Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yatırım yapılabilir kredi notunu kaybetmenin ardından ilk işlem gününde finansal piyasaların verdiği tepki, yurtdışı dışlandığında ölçülüydü. Beklenen ve olması gereken de buydu. Neden?

        - Çünkü Moody’s’in kredi notunu artırdığı 17 Mayıs 2013’ten beri ekonomi ve finansal piyasalar olarak zaten büyük dalgalanmalar ve ciddi kötüleşmeler yaşadık. Not artırım ile not indirim tarihleri arasında geçen 40 ayda Hazine faizleri iki katına çıktı, borsa nominal olarak yüzde 15 geriledi, Türk Lirası’nın dolar karşısındaki değeri yüzde 40 düştü. Bu kötüleşme notumuz arttığı için olmadı. Asıl büyük etki, ABD’nin faiz artırımına gideceği beklentisiyle küresel paranın gelişen ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kaymasıydı.

        - Bu trendin başlamasıyla 2014 yılında IIF verilerine göre net bazda gelişen ülkelerden 111 milyar dolar sermaye çıkışı yaşandı. Bu durum 1980 sonrasında ilk kez oldu. Sermaye çıkışı 2015’te 735 milyar dolara vardı. Gelişmekte olan ülkelere net bazda sermaye girerken, ilk kez net çıkışa döndü ve arka arkaya iki yıl sürdü. Bu yıl da aslında 348 milyar dolarlık bir çıkış olacağı tahmin ediliyordu. Ancak gerçekleşme bu yönde değil. Çünkü Amerika faiz artıramadı. Hatta gelecek yıllarda da pek artıramayacağı beklendiğinden gelişen ülkelere yeniden para girişi başladı.

        - Sermaye girişleri ve çıkışları, gelişen ekonomilerde ve piyasalarda oynaklıklar ve bozulmalar yarattı. Bunu, Rusya ve Brezilya gibi bazı ülkelerin not düşüşleri izledi. En son da Türkiye. Brezilya ve Rusya emtia ve enerji ihracatçıları. Emtia ve enerji fiyat düşüşleri ekonomilerini ciddi negatif etkiledi, Türkiye ise ithalatçı konumundan dolayı pozitif etkilendi. Diğer iki ülkenin not düşüşünde siyasi etki var mı yok mu, bilmiyorum. Ama Türkiye için kanaatim net biçimde evet. Bu işin Suriye ile bağlantılı olduğundan kuşkulanıyorum. Notun indirilmesiyle bize ya bir şey yaptırılmak isteniyor, ya da bir şeylerden alıkonulmak isteniyor.

        - Sonuçta düşen notun dış kaynak maliyetini artırıcı etkisi olacak. Bunun bedelini toplum olarak ödeyeceğiz. Ancak kredi notu ekonominin tümü değil, bir parçası. Etkisi de sınırlı olacak. Ekonominin kaderini tümden değiştiremeyecek.

        - Bizim gibi dış kaynak ihtiyacı yüksek ekonomilerin kaderi asıl küresel sermaye hareketlerine bağlı. Notumuz arttı da başımız göğe mi erdi? Ermedi çünkü sermaye hareketlerinin negatife dönmesi ve yurtiçi siyasi gelişmeler, yatırım yapılabilir nottan daha baskın çıktı.

        - Bundan sonrası da böyle olmaya aday. Ekonomide ve piyasalarda genel gidişi bundan önce yükselen not belirleyemediği gibi, bundan sonra da düşen not belirleyemeyecek. Önümüzdeki dönemin riskleri, küresel sermaye akımları, hükümetin atacağı adımlar daha önemli olacak ve not inse de Türkiye yoluna devam edecek.

        HAYATIN İÇİNDEN

        1994’TE NE OLMUŞTU?

        3.5 yıllık aradan sonra yatırım yapılabilir kredi notunu yeniden kaybettik. Birincisini kaybetmemizin ana nedeni faiz konusunda hükümetin piyasayla inatlaşmasıydı. Arka arkaya 7 hazine ihalesi, faizin düzeyini hükümet beğenmediği için iptal edildi. Moody’s 13 Ocak’ta notu düşürdüğünde İstanbul Borsası rekor kırıyordu. 14 Ocak Cuma günü işlemler devam etti. Seans içinde borsa yükselmesine rağmen günü yüzde 0.75 düşüşle kapadı. Aynı gün Standard and Poors da notu kırdı. Bunun üzerine “Borsanın jetonu geç mi düştü, yoksa..” başlıklı bir yazı yazdım. Fiyatlar rekorda, aracılar ve büyükler malda, gerçek durumun fiyatlanması için önce malların satılması lazımdı. Onun için cuma günü piyasa yatırım yapılabilir notun düşürülmesini görmezden geldi. Toplu mallar bir miktar el değiştirdi. Araya bir not düşüşü ve iki günlük hafta sonu tatili girdi. Pazartesiden itibaren piyasa düşen notu fiyatlamaya başladı. İki ay 10 gün içinde borsa endeksi yüzde 55 geriledi. Dolar kuru da 13.500’den 40.000’e vurdu. Hazine ise borçlanma ihalesi açamaz duruma geldi. Yeniden borçlanma mayıs sonunda yüzde 406’lık yıllık bileşik faizle başladı. Yüzde 85 yıllık bileşik faizi kabul etmeyenler 5 ay sonra bunun 5 katı faizi vermek zorunda kaldılar.

        Türkiye için acı olan 1994 başında kaybettiğimiz yatırım yapılabilir kredi notunu, 19 yıl sonra elde etmesi, ardından 3.5 yıl sonra yeniden kaybetmesi.

        SONUÇ: “Gayret sürer, amaç devam eder, umut hâlâ yaşar ve hayal hiçbir zaman bitmemeli.”

        Ted Kennedy

        Diğer Yazılar