Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Donald Trump’ın rüzgârıyla ABD faizleri ve dolar yüksekten uçuyor. Son bir yılın en yüksek düzeyine çıkan doların kendinden sonra gelen altı büyük para birimine karşı değerini ölçen Dolar Endeksi 100.040’ı gördü. Doların geçen yıl bu zamanlarda yükselmesi ve aralık başında son yılların en yüksek düzeyine çıkmasının nedeni ABD Merkez Bankası FED’in 10 yıl aradan sonra ilk faiz artırımına gidecek olmasıydı.

        *Şimdi doları havalandıran da aynı faktör. Çünkü Trump vergileri indirmeyi ve trilyonlarca dolara varacak altyapı yatırımlarını başlatmayı vaatetti. Harcamalar borçlanmayı tetikleyeceğinden küresel piyasalarda dolaşan dolar likiditesini ABD’ye doğru çekecek. Borç ve enflasyon da artacağından Hazine tahvil faizleri yükseliyor. ABD 10 yıllık tahvilleri son bir haftada yüzde 1.8280’den 2.3020’ye kadar çıktı ve yüzde 26 arttı. Dolar Endeksi’ndeki artış da yüzde 2.31’i buldu.

        *Dolar karşısında gerileyen sadece büyük paralar, gelişmiş ülke kurları değil. Aynı zamanda ve daha büyük oranlı gelişmekte olan ülkelerin kurları da geriliyor. 10 gelişen ülke parasını temsil eden endekse göre son bir haftalık gerileme yüzde 4.51’e vardı. Gelişmiş ülkelere göre gelişenlerde kayıp iki katı düzeyinde, çünkü dolar likiditesi asıl bu gruptan çıkacak.

        *Türkiye ise hem not düşüşü hem de jeopolitik riskler ile güvenlik risklerinden dolayı diğer gelişmekte olan ülkelerde negatif ayrışıyordu. ABD seçimleri ile negatif gidiş devam ediyor ama diğer ülkelerden ayrışma son buldu. Negatif ayrışmada Türkiye’nin önüne geçen 4-5 ülke ortaya çıktı. Bunca riskin bir araya geldiği dönemde böylesi bir fiyatlama kötünün iyisi sayılabilir.

        *ABD’de faizin yükselmesi tüm dünyada bazın yükselmesi anlamını taşıyor. Türkiye’de hazine faizleri hem 2 yıllıkta hem de 10 yıllıkta yeniden çift haneli rakamlara yükseldi.

        *Türkiye’deki risk artışını yansıtan bir diğer gösterge de CDS oranları. Türkiye 5 yıllık CDS’i son bir haftada yüzde 10 artışla 297.6 düzeyine çıktı.

        *ABD seçimleri sonrası ortaya çıkan siyasi tablo ve seçim vaatleri finansal piyasalarda yeniden fiyatlama eğilimini başlattı. Yeniden fiyatlama denildiğinde de küçük değişimler değil, yüksek oranlı değişimler gündeme gelir. Dolayısıyla bu eğilimin nereye kadar gidebileceğini, ne kadar sürebileceğini gelişmeler, FED başta olmak üzere merkez bankaları, politika yapıcılar ile piyasaların kendisi belirleyecek. Belki daha çok da yeni ABD başkanının icraatları, yeni politikaları ve yaklaşımları ile önümüzdeki dönemde seçime gidecek başka ülkelerin İngiltere ve ABD’nin açtığı yoldan gidip gitmeyecekleri etkili olacak.

        *Dışarıdan gelen böyle bir şoka ise ekonomi hazır gibi. Çünkü insanımızın tecrübeyle, deneyerek bulduğu bir Türkiye pozisyonu alması tam da bugünler içindir. Türkiye pozisyonunun içinde eşit ağırlıkta altın ve döviz var. Tutarı yaklaşık 150’şer milyar dolar. TL mevduat da yaklaşık 250 milyar dolar kadar.

        *Yani mevduatın üçte biri döviz, üçte ikisi TL cinsinden oluşan bir pozisyon. Zaten dört adet klasik yatırım aracımız var: Gayrimenkul, TL mevduat, altın ve döviz. Halkın şoklara karşı koyacak ideal bir pozisyonu var. Kamu kesiminin de döviz açık pozisyonu yok ve dış borçluluğu düşük. Geriye reel şirketler kalıyor ki, ilk kez bu kadar yüksek borçlular. Bu borç içinde de döviz veya dövize endeksli kısım yerli parayla yarışıyor.

        SONUÇ: “Açılmadık kanatların büyüklüğü bilinmez.” Andre Gide

        Diğer Yazılar