Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi ‘Kate Middleton gibiydim’

        Kıyafetlerini ucuza getirmek için moda tasarımı okuyan ancak sarışın ve güzel olduğundan kendini setlerde bulan Bade İşcil, “Onca markayı bedavaya giyip çıkarıyorum, artık oyunculuğu bırakır mıyım” diyor. Şimdi İşcil halinden memnun, tek derdiyse sarışın olmak...

        Aysun Öz KAŞİ

        aysunoz@htgazete.com.tr

        Ezel’de “asistan Şebnem” karakteriyle gözümüze çarptı. Dizi ilerledikçe sahneleri arttı, arttıkça da oyunculuğu gelişti. Bade İşcil önceleri sadece sarışın ve güzel diye alındığı dizide, kendini geliştirerek rolünü genişletti. Şimdi Kuzey Güney’de başrollerden birini oynuyor. Bunu ben değil kendisi söylüyor. Canlandırdığı Banu karakterinin ruhsal problemleri nedeniyle işi gittikçe zorlaşan İşçil’in derdi, rolünün zorluğu değil sarışın oluşu... Nedenini kendisi anlatsın...

        Moda tasarımcılığı eğitimiyle oyunculuk yapıyorsunuz.

        Gençlerin hayalini süsleyen ikimeslek... İki bileziğimvar. Birini takmıyorum.

        Kötü günler için yastık altındamı saklıyorsunuz?

        Biraz öyle. Zor günde, sıkışınca kullanırım! Yok yahu;moda çocukluk hayalimdi. Süslenmeyi ve giymeyi seviyorum. Bunlar için çok da para harcıyorum. Zamanında bütün harçlığımı kıyafete yatırdığımiçin “Kendi kıyafetimi kendimdikersem” olur dedim. Bir de çizimyeteneğim olduğunu bununla ilgilenmem gerektiğini söylerlerdi.

        Lise arkadaşlarınız “Bir çizimi güzeldir, bir de sesi” diyorlar...

        Yok artık! Hiç yazma! Başıma sonra albümdiye ekşimesinler, eyvah! Amamodayı çok seviyorum. 4 yıllık fakülteyi 3 buçuk yılda bitirdim.

        İnek bir öğrencimiydiniz?

        Sevdiğimşey olunca keyifle çalışıyorum. Oyunculuk da öyle oldu. Disiplinli olduğumiçin oyunculuktan çok keyif aldım.

        Moda rafamı kalktı?

        Vaktimyok. Ancak bir ara belki ÖzgürMasur ya da başka bir arkadaşımınmarkası altında bir koleksiyon hazırlarım. Arkadaşlarımın hepsi kendimoda evlerini açtı, insan biraz kıskanıyor açıkçası...

        ‘OYUNCULUĞUN PİN KODUNU ÇÖZDÜM’

        Kıyafetleri ucuza getireceğimdiye moda okudunuz ama yoldan saptınız.

        Bedavaya geldi şimdi. Onca markayı bedavaya giyip çıkarıyorum. Ben oyunculuğu bırakırmıyım artık! (Gülüyor...) Oyunculuk yaparken bütün trendleri de takip etmiş oluyorum.

        Yolunuzdan ne saptırdı sizi de oyunculuğa başladınız?

        Yapımcı bir arkadaşım dekorasyon programının sunucusu olmamı istedi. Hiç tecrübemolmadığı için başta yapamayacağımı düşündüm. Ama sonra ikna oldumve ezberleyip sunuyordum. Baktımderslerimi etkiliyor, bıraktım. Oyunculuk teklifleri gelmeye başladı. Oyunculukla ilgili eğitimalmadığım için cesaret edemedim. Gülpare diye bir diziden başrol teklif edilince “Saçmalamayın” dedimama sezon arasında tekrar ısrar edilince görüşmeye gittim. Andaç Haznedaroğlu “Sende o ışığı görüyorumyaparsın, sana destek olurum. Ekranda olmalısın, yakışıyorsun” dedi, başladım.

        Ve Ezel’de gördük sizi...

        Ezel’in seti bambaşkaydı... Tuncel Ağabey (Kurtiz) oynarken repliğimi unutuyordum. Bana bir şey soruyor, cevap veremiyorum. Kavga sahnesi çekilirken korkuyorum, ağlıyorum. Gerçek gibi yaşıyorum.Meğer böyle bir şeymiş oyunculuk... Öbürü çocukken oynadığımevcilik oyunu gibiydi. Barbie bebeklerime ders anlatarak çalışırdımderslerimi. Ezel’e kadar oyunculuk da buydu benim için. Ezel’de rolümgenişleyince, hakikaten hissedip yaşayarak oynamayı anladım. Kuzey Güney’de de “Acaba ben Banumuyum, kafam gitmiş de hastanede gerçektenmi tedavi görüyorum” diye zaman zaman düşünüyorum. Maşallah diyeyim!

        İyi oyuncularla oynadınız...

        Onların tüyolarıyla geliştirdim kendimi... Oyuncu koçlarından da destek aldım. Hakikaten pin kodunu çözdümoyunculuğun... Ama sarışın renkli gözlü olmanın getirdiği bir dikkat çekme durumu var ki hep bunu kırmaya çalıştım.

        Niye?

        Çünkü sıradan biri gibi eğlenemiyorsun, sen yaptığın zaman dikkat çeker. Her şey senin kabahatin olur. Elde ettiğin şeyi hak etmediğini düşünürler... Hep saçımı siyaha boyama hayalimvardı, herkes gibi olmak istiyordum. Sarışın olmanın, ailemin genlerini taşımamdan başka haz veren, onurlandıran hiçbir tarafı yok. Zenci olsaydımda olurdu. İçimdeki güzeli gösterme çabasındayım. Diyeceklerse “Güzel ama yetenekli” desinler. “Oyunculuk yapamıyor, sadece görsele hizmet veren bir kız” derlerse zaten benim işimvar, döner giderim.

        Sarışınların makus talihi, “aptal sarışın” imajını yıkmaya çalışıyorsunuz...

        Aptala yatıp “Sarışınım, anlamadım” derim. Güzelliğin altında kalıp beni ezsin istemedim. Bir obje gibi değerlendirilmek beni rahatsız eder. Bulunduğun yeri sadece güzelliğe dayandıracaklar diye daha çok kendini kanıtlama derdine düşüyorsun. “Güzel olduğu için orada” diyorlar. Daha çok kendini kanıtlama derdine düşüyorsun. Arkadaşlarımdan “Güzelsin diye Kenan İmirzalıoğlu’nun yanındasın, senin kadar ben de oynarın” diyen bile oldu. Ama orada kalsaydım, Kuzey Güney’de oynuyor olmazdım.

        Sizi sokakta gece değil, sabahları koşarken görüyoruz...

        Spor benimiçin 4’üncü öğün.

        ‘PRENSES GİBİ BÜYÜDÜM’

        Ekranda ince görüneyim kaygısından mı yoksa hepmi böyleydi?

        Üniversitedeyken araba sevdam vardı. Kate Middleton gibiydim. Kısa mesafeyi bile arabamla giderdim. Şimdi arabamın otoparkta aküsü bitiyor.

        Hep prensesmiydiniz?

        20 ay büyük bir ağabeyimvar. Ailenin küçük kızı olduğumiçin prenses gibi büyüdüm. Annem babam ayrıldıktan sonra babamın evliliğinden bir kardeşimdaha oldu ama hâlâ ailenin küçük kızıyım. Öyle olunca şımarıyor insan.

        Nereye kadar bu prenseslik?

        Aileme şımarıyorum sadece. Hasta olsamda sete gittiğimde işimi yaparım ama annemarasın hemen konuşmam değişiyor: “Anne çok kötüyüm”...

        Beslenme formülünüz ne?

        Formülüm“Ne bulursan ye, aç kalma”. Kolay kilo alan biriyimama spor yaptığımiçin dengeliyorum. Diyet yapıp sevdiğimşeylerden uzak kalmaktansa yediğimkadar enerji harcamayı tercih ediyorum. Formumu seviyorumama birilerine beğendirmek için değil. Bir de galiba Becel’in yüzü olduktan sonra daha çok yemek yapıyorum.

        14 Şubat’ta yalnızmıydınız?

        Kalbimi sevdim.

        Anladım, yemeklere geri dönelim...

        İştahlıyımdır. Gecenin bir vakti canımkek çeksin üşenmemyaparım.

        ‘Palyaço gibi görüneceğime...’

        Özgür Masur’dan giyiniyorsunuz, bugünkü kıyafetiniz de Eda Güngör’den... Sizi hep Türk tasarımcılardan giyinirken görüyoruz.

        Daha önce yabancı markaları satan mağazalardan alışveriş yapardım.

        Şımarık, “tiki” bir kız mıydınız?

        Ergenlik döneminde marka takıntısı oluyor tabii... Tiki değil de sanki şartmış gibiydi, bazı ortamlarda öbürünü giyersen olmuyor. Sınıf atlayamamış gibi algılanıyorsun. Ergenlikten sonra bu düşüncelerim değişti. O kadar paraya palyaço gibi görüneceğine, kendi üzerine göre şık bir şey yaptırmak daha mantıklı. Tercihim artık o.

        ‘Ama ille de oyunculuk’

        Bir gün oyunculuk yapamazsanız sudan çıkmış balığa dönermisiniz?

        Moda eğitimi aldım, reklamcılığı da okumuş gibi bilirim. Kitaplar okuyorum, belki ondan. Hiçbir şey yapamazsam da limon satarım. Öyle derler ya! Ama ille de oyunculuk...

        Daha çok kişisel gelişimkitaplarımı okuyorsunuz?

        Dönem dönem değişiyor. Bu ara biyografi okuyorum. İshak Alaton’un Lüzumlu Adam kitabı bitti, şimdi Lüzumsuz Adam’a başlıyorum. Simaviler’in hayatı kenarda duruyor.

        İş adamlarının biyografilerine sarmışsınız...

        Başarılı insanların biyografilerini okuyorum. Alınacak çok ders var. Bazen bulunduğunuz noktadan çoğu şeyi fark etmiyorsunuz. Geçen gün İran filmi Serçelerin Şarkısı’nı izledim, çok ağladım. Şükretmek ve umut etmek için başka insanların yaşantılarını bilmek gerek. Babamdan aldığım harçlıkla hayatımı devam ettirirdim, çok da güzel geçinirdim ama kendi yaptığım daha keyifli. Çırpınmak, bir şey yapmak, işe yaramak önemli.

        Sizi bir gün Jennifer Lopez gibi holdingleşmiş bir kadın olarak görebilirmiyiz?

        Modayla ilgili bir şey yapmak istiyorum ama dişe dokunmalı... Sen bir tane alırken bir tane de ihtiyacı olana gitsin. İşe yarasın. Dizilerin kenarında sağır ve dilsizler için anlatım olsun...

        Yardımmeleği gibisiniz! Hayatın içine girince, sokak aralarında insanların yüzüne bakınca çok net görüyorsunuz her şeyi... (Gözleri doluyor...)

        Ay ağlarım, yapma...

        Ünlü olmanın avantajını kullanmaya çalışıyorsunuz...

        Bir kişinin bile dikkatini çekeceksem, bir desteğim olacaksa orada olayım.

        ‘Oynuyorum karakterle’

        Dostoyevski romanından esinlenmiş bir dizi gibi Kuzey Güney. Banu karakteri sizi zorluyormu?

        Gerçek insan gibi, içinde iyi de var kötü de... Banu’nun zorluğunu seviyorum. Benim araştırma konum: Elektro şok nasıl oluyor, bakışı nasıl değişiyor, bu tarz hastalar nasıl davranır... Her öğrendiğimi karaktere eklemeye çalışıyorum. Oynuyorum karakterle...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ