nde araştırma görevlisi Ali Kayaalp, Istanbul Art News’e şöyle yazmış: “Güncel sanatın bir sektör olduğu gerçeğini unutmamalı. Güncel sanat medyatik bir alan ve bu sahada üretmenin televizyona çıkmaktan farkı neredeyse yok. Güncel sanat diskurunun içinden konuşurken, bu parlaklığın cazibesine kapılmanın ahlaki yönünü de düşünerek hareket etmek gerekiyor.”

        ‘SANATÇILAR YENİ KONU BULDUKLARI İÇİN MUTLU’

        Artsy’nin kültür-sanat muhabiri Rob Sharp bu konuda birçok inceleme yapmış. Shrap’a mültecilerden kimisi artık fotoğraflarını sergilerde görmek istemediklerini, çözüm üretilmesi istendiğini söylemiş. Suriyeli sanatçı Sara Shamma, Londra’daki sergisinden sonra “Kültürümüzü anlatmamız için fırsat veriliyor ama bu sadece yüzeysel olarak irdelenecek basit bir makale konusu değil. Sanatçılar durumdan etkilenmekten çok, yeni konu buldukları için içten içe de mutlu. Üzgünüm ama öyle... Ama sanatın insan üstündeki etkisini unutmamalı, umarım iyi işler o etkiyi sağlar” diyerek sanattaki trend mültecilikmiş gibi davrananlara seslenmişti.

        Ne kadar çok araştırsam da mültecilik temalı satılık işlerin fiyatını öğrenemedim. Hele galeriler bunu sır gibi saklıyor... Çünkü sanatpara ilişkisiyle teşhir ölçüsü bir nebze ortaya çıkabilir, sanatçıların konuyu neden tercih ettiği de sermaye ilişkisiyle anlaşılabilir. Bir diğer açıdan işin içinde paranın dönmediği, bir tercüme gerektirmeyen sanatın dert anlatmak için kullanıldığı mülteci kamplarındaki sanatçılar var. O eserlerin ne fiyat etiketi var, ne de fuarlarda yeri...

        Denizdeki can pazarından kurtulan mültecilere verilen battaniyeler ünlülerin üzerinde.

        Bu eserler para etmiyor ama umut veriyor

        Resmi verilere göre 85 bin ama tahminlere göre 120 binden fazla mültecinin yaşadığı Ürdün’deki Zaatari mülteci kampında bir topluluk kuruldu, Art from Zaatari. Kötü koşullarda yaşayan insanların yıkık kulübelerinin duvarlarını boyayıp çeşitli graffitiler yaptılar. Amaçlarıysa Suriye’deki yıkıma dikkat çekmek ve mülteci hayatı yaşamak zorunda kalan insanlara bir nebze güç vermek. Bir diğer yandan Pejac’ın Ürdün’deki El-Hüseyin kampındaki çalışması da dikkat çekmişti. Hiç boya kullanmadan sıvası dökülmüş yerleri kazıyarak duvarda çeşitli anlatılar oluşturmuştu. Uğradığı her kampta aynı türden işler yaptı. Bu sanatçılar, diğerlerinin aksine yaşanan kötü olaylardan bir şeyler alıp çok şey verdi.

        MOMA’nın mültecileri

        Victoria&Albert Museum geçici sergilerinde de birçok mülteci temalı eseri ve Suriyeli sanatçıları ağırladı. Onlardan biri de Zaher Omareen’in çalışmasıydı. MOMA’nın ise bu konuda tercihi video art’tan yana. Birçok belgesel ve video sergilerine ev sahipliği yaptı. Geçen hafta HT Pazar’da Elif Key’in yazdığı 8 mültecinin izlediği yolun anlatıldığı “Mapping Project of Journey” de bunlardan biri.

        Ai Weiwei, Berlin’de yer alan Konzerthaus’un sütunlarını can yelekleriyle kapladı.

        Aykırı sanatçı Banksy, Steve Jobs’ı bir mülteci gibi resmetmişti.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ