Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’yi negatif izlemeye alan kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, erken seçimin ekonomi politikalarında karar verme süreçlerini uzattığını belirterek şunları vurguladı:

        - ”Önceki seçimin ardından bu kadar yakın bir zamanda yeniden seçime gidilmesi Türkiye’nin kredi notu için negatif. Çünkü politik belirsizliğin uzaması dışsal kırılganlıkların azaltılması, yatırım ortamının geliştirilmesi ve ekonomik büyümenin canlandırılması için gerekli ekonomik politikaların uygulanmasını geciktirecek.

        - Yükselen jeopolitik riskler ve gelişen piyasaların risklerinden kaçışların artması ile karakterize olan bir ortamda hareketsizlik, dışsal bir şokun finansal istikrarsızlığa yol açma riskini şiddetlendiriyor.”

        - Moody’s’in Türkiye’yi negatif izlemeye aldığı tarih Şubat 2014. Aralık ayında notu yeniden gözden geçirecek. Negatif izlemeyi o günün koşullarına göre ya not düşüşüne çevirecek ya da çevirmeyecek. -Eğer not düşüşü gelirse Moddy’s’in Türkiye reytingi de yatırım yapılabilir sınırının altına inecek. Bu durumda Türkiye üç büyük reyting kuruluşundan sadece Fitch’in yatırım yapılabilir ülke notunu koruyacak. Bunun da bir değeri var ama genel kabul üç büyükten ikisinin aynı notu vermesi halinde kabul gördüğüdür. Moody’s’in olumsuz gelişmeler karşısında vereceği kararın önemi burada.

        - Olumsuzluğun devamı halinde kuruluşun sapabileceği başka bir yol yok. Bu durumda verebileceği ilk not, ligden düşürücü bir not olacak. Türkiye 18 yıl sonra kazandığı yatırım yapılabilir notunu 2.5 yıl korumasının ardından yeniden kaybedebilir. Not düşüşü ile Türkiye’nin bütün varlıklarının değeri kalıcı bir şekilde değer yitirir.

        - Ancak reytingde ligden düşme, 1 Kasım’daki seçimin siyasi açmazı çözemeyeceğinin ortaya çıkmasıyla gündeme gelecek. Yani seçimden koalisyon çıkarsa ve partiler arasında hükümet kurmada uzlaşma olmazsa, olsa bile istikrarsız bir hükümete işaret ederse, not düşüşü gündeme gelebilecek.

        - Acaba Türkiye’deki siyasi gelişmeler bu yönde mi gelişir? Açıkçası pek sanmıyorum. İlk seçimin ardından bir koalisyon ortaya çıkmamasının nedenini “Seçmenin elinin ayarı kaçtı. Bir ders vermek istiyordu ama tek başına iktidarı da istiyordu. Yeni bir seçim yaparsak, seçmen bu hatasını düzeltebilir” değerlendirmesine bağlıyorum.

        - Yeni seçimle bu durum ortadan kalkacak. Ya tek başına iktidar çıkacak ki, bu durumda herhangi bir sorun yok. Ya da koalisyon çıkması halinde seçmenin mesajının net olduğuna kanaat getirilecek ve gereği süratle yapılacak. Yani 1 Kasım sonrasında koalisyon da çıksa hükümet hızla kurulacak.

        - Elbette kuruluşun ardından yeni hükümetin ekonomide yapacağı açılım da belirleyici olacak. Ama seçimin hemen ardından istekli bir şekilde hükümetin kurulması en baştan notun düşürülmesi önünde bir engel olmalı.

        - Hükümetin kurulmasının ardından yeni yıla ait öngörülen hedeflerin resmileştirilmesi ile de 2016’ya daha iyi bir başlangıç yapabiliriz. Burada “İnşallah” demek lazım, çünkü küresel konjonktürün izin vermesi de gerekecek. 2016’ya daha iyi, daha güçlü, daha umutlu bir başlangıç, küresel piyasa ve küresel ekonominin durumuyla da yakından ilişkili. Bu açıdan içinde bulunduğumuz küresel atmosferin değişmesi ve risk iştahının da artması gerekiyor.

        BOYNER: BUGÜN EN ÖNEMLİ RİSK,KUR RİSKİDİR

        Boyner Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, Bloomberg HT’ye konuşurken “Önümüzdeki 1-2 ayda belirsizlikler ortadan kalkarsa yatırım ilgisinin yeniden güçlü bir şekilde döndüğünü görebiliriz” dedi. “Kurdaki yükseliş hayatı zorlaştırmaya başladı...Bugün en büyük risk dönemli riskler değil, kur riskidir” diyen Cem Boyner, Türkiye’deki iş atmosferini şöyle tarif etti: “Türkiye’de herkes fırtınada kaptandır. Bu Türkiye’nin doğasında var. Hepimiz böyle yetiştik ve profesyonel olduk. Bundan kaçmamız mümkün değil. Ancak sisli hava kaptanlığı zordur. Şu anda durum bu.”

        - Cem Boyner’in belirttiği zorluk Türkiye’de şirketlerin net bazda döviz borçlusu olmasından da kaynaklanıyor. Kurda meydana gelen yükselişler pozisyonu açık olan şirketler için aynı oranda zarar yazıyor. Şirketlerin pozisyon açığı da 170 milyar dolar. Büyük rakam ve ekonominin en kırılgan noktası.

        - Ancak yurdum insanı da Cem Boyner gibi düşünüyor olacak ki önlemini zamanından beri alıyor. Bu sisli havalar için hane halkı döviz tevdiat hesaplarını artırıyor. Geçen yılki seçimler sırasında döviz hesapları bu nedenle 34 milyar dolar arttı. Sonrasında bunun 15 milyarını sattılar. 7 Haziran seçimi döneminde de döviz hesapları yeniden 21 milyar dolar daha arttı ve 159 milyar dolara yükseldi.

        - “Doğa belirleyicidir” derler. Türkiye’nin doğası bu ise risklere karşı alınan önlemin sonucu da bu.

        SONUÇ: “Doğayı örnek alırsak asla yanılmayız.” Çiçero

        Diğer Yazılar