Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bankalar 2001 krizinde en çok döviz açık pozisyonundan zorlandı. Getirilen yeni düzenle dövizde açık pozisyon bitirildi. Bu sorunu da bir daha yaşamadılar. Devletin de dövizde açığı yok pozisyon fazlalığı var. Borca karşı rezervler söz konusu.

        - Hanehalkının da dövizde açığı yok, fazlalığı var. 150 milyar dolarlık döviz tevdiat hesabına karşılık döviz borcu bulunmuyor. Çünkü 2009 krizinde bireylerin bankalardan dövizle borçlanması yasaklandı. Kâhtalı Mıçı nasıl ki Japon Yeni üzerinden konut kredisi aldı ve battıysa, yeni mağdurlar oluşmasın diye, hükümet yabancı parayla tüketici kredilerini yasakladı. Bugün kur artsa da bireylerden mağdur eylemlerinin görülmemesi bu yüzden.

        - Ancak bireylere yasaklama getirilirken şirketlere yerli bankalardan daha kolay döviz kredisi almanın yolu açıldı. Ne de olsa şirketler Ticaret Kanunu’nda yazdığı haliyle basiretli tüccar gibi davranabilirdi. Şirketler de küresel sermaye hareketlerinin güçlenmesi ve TL’nin değer kazanması sürecinde dövizle borçlandıkça borçlandı.

        - Bundan çoğu yılda iyi kâr elde ettiler. Hatta kurun gerilediği yıllarda 500 Büyük Sanayi şirketinin kârları patladı. Kurların hızlandığı yıllarda ise sanayi şirketleri zarar açıkladı. Bir yerde faaliyet dışı kârlar, faaliyet kârlarını bir hayli geçti. Reel şirketler üretimden veya ticaretten değil, paradan para kazandı, ya da kaybetti.

        - İşte bütün bu süreçte yapılan borçlar, elde edilen döviz cinsi varlıklar birikti, büyüdükçe büyüdü. Yukarıda bunun bir tablosu yer alıyor. İthalat borçlarında da, yurt dışından sağlanan kredilerde de makul büyüme var. Ama çok hızlı artış yurtiçinden sağlanan döviz kredilerinde meydana geldi. Şirketlerin yurtiçi döviz borcu 2009’da 50.3 milyar dolardan Eylül 2016’da 183.4 milyar dolara çıktı. 6 yıllık artış yüzde 264 ile çok yüksek bir orana ulaştı.

        - Aynı dönemde şirketlerin yurtdışı borçları yüzde 18.6 arttı ve 81.5 milyar dolardan 96.7 milyar dolara yükseldi. Şirketlerin 311.4 milyar dolara ulaşan döviz borçlarının yüzde 59 gibi yarıdan çoğu yurtiçinden sağlandı. Bu oran 2009’da yüzde 34 idi. Hatta 2009 sonrasında toplam borç artışının yüzde 81’i yurtiçinden sağlandı.

        - Zaten 2009’da şirketlere yurtiçinde dövizle kredi sınırları genişletilirken hedef buydu. Şirketler döviz üzerinden kredi istiyor, yerli bankalar da veremiyordu. Şirketler de gidip yurtdışından borçlanıyordu.

        Getirilen yeni düzenleme bu amaca hizmet etti ama şirketleri dövizde aşırı borçlu duruma da getirdi. Şimdi kur arttığında borçlu şirketler hop oturup hop kalkıyor.

        - Sadece onlar da değil, krediyi verenler de sıkıntılı, ekonomi yönetimi de. Çünkü kur artışı bir yerde durdurulamazsa aşırı döviz borçlusu şirket bilançoları bundan negatif etkilenir, zararlar büyür. Bilanço bozulması bankalara sirayet eder ve oradan da tüm ekonomiyi vurur.

        - İşte dün Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek “Özel sektörün kur riskinin ve açık pozisyonlarının daha iyi yönetilmesi için çalışma başlattıklarını” açıklarken, “Belki önümüzdeki dönemde tüketicilerde olduğu gibi, makro ihtiyati çerçeveyi burada da oluşturmak gerekecek” dedi.

        - Çok yerinde, hatta geç kalmış bir karar. Çünkü dövizde borçlanma serbestisi getirilirken şirketlerin basiretli tüccar gibi davranacağı varsayılmıştı. Aradan geçen zamanda böyle davranmadıkları ortaya çıktı. Tıpkı bankalar ve tüketiciler gibi şirketlerin de dövizde açık gitmesi kontrol altına alınırsa hem ekonomide hem kur yönetiminde çok önemli bir kavşak aşılacak. Kurda dalga boyları azaldığı gibi, oynaklığı halinde ekonomide yarattığı stres ve baskı da ortadan kalkabilecek.

        Diğer Yazılar