Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sanayi Bakanlığı’nın Girişimci Bilgi Sistemi’nde yer alan verilerden hareketle Türkiye’deki şirketleri analiz etmeye devam ediyoruz. Bugün imalat sanayiini ele alıyoruz. Rakamlar 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırmasına da, milli gelir verilerine de uygun düşüyor.

        - 2014’te sanayi şirketlerinin toplam cirosu 1.1 trilyon lira. Bu da 3 milyon şirketin toplam 4.4 trilyon liralık cirosunun dörtte birini oluşturuyor. Şirketlerin cirosu yabancı para cinsinden ifadesi ise 515.7 milyar dolar.

        - Sanayi şirketleri bu ciroyu 477’si kısa, 181’i uzun vadeli olmak üzere toplam 657 milyar liralık yabancı kaynak kullanarak yaptı. Şirketlerin 386.7 milyar lira da özvarlığı bulunuyor. Böylece 1 trilyon 45 milyar liralık kaynakla 1.1 trilyon liralık ciroya ulaşıldı.

        - 386.7 milyar liralık özkaynak 2014’ün 2.1869’luk ortalama kuru üzerinden 176.8 milyar dolar eder. Tüm imalat sanayiinin sermayesi bu kadar.

        - Bu özsermaye karşılığında elde edilen dönem net kârı ise 39.5 milyar lira veya 18 milyar dolar. Bu da yüzde 10.1’lik özsermaye kârlılığı demek. Türkiye’deki toplam şirketlerin ortalama özvarlık kârlılığı ise yüzde 6.2. Bu durum bize tarım, madencilik, hizmet sektörlerinde yer alan diğer şirketlerin kârlarının daha düşük olduğunu gösteriyor. İmalat sanayiinde ise durum o kadar kötü değil. Sermayenin korunması, rekabet gücünün artması için yaklaşık yüzde 15’lik özvarlık kârlılığına ulaşılması gerekiyor.

        - Ancak Türkiye’de kayıtdışılığın yüksek olduğunu biliyoruz. Son yapılan araştırmalar yüzde 27-35 bandına inildiğini gösteriyordu. Kayıtdışı kalmanın en önemli nedenini daha az vergi ödemek olarak alırsak, kârların da yakın düzeyde düşük gösterildiğini varsaymak gerekiyor. Sanayi yüzde 10 kazanıyorsa üçte birlik bir kâr artışını daha ilave ettiğimizde, dünya ölçeği aşağı yukarı yakalanıyor ve yüzde 15’e ulaşılıyor. Bu da neden sanayicilerin şimdiye kadar çoktan kapıya kilit vurup gitmediğine işaret ediyor. Kârlar göründüğü kadar düşük değil.

        - Kaldı ki, Türkiye’ye özgü bir durumu dün Habertürk TV’de Eko Siyaset programına katılan Ege Cansen vurguladı. Özvarlığın yıllar itibarıyla artışına dikkat çeken Ege Cansen “Şirketlerdeki bu özvarlık kime ait? Şirket kime aitse ona. Türkiye’de şirketlerin patronları vardır. Sahipsiz şirket, anonim şirket yoktur” dedi. Bununla kastı tamamen halka mal olmuş ve sahibinin kim olduğunun dahi bilinmediği şirketlerin olmayışıydı.

        - Ege Cansen’e göre bu özvarlık artışı da şirketlerin kâr edip bu kârın bünyede bırakılmasıyla oluşmuyor. Çünkü kârlara göre özkaynaklar büyük. Özkaynak artışı daha çok yeniden değerlemeden ve spekülatif faaliyetlerden oluşuyor. Şirketlerin halka açıklığı olmadığı veya çok düşük olduğu için de, özvarlık artışını aslında patronların kâr hanesine yazmak gerekiyormuş.

        - Şimdiye kadar şirketler kesiminin reformuna bir türlü cesaret edemedik. 2001 krizinde bankalar ve kamu kesimini yeniledik, iş reel kesime gelince durduk. 50 yıl aradan sonra muhalefetin de desteğiyle çıkarılan Türk Ticaret Kanunu 2012’de yürürlüğe girerken yine korktuk ve reel kesimin reformunda geri adım attık. Reforma en çok ihtiyaç duyan alan aslında bu alandı. Anlaşılan ekonomik bir krize girmeden burada radikal bir yapı değişimine gitmek mümkün olmayacak. Kervan yola devam ettiği sürece sorun yok.

        Diğer Yazılar