Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        24 Nisan doların, sepet bazında dövizin rekor kırdığı bir gündü. 26 Ocak’tan başlayan tırmanış tam üç ay devam etti ve sonunda faizleri de tırmandırarak çift haneli rakamlara çıkardı. Araya hafta sonu tatili girdikten sonra 27 Nisan Pazartesi işlemlerle birlikte dolar da gevşemeye başladı. Akşam saatlerinde gevşeme ivme kazandı. Dün de süren bu gevşeme sonunda gelinen tablo şöyle:

        Dolar 26 Ocak’ta 2.3560’dan başladığı yükselişinde 24 Nisan’da 2.7428 ile tavan yaptı. Üç aylık artış yüzde 16.4’e vardı. Aynı tarihlerde 42.44 sentten 36.45 sente inen Türk Lirası yüzde 14.1 değer kaybetti. İlki doların TL karşısındaki yükselişi veya değişime dolar açısından bakış, ikincisi ise TL’nin dolar karşısındaki değeri ve değişime yerel para biriminden bakışı ifade ediyor.

        Aynı dönemde Euro/TL 2.6550’den 2.9750’ye çıktı ve yüzde 12.0 arttı. TL’nin Euro karşısındaki değeri ise yüzde 10.7 düştü.

        Yarım dolar ve yarım Euro’dan oluşan döviz sepeti de 2.5056’dan 2.8689’a çıktı ve 27 Ocak 2014’teki 2.8312’lik rekorunu egale etti. Döviz sepetinin üç aylık artışı yüzde 14.1 veya TL’nin döviz sepetine karşı kaybı yüzde 12.4.

        28 Nisan Salı yani dün dolar 2.6550, Euro 2.9060’a ve sepet kur da 2.7805’e indi. TL karşısında bir günlük gerileme sepet kurda yüzde 2.7, dolarda yüzde 3.2, Euro’da yüzde 2.3’e vardı. Dışarıda ise euro değer kaybetmedi, hatta değerini artırdı. Doların kaybı ise Dolar Endeksi olarak yüzde 0.64 düzeyinde. Dolar Endeksi 96.303’e kadar indi. Kısaca TL dünyadaki eğilimler yönünde hareket etmekle birlikte dünyadan pozitif ayrıştı. 24 Nisan’a kadar olan negatif yönlü ayrışma 27 Nisan sonrasında pozitif ayrışmaya yerini bıraktı. Acaba neden?

        YABANCI BORSAYA VE BONOYA DA GELİYOR

        Şüphesiz bunun sürüp sürmeyeceği konusunda bir tahminde bulunmak için erken. Çünkü henüz bir günlük hareket. Ama oldukça da sert. Denilebilir ki, yılın en sert kur hareketi. TL’nin lehine ve istediğimiz yönde.

        Üstelik bu para gelişi veya eğilimdeki değişim sadece kurla da sınırlı değil. Hazine faizleri de yüzde 10.40’a kadar yükseldikten sonra dün yeniden tek haneli rakamlara geri döndü.

        Borsa ise ocak ayından beri en yüksek düzeyine çıktı. Yabancıların payı ise yüzde 62.2’den yüzde 62.7’ye yükseldi ve yarım puan arttı. Kısaca yabancı talebinde artış olduğu belli. Küresel anlamda da gelişmiş borsalar tarihi rekorda. Gelişmekte olan piyasalar ise en yükseğinde.

        Dışarıdaki risk alma iştahı ile içeride yabancı payının artmasını dikkate alınca ülkeye seçim öncesinde bile belli bir kaynak girişinin gerçekleştiğini söylemek mümkün.

        Türkiye’ye yönelik yabancı ilgisinin arkasında yatan iki önemli nedeni ise genel risk alma iştahının artması ve Türk varlıkların ucuzlaması olarak gösterebiliriz. Soykırım iddialarının 100. yılının geride kalması ve ABD’nin olayı “soykırım” olarak adlandırmamasının etkisi de olabilir.

        Dışarıda doların gerilemesinde ise bu akşam kararı açıklanacak FED toplantısının belli bir etkisi bulunuyor. FED’in ekonomiye dair daha olumsuz bir tablo çizebileceği ve böylece faiz artırımını öteleyebileceği beklentisi doların değer kaybını tetikledi.

        Yunanistan ile AB arasında süren pazarlıklarda çetin ceviz çıkan Yunan Maliye Bakanı’nın müzakere başkanlığından alınmasını piyasalar anlaşma yönünde ilk sarı ışık olarak değerlendirdi. Bu da Euro’nun değerini artırmak suretiyle doları düşürdü.

        Ancak yukarıda belirttiğimiz gibi, dış faktörlerin etkisi bir yere kadar. Çünkü doların düşüşü yüzde 1’e bile varmıyor ama TL yüzde 3 değer kazanabiliyor. Bu durumda pozitif ayrışmanın kaynağı nereden diye sormak gerekiyor.

        Burada da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aniden gündeme gelen Kuveyt ziyaretinin tetikleyici bir gelişme olduğunu belirtelim. Ziyaretin asıl amacının dış kaynak sağlamak olduğu, başka bir Körfez ülkesinden de benzer bir kaynağın gelebileceği gibi yorum umutların belli bir etkisi olabilir.

        Bunların spekülasyon mu, yoksa bir umut ve temenni mi ya da gerçekleştirilmeye çalışılan bir durum mu olduğu konusunda kanaat sahibi değilim . Bize beklemek, görmek düşüyor. Ödemeler dengesini ve oradaki net hata ve noksan kalemiyle bu aylar içinde kaynak girişinin olup olmayacağını da merak ediyoruz.

        SONUÇ: “Kolay gözüküyorsa belalıdır.” Murphy Kanunu

        Diğer Yazılar