Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son dönemin kampanyası dövizden TL’ye geçiş, dövize endeksli kiralardan yerli paraya dönüş. Çünkü son dönemde kur hızlı yükseldi ve dövizle yükümlülüğü olanlar zorlanmaya başladı. Türkiye’de yaşayıp, yatırım yapıp, yerli para ile kazanıp sonra da dövizle sözleşme yapmanın, yükümlülük altına girmenin, bütün gelir ve harcamaları TL ile olsa da dövizle tasarruf etmenin bir nedeni var. O neden geçmişte uzun yıllar yüksek ve oynak enflasyondur. Bunun doğal sonucu olarak paranın tasarrufu koruma aracı olmaktan çıkması, hızlı değer kayıplarına uğraması, satın alma gücünü koruyamamasıdır. Dolara yönelmenin ana nedeni budur.

        - Enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesinin ardından 10 yıldan fazla zaman geçti. Türkiye dünya enflasyon liginde ilk 10 ülkesi arasına girerken, artık daha geri sıralara düştü. Mesela geçen yılki sıramız 25’inciliktir.

        - Ancak tek haneye indiğimiz 2004 yılından bu yana patinaj yaptığımız da ortada. Enflasyonu yüzde 4’ün altına da indirdik yüzde 12’ye de fırlattık. Genelde yüksek tek haneli rakamlarda kaldığımız söylenebilir. Dünyada ilk 20 büyük arasına girmiş bir ekonomi için 25’inci veya 30’uncu olmak yeterli değil.

        - Yılı yüzde 7.5 enflasyonla tamamlayacağız. Bizim gelişmiş ülkelerin ortalaması yüzde 4’ün altında, gelişmiş ülkelerde ise oran yüzde 1 civarında. Yani nereden bakılsa dünya ortalamasının iki katı fiyat artışı söz konusu. Bunca yıldır yüksek enflasyonun getirdiği tüm olumsuzlukları, istikrarsızlıkları, gelir dağılımı bozukluklarını ve ülke düzeyinde rekabet gücünü düşürmesini yaşıyoruz. Bütün yan etkilerinin bedelini ödüyoruz.

        - Yüksek faizin de, yükselen dövizin de, uzamayan vadelerin de ana nedeni enflasyondur. Ama yeterli mücadele veya iyi bir kampanya da burada henüz düzenlenmiş değildir. Çünkü enflasyonda şimdilik acil bir sorun yoktur. Acil olan kurun artışıdır ve faiz oranlarının yükselme eğilimi göstermesidir. Ama ikisinin temelinde enflasyon ve küresel hareketler yatıyor. Küresel hareketlerin gerisinde de yine ilgili ülkelerdeki enflasyon ve enflasyonist beklentiler yatıyor.

        - Biz enflasyonu yüzde 5’in altına düşürebilsek ve burada uzunca yıllar kalsa, paramızın değeri buna göre oluşur. Dolarizasyon, dövizle kira toplama, dövizle sözleşme yapma, devletin bile ihalelerini dövizle yapması gibi bir durum ortaya çıkmaz.

        GIDA KOMİTESİ YUMURTA İÇİN GÖREVE

        Enflasyona ilgimizin düşük olduğunu son yumurta fiyatlarının yükselmesinden de görüyoruz. Bir ay gibi kısa bir zamanda neredeyse yüzde 100’e varan fiyat artışları oldu. Türkiye yumurta ve tavuk eti üretiminde güçlü ülkelerden biri. Kanatlı eti pek ihraç edemiyoruz ama yurtiçinde çok tükettiğimiz kesin. Yumurta da ihracat da var. Yumurta üretiminde sorun yok, tekelleşme yok. Fiyatları bir kat artıran ise ihracattaki artış. İhracat rakamları açıklandığında göreceğiz, yüzde 100 fiyat artışını haklı kılacak bir dış satım mı var, yoksa bunun ötesine geçen bir spekülatif kazanç atağı mı?

        Yumurta ihracatının nedeni de Ukrayna’daki kuş gribi sonucu Avrupalı ithalatçıların Türkiye’ye yönelmesi. Kuş gribi geçtiğinde muhtemelen bu ihracat olmayacak. O zaman da fiyatlar çökecek. Ama bizim bir Gıda Komitesi vardı. Tam da bu durumlarda ithalat ve ihracat konularında erken uyarı sistemi gibi çalışmak ve dış ticarette ayarlamaya gitmeyi ilgili bakanlıklara ve hükümete önererek fiyat artışlarının önüne geçmek, bu komitenin göreviydi. Ne yazık ki son yumurta olayında da bunu göremedik.

        THERESA MAY'A GİYSİ TÜRKİYE'DEN

        İngiltere Başbakanı Theresa May’in giydiği ve pahalılığı nedeniyle tartışma konusu olan deri pantolonu İstanbulGüngören imalatıymış. İmalat diyorum, Türk markası değil. Muhtemelen üzerinde Avrupalı bir marka vardır. Bu da bizim en güçlü olduğumuz ekonomik sektörlerden tekstil ve konfeksiyonda fasoncu konumda olduğumuzu gösterir. Avrupa’nın hemen hemen bütün tanınmış giyim markalarının üretim yeri Türkiye’dir. İstanbul’dur, Bursa’dır, Kastamonu’dur, Denizli’dir, Kahramanmaraş’tır. Ancak henüz Türkiye’den bir giyim markası çıkamamıştır.

        - Bunun eğitimsel, toplumsal, kültürel ve ekonomik bir düzine nedeni var. Bu nedenlerin aşılmasını veya değişmesini beklersek markanın çıkmasını da göremeyeceğiz. Burada süreci kısaltmak için sektörel bazda odaklanmak, marka ve moda merkezi olma vizyonunun hükümet ve bürokrasi tarafından benimsenmesini sağlamak, kamu ve özel sektörün işbirliğiyle çalışması gerekiyor.

        - Yoksa biz işin hamallığını yapmaya, başkaları da kaymağını yemeye devam eder.

        SONUÇ: “Zaman, para israfıdır.” Oscar Wilde

        Diğer Yazılar