Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Her şeyin başı sağlık” sözünün ekonomiye uyarlanması dolardır. Döviz varsa sorun yoktur, döviz yoksa kriz vardır. Hatta ekonominin herhangi bir tarafından, örneğin kamu borcundan çıkan bir bozulma gider dövize vurur, devalüasyon olur, ekonomi kriz yaşar. Örnek 1994 ve 2001 krizleridir.

        Zamanı geldiğinde kriz yine çıkacak. Bu ister siyasi tartışmalardan, ister inşaat sektöründen, isterse de sermaye akışının ani duruşundan uç versin, eninde sonunda gelip döviz kuruna vuracaktır. Türkiye için döviz çok değerlidir.

        Çünkü ekonomi geçmişteki yüksek enflasyon döneminde ve sermaye kıtlığında yüksek düzeyde dolarize oldu. Sermaye açığımızı dışarıdan gelen para ile finanse ettik. Sonuçta da dış kaynak ihtiyacı en yüksek ekonomilerden biri olduk. Ege Cansen’in deyimiyle “çift paralı bir ekonomi” haline geldik.

        Son dönemdeki faiz ve Merkez Bankası tartışmaları, dışarıda doların yükselişiyle de çakıştı. Dolar, TL karşısında 26 Ocak’tan 13 Mart’a kadar geçen 1.5 ayda yüzde 12.4 arttı. 1 TL, 42.44 sentten 37.76 sente düştü. Neyse ki, faiz ve Merkez Bankası tartışması tatlıya bağlandı, ama yetmedi üzerine bir de FED’in dolara müdahalesi eklendi de içeride dolar kurunda gevşeme başladı. Dün 2.54’e kadar düşen dolar 13 Mart’a göre yüzde 3.7 geriledi. Son 10 gündür de dolar korkusundaki artış durdu.

        Kurdaki artış bilançolar yoluyla döviz yükümlülüğü olan şirketlere belli maliyetler yükleyecektir. İlk çeyrek bilançolarında şirket kârlarının azaldığını görebileceğiz.

        İkinci etkisi enflasyona olacak. Çünkü ithalatımızın yüzde 60’ı dolarla. İthalat da milli gelirinin yüzde 30’u. Kurdan enflasyona geçişkenlik oranı yüzde 1.5. Yüzde 10’luk kalıcı artışın etkisi 1.5 puanlık enflasyon oluyor.

        Peki bütün bu gelişmelerin karşısında vatandaş ne yapıyor? Kur artışlarına karşılık döviz biriktiriyor. Bankalardaki mevduatın üçte biri bu nedenle döviz bazında. Finansal sistem dışı tasarruflarda dövizin payı daha da yüksektir.

        ■ Kur şoku karşısında vatandaş başka bir önlem daha alıyor. Harcamayı kısıyor, tasarrufunu artırıyor. Çünkü biliyor ki, satın alacağı malların fiyatı kur etkisiyle artacak, buna karşılık kendisinin gelirleri TL üzerinden olduğundan eriyecektir. Yani cebindeki, bankasındaki parası reel anlamda eksilecektir. Bu eksikliği de tasarruf ederek telafi etme yoluna gider.

        İşte burada dün açıklanan Tüketici Güven Endeksi’ne geliyoruz. Endeks mart ayında birden bire yüzde 5.4 düştü ve dolar artıyor korkusuyla 64.4 düzeyine indi. Bu düzey, küresel kriz sırasında en düşük düzeyinin bir basamak üzerinde. Dedik ya, söz konusu Türkiye ekonomisi ise her şeyin başı dolar.

        SONUÇ: “Korku mantıktan daha etkilidir.” Yunan atasözü

        Diğer Yazılar