Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD merkez bankası FED haziran ayına yoğunlaşan ilk faiz artırım beklentilerini öteledi ve içinde bulunduğu koşullarda faiz artırımına sıcak bakmadığını belli etti. Faiz oranları konusunda yapılan tahminler “gönülsüzlüğün” net bir işareti. Sabırlı kelimesinin çıkarılması ise şahinlere dağıtılan bir mavi boncuk ve de üstelik fiyatlanmış bir etkinin devre dışı bırakılması olayı. FED’in kararında ve açıklamasında güvercinlere de şahinlere de yeterince malzeme çıktı. İsteyen istediğini aldı.

        2006 sonrasında gerçekleştirilecek ilk faiz artırımı için acele edilmeyecek, artırım başladığında da hızlı ve otomatik pilota bağlı olmayacak, ekonomideki gerçekleşmelere ve beklentilere paralel yapılacak.

        Ötelemenin ve başladıktan sonra da yavaş gidişin birkaç gerekçesi var.

        Biri enflasyon oranının henüz hedef düzeyinin oldukça altında bulunması. Yüzde 2’lik hedefe karşılık 2014 sonunda yüzde 0.8’lik bir tüketici enflasyonu var. Ocakta da eksiye geçti. Çekirdek enflasyon oranı ise yüzde 1.6. Doların değerlenmesi ve petrol fiyatlarının düşmesi enflasyonu daha aşağı çekecek gibi. FED de enflasyon hedefine 2017’de ulaşılacağını tahmin ediyor. Faiz artırımına yol açacak verilerden en önemlisi bu.

        İkincisi doların hızla değerlenmesinin ABD ihracatını yavaşlatması. Faiz ötelemesinin ve artırımın yavaş olacağının en fazla etki yaptığı yer de burası. Dolar değerlenmeye başladığında dolar endeksi 79 bin civarındaydı. 16 Mart’ta 100.330’a kadar çıktı. 10 ayda yüzde 27 arttı. Normalde gidebileceği üst nokta 120-125 bin düzeyi. Değerlenmenin yaklaşık yarısı henüz faizler artırılmadan gerçekleşti. Artırım sürecinin 3 yıla yayılacağı ve politika faizinin yüzde 3’ün üzerine çıkartılacağı dikkate alınınca, dolar artışının çok hızlı olduğu görülür. Doların artış hızının rayından çıkmasında Avrupa ve Japonya’nın agresif parasal genişlemesi de rol oynuyor. FED rakip paraların bu en zayıf döneminin geçmesini beklemeyi tercih ediyor olabilir.

        FED’in işi ağırdan alacağının en somut işareti ise FED üyelerinin faiz tahminleri. 2015 sonu tahminlerinin ortalaması yüzde 1.125’ten 0.625’e düştü. 2016 tahminleri ise yüzde 2.500’den 1.875’e, 2017’de yüzde 3.625’ten 3.125’e indi. Çeyrek puanlık adımlarla yapıldığını varsayarsak, bu yıla bir veya bilemediniz iki faiz artırımı sığar. 2016 ve 2017 yıllarında 5’er faiz artırımı söz konusu olabilir. Yüzde 3.75’te durulacağı için geriye iki faiz artırımı kalıyor.

        FED yılda 8 faiz kararı veriyor. Yani faize karar verecek olanların tahmini, bu yıl geriye kalan 6 toplantıdan birinde faizi artırmak, 4’ünde pas geçmek. 2016 ve 2017 yıllarında ise en az üçer toplantıda pas geçilecek ki, tahmin edilen faiz oranlarında kalınabilsin.

        Artırımın geç ve yavaş olacağını piyasalar pek fiyatlamamıştı. Doping etkisi bundan. FED’in tavır değişikliği ise en başta kendi para birimi doları aşağı çekti. Durumdan borsalar, emtia ve faizler ile ABD para birimleri pozitif etkilendi. Dolar, Euro karşısında iki saat içinde yüzde 4, gelişen ülke kurlarına göre yüzde 2.5 değer kaybetti. TL karşısında da en tepeden en dibe yüzde 2.5’e varan bir kayba uğradı. Türkiye’de faizler 20-30 baz puan geriledi. Borsa yükseldi.

        Çoğu ülkenin ve bu arada Türkiye’nin risk primleri geriledi. Artan risk iştahına paralel sermaye akımlarında da belli bir canlanma olabilir. Bu durumdan Türkiye’nin yararlanabilmesi, açılan yeni fırsat penceresinden faydalanabilmesi için, ülke riskini artırmaması gerekiyor.

        Dünkü ilk günlük gelişmelere bakınca doların gerilemesinin ihtiyacı bulunanlara iyi bir fırsat yarattığını söylemek mümkün. Gerilemenin ardından kurlardaki artışın nedeni bu alımlar. Büyük hacimli mevduat faizleri de kırılmaya başladı. Ne de olsa bankalar ihtiyaç duydukları kaynağı daha çok dışarıdan temin edecekleri bir ortamın oluşmaya başladığını gördüler.

        Diğer Yazılar