Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türk Lirası hem küresel hem de yurtiçi risklerde artıştan dolayı en çok değer kaybeden paralar arasında yer alıyor. ABD başkanlığına Trump’ın seçilmesiyle dolar hızla değer kazandı. Dolar karşısında gelişen ve gelişmekte olan tüm paralar değer kaybetti. 7-18 Kasım arasında dolar TL’ye karşı yüzde 6.5 arttı. Bu artışla TL, Meksika, Güney Afrika ve Polonya paralarının ardından en çok değer yitiren 4. para birimi oldu.

        *Para birimi değer kaybetmesine, faizlerin artmasına karşılık Borsa İstanbul’un kaybı yok gibi. Trump öncesinde Endeks 75 bin düzeyindeydi, son olarak yine aynı seviyede. Hatta gelişmekte olan piyasalar yüzde 5.6 değer yitirmişken, BİST’in MSCI endeksiyle kaybı ki, işin içine kur da giriyor, yüzde 6.2 ile hemen hemen aynı. Döviz piyasasındaki kötüleşmeye, faizde yükselişe, ekonominin gidişine, küresel sermaye hareketlerinin tersine dönmesine karşı BİST oldukça dirençli.

        *Borsanın hem diğer finansal araçlara hem de gelişen piyasalara göre daha dirençli olmasının temel nedeni ise otomatik BES’e geçilmesi. İşe yeni girenlerle 45 yaşın altında tüm çalışanlar yeni yıldan itibaren otomatik olarak bireysel emeklilik sistemine dahil edilecek. Sonrasında ayrılma hakkı var. Ancak bir kere katıldıktan ve bu yılki BES fonlarının performansının iyi olduğunu gördükten ayrılmaların sınırlı kalacağı hesap ediliyor. Bu yılın 10 aylık döneminde BES fonlarının ortalama getirisi yüzde 9.8. Altın ve dolardan sonra üçüncü en iyi getiri sağlayan finansal araç.

        *Halen BES’ten ayrılma oranı yüzde 30 gibi, yüzde 70 kalıcı oluyor. Bu oranın da yeni katılımcılarda korunacağı tahmin ediliyor. Otomatik katılımla BES’e yeni 6.4 milyon kişi daha katılacak. Mevcut katılımcı sayısı zaten 6.5 milyon. Toplam fon tutarı 59 milyar lira, yatırıma yönlendirilen tutar da 42.4 milyar. Bu fonların yüzde 15’i hisse senedinden oluşuyor. İşte yeni katılımcılarla nihayetinde belli bir süre sonra böyle bir tutara ulaşılacağı hesap ediliyor.

        *Tabii ki, yeni 6.5 milyon katılımcının fon tutarının 42 milyara ulaşması yılları alacak. Ama ilk yıldan da milyar lirayı aşan tutarda hisse senetlerine yeni yatırımcı getirebilir. Bütün olumsuzluklara karşılık borsanın dirençli olmasının en önemli nedeni bu.

        Riskler dış şokla birleşiyor

        Grafik Mayıs 2013 sonrasında Türkiye risk primini gösteriyor. O tarihte bu risk primi en düşük düzeyindeydi ve Türkiye 18 yıl aradan sonra yatırım yapılabilir kredi notunu yeniden aldı. Ama aynı zamanda küresel bazda sermaye akımları da tersine dönmeye başlamıştı. Üzerine 17-25 Aralık, seçimler, güvenlik ve jeopolitik riskler bindi. Yatırım yapılabilir notun bir ayağını da kaybettik. Türkiye riski yüzde 176 arttı. Bu artışta dış faktörler daha büyük rol oynuyor. Hatta en kötüsü de dış şokların içerideki risklerle birleşmesi durumunda yaşanıyor. Riskin tepe noktası yaptığı her aşama böyle.

        Diğer Yazılar