Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sonuna geldiğimiz 2015 yılı terör, dış politik riskler, siyasi gerginlikler gibi nedenlerle kötü geçti. Ekonomik açıdan bakınca reform anlamında ortada bir şey yok ama yıl sonuna geldiğimizde karşımıza çıkan tablo siyasi veya toplumsal açıdan olduğu kadar kötü değil, hatta fena değil. Yılı değerlendirmeye bugün üç ana ekonomik veriyle başlıyoruz. Üçte 2.5 başlığı da bundan. Geçen yıla göre büyüme daha iyi, istihdam daha iyi, enflasyon ise aynı düzeyde.

        BÜYÜME DAHA İYİ: Temel ekonomik veride net bir iyileşme söz konusu. 2014’te yüzde 2.9 olan büyüme 2015’in 9 aylık döneminde yüzde 3.4’e yükseldi. Yarım puan arttı. Dünya büyümesinin yüzde 3’e indiği ve ihracatımızın çevre ülkelerin durumundan dolayı gerilediği bir yılda iç talep ve tarımın etkisiyle Türkiye yüzde 3.5 büyüyor.

        - Üstelik çifte seçime gidildiği, siyasi belirsizliğin aylarca devam ettiği, terörün ve dolar kurunun tırmanarak beklentileri kötüleştirdiği bir ortamda bu gerçekleşti.

        - Ama aynı zamanda üretimin dayalı olduğu hammadde, aramalı, enerji ithalatının üçte bir düzeyinde gerilediği bir yıldı. En çok hammadde ve emtia ithal eden ülkelerin başında gelen Türkiye’nin bundan yeterince yararlandığını söylemek ise güç.

        İSTİHDAM ARTIYOR: Büyüme kadar önemli veri istihdamda da 2015’te iyileşme sağlandı. Elimizde en son eylül ayına ait istihdam verileri var. 2014’ün Eylül’üne göre bu eylülde 15 yaş üzerindeki nüfus 879 bin, işgücü 1 milyon 29 bin arttı. İşgücünde nüfusun üzerindeki artış Suriyeli etkisinden. İstihdam artışı ise son bir yılda 987 bin oldu. Nüfus artışını yakalayan bir istihdam artışı ile karşı karşıyayız. Açıkçası büyümenin pek de yüksek olmadığı bir yılda böylesi bir istihdam artışı, başarı sayılır.

        - Çünkü bu durum yıllar boyunca sürdürülebilirse işsizlik stoku eriyebilir.

        - İşsizlik ise yüzde 10.5’ten yüzde 10.3’e sınırlı düştü. İşsizlik düşerken işsiz sayısının 39 bin artması ise işgücüne katılımın artmasından kaynaklandı. İşgücüne katılım oranı yüzde 51.1’den yüzde 52.1’e çıktı.

        - İşgücüne dahil olmayanların sayısı da 147 bin azalışla 27.8 milyon kişiye indi. Bu da pozitif bir gelişme.

        ENFLASYON AYNI: Düşük tek haneli olması gereken enflasyonda ise net bir başarı da yok, başarısızlık da. Çünkü geçen yılı yüzde 8.15’te bitiren tüketici enflasyonu kasım sonunda yüzde 8.10 düzeyinde. Geçen yılla aynı sayılabilir. Dünyanın enflasyonu da yüzde 3 ile yerinde sayıyor. Kaldı ki, Merkez Bankası’nın kontrolündeki çekirdek enflasyon yüzde 9.22 ile normal enflasyonun üzerinde. Yani kontrolden çıkan bir şeyler var. Bu da döviz kuru oluyor.

        - Yılın 9 aylık döneminde ortalama dolar kuru 2.1611’den 2.6479’a çıktı ve yüzde 22.5 arttı. Düşen emtia fiyatlarına rağmen Türkiye’de enflasyonun neden düşmediğinin yanıtı da burada.

        - Bir de GSYH’nin sabit fiyatlarla yüzde 3.4 arttığı 9 ayda dolar bazında 56.2 milyar dolar gerilemesi ve yüzde 9.3 düşmesinin nedeni de bu.

        - Emtia fiyatlarındaki düşüşün avantajlarını kur artışına yedirdik. Döviz kuru artışının ihracat üzerindeki faydasını da dış pazarların durumu nedeniyle henüz göremedik. İnşallah görürüz.

        Yılı değerlendirmeye devam edeceğim.

        Diğer Yazılar