Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Henüz kazanmadığımız, elde etmediğimiz gelirlerimizden daha fazlasını harcıyoruz. Yıllarca süren yüksek cari açık bunun en büyük göstergesi. Miktarı ise milli gelirin yüzde 10’una kadar çıktı. Geçen yıl 32 milyar doların altına inmesi beklendi. Bu eğilim yıllarca sürünce de bitişikteki grafik ortaya çıkıyor. Merkez Bankası’nın dünkü Enflasyon Raporu’ndan alınan bu grafik “GSYH” ve “nihai yurtiçi talep” artışını gösteriyor. Dikkati çeken unsur ise kesik çizgili olan nihai yurtiçi talebin hep yukarıda seyretmesi ve 2007 sonrasında hiçbir zaman kalın çizginin altına inmemesidir. Demek ki durum yapısal.

        -Nihai yurtiçi talebin sürekli ve net biçimde GSYH’den yüksek olması, bir yıl içinde yurtiçinde yaratılan toplam gelirden daha fazlasını tüketmekte, harcamakta veya yatırımlarda kullanmakta olduğumuza işaret. Her ne gerekçeyle olursa olsun gelirden daha fazla harcama sorunların anası. Tasarruf eksikliğinin de, cari açığın da, dış borcun yüksekliğinin de, hatta enflasyonun da nedeni bu.

        -Nihai yurtiçi talebin fazlalığı da cari açığa eşit. Ama aynı zamanda talebi destekleyen ve enflasyon üzerinde baskı yaratan bir unsur. Enflasyon Raporu’nda yer almasının nedeni bu olsa gerek. Zaten grafikle yapılan değerlendirmede 2015’e kıyasla 2016’da daha güçlü bir ikdisadi faaliyet beklendiği belirtilerek bunun nedenleri şöyle sıralandı:

        - Yurtiçi belirsizliklerin azalması ile birlikte tüketici ve yatırımcı güveninde yaşanan artışların yurtiçi talebi desteklemesi.

        - 2015’te iç belirsizliğe bağlı ertelenmiş yatırımların 2016’da kısmen hayata geçirilmesi.

        -Son yıllardaki istihdam ve asgari ücret artışının geliri artırarak yurtiçi talebe katkı vermesi.

        YAPISAL UNSUR ETKİSİ:

        Bunların yanında küresel piyasalardaki oynaklıklarla döviz kurunun, işlenmemiş gıda fiyatları ile enerji fiyatlarının da belirleyici olacağı ve enflasyonun bir süre daha yüksek seyredeceği tahmin edildi. “Gelinen noktada fiyat istikrarına ulaşıldığını ifade etmek mümkün değildir” denilirken şu uyarıda bulunuldu: “ Enflasyon hedeflemesinde elde edilen on yıllık tecrübe enflasyonla mücadelenin kolektif bir çaba gerektirdiğini göstermiştir. Kamu gelirleri ve ücret politikaları ile gıda fiyatlarına dair yapısal unsurlar enflasyonla mücadelenin önemli parçasıdır. Enflasyonun yüzde 5 hedefine kalıcı olarak indirilebilmesi için bütün kurumların son yıllarda gösterilen çabayı kararlı bir duruşla sürdürmesi önem taşımaktadır.”

        Bu ifadelerden çıkan ise gelirin üzerinde harcamaların yapıldığına dikkat çekmek.

        YEMEK, GIDANIN ÜZERİNDE:

        Yine raporda yer verilen başka bir grafiği de bitişiğe aldık. “Yemek hizmetleri” ile “Taze meyve sebze dışı gıda” karşılaştırılıyor ve son 1.5 yılda dışarıda yemek fiyatlarının net bir şekilde yukarıda kaldığı ortaya konuluyor. Yemek fiyatlarını Merkez Bankası denetleyemez. Zaten denetlemeyle de olacak bir iş değil. Sorun kaynakların yanlış kullanımında ve hızla artan emlak fiyatlarında.

        - Bir başka karşılaştırma da “Gıda ve dışarıda yemek hizmetleri” ile “gıda ve yemek dışı TÜFE” arasında yapıldı. 2013’ten itibaren başlayan yol ayrımında “gıda ve dışarıda yemek” fiyatları yıllık yüzde 14’e varırken, “gıda ve yemek hizmetleri hariç TÜFE” yüzde 6’ya inmiş. Bu da enflasyon sorununun gıda ve yemek tarafı ile yapısal boyutunu net biçimde gösteriyor.

        Son rapor, enflasyon sorununa parmak basma açısından iyi bir doküman ve iyi bir özeleştiri olmuş.

        Diğer Yazılar