Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kur her gün yeni rekorlar kırıyor. Dün de hem euro hem dolar yükseldi ve euro 4 liranın üzerine çıktı. Yarım euro yarım dolardan oluşan sepet kur da 4’e yükseldi. Sepet kurla devam edersek yılbaşından bu yana artışı yüzde 10.5, 8 Kasım’dan sonra yüzde 20.5 ve 23 Eylül’den beri yüzde 27.3 arttı. Normalde kurun sert yükselişi anayasa değişikliğinin Meclis’te görüşülmeye başlanmasıyla denk düşüyor. Yeni bir siyasi belirsizlik yaratması açısından ilk tepkilerin verilmesi normal de, bunun günlerce devam etmesini başka nedenlerde de aramak gerekebilir.

        - Artık piyasaların Merkez Bankası’nı test ettiği ve spekülatif bir atağın yaşandığı aşamadayız. Burada yabancıların işlemlerinin daha zayıf olduğunu düşündüren de, alternatif piyasalardaki hareketler. Yabancı borsada satacak, tahvilde satacak ki, dolara dönsün ve çıksın. Borsada yabancı satışlarını baskın görmüyoruz. Tahvil piyasasında aşağı yukarı öyle.

        - Spekülatif atağa ortam hazırlayan nedenlerden biri, Merkez Bankası’nın faizi artıramayacağı inancı. Siyasilerin faiz konusundaki açıklamaları ve Merkez Bankası politikaları konusunda konuşmaları bunun gerekçesini oluşturuyor. Piyasa da Merkez Bankası’nın faiz artırıp artıramayacağını, nerede artıracağını, ne kadar artıracağını test etmek ve görmek istiyor. Aksi taktirde rinkte tek kolu bağlı mücadele eden dövüşcü gibi değerlendirilecek. Öyle mi değil mi, test edilmek istenen bu. Bu testin farkına da, önceki gün Merkez Bankası’nın aldığı önlemler ve yaptığı sözel müdahalenin kur üzerindeki etkisinin çok kısa sürmesiyle vardık.

        - Spekülatif atağın bir başka temeli de Merkez Bankası’nın kura döviz satışı yoluyla müdahale edemeyeceği görüşü. Merkez Bankası brüt rezervi 90 milyar dolara indi. Net rezervi de bunun üçte birine yakın. Bir görüş diyor ki, Merkez Bankası ancak net rezervini satabilir.Dolayısıyla döviz satışı yoluyla kura müdahalesi çok sınırlı ve faiz silahını da kullanamıyor. Yani rinkteki boksörün iki eli de bağlı.

        - Rezervlerin azalması ve dış borç ödemelerinin arttığı bir yıla girilmesi böyle bir spekülasyonun da kaynağı. Gerçekte de özel sektör dış borç ödemeleri bu yıl 151 milyar doları buluyor. Dün Rahim Ak da yazdı, bunun 102 milyar doları bir yılın altında vadeye sahip. Kısa vadeli olan bu borçlar yeniden ve rahatlıkla çevriliyor. Vade kısa ve borcun geri dönüşünden kuşku yok. Ancak 49 milyar dolarlık kısım uzun vadeli borçların 2017’deki itfasından kaynaklanıyor. Bu bakımından 2017’de bir yığılma oluşmuş. Uzun vadeli borçların çoğu 10 yıl vadeli alındığından 2007 akla geliyor. Herkesin borçlandığı yıl. İşte o dönemde alınan borçların büyük ölçüde itfası bu yıla denk düşüyor. Uzun vadeli borcu yeniden uzun vadeli bir başka borçla takas etme imkanı ise pek yok. İşte bu durumda şirketler bu yıl net borç ödeyicisi duruma düşebileceğinden dövize taleplerini yükseltiyor.

        - Merkez Bankası kullanmak zorunda kalırsa brüt rezervinin önemli bölümünü kullanır. Ama o durumda ülke geçmişte gördüğümüz gibi “70 sente muhtaç” duruma düşer. Ülkenin notu düşer. Bu nedenlerden dolayı rezervlerin çok kolaylıkla harcanmayacağını düşünenlerdenim. Bir müdahale gerekirse başka yollar kullanılacak ve mecburlarsa buna döviz satışına da ekleyeceklerdir, diye tahmin ederim.

        - Kaldı ki Merkez Bankası faiz artıramaz değildir. Kritik aşamaya gelindiğinde 2014 başında yüklü bir artırım yaptığını gördük. Kasım ayında da bir başlangıç yapıldı ama arkasından gelen açıklamalar bunun etkisini sildi. Ancak bu kez faiz artırımından önce yapılacaklar da var. Sadece kur için değil, ekonomide işlerin toparlanması için de bütüncül, toptancı yeni bir yaklaşım gerekiyor.

        CARİ AÇIĞA BU YIL 20 MİLYAR DOLARLIK YÜK

        Dün açıklanan ödemeler dengesi verisi kura müdahalede döviz satışının niye öncelikle akla gelmeyeceğine iyi bir örnek. Çünkü cari açık yükseliyor. 11 aylık açık bu yıl 1.4 milyar dolar ve yüzde 5 arttı. Yıllık cari açık da Mayıs 2016’da 27.689 milyon dolara kadar inmişken Kasım 2016’da 33.651 milyon dolara yükseldi. Buradaki artış da 6 ayda 6 milyar dolar ve yüzde 21 düzeyinde. Emtia fiyatları artık düşmüyor. Enerji fiyatları ise yükseliyor. Bu gidişle açık daha büyüyecek.

        Bu arada ülkeye kalıcı döviz getiren sektörler olarak doğrudan yabancı sermaye girişi giderek azalıyor ve turizm geliri de düşüyor. Bu iki kalemden oluşan kayıp Ocak-Kasım döneminde 14 milyar doları buldu. Enerji ithalatı faturasının büyümesi de fiyat artışlarından dolayı asgari 5 milyar dolara varsa, cari açığı bu yıl 20 milyar dolar büyütücü etki yapar

        Diğer Yazılar