Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’de TL faizleri artık daha yüksek. Kur artışını durdurmak isteyen Merkez Bankası, bankaları fonladığı faizi yılbaşına göre 3.65 puan artırarak yüzde 11.96’ya yükseltti. Banka bu oran üzerinden bankaları 80-90 milyar lira kadar fonluyor.

        - Bankaların topladıkları mevduata verdikleri faizler de hızlı yükseldi. Türkiye’de en yaygın olarak kullanılan ve toplam mevduatın yarıdan fazlasının yattığı 3 aylık mevduatta faiz nisan sonu itibarıyla yüzde 12’nin üzerine çıktı. 5 ayrı vadedeki mevduat faizinin ortalaması yüzde 13.4 oldu. Faiz oranları son bir yılın en yükseğine çıkarak yine geçen yılın nisan başındaki düzeyini yakaladı.

        - Aynı şekilde enflasyon oranları da son 9 yılın ikinci en yüksek noktasında ve çift haneli. Bir yerde faizleri yukarı yönde baskılayan unsur enflasyonun artışı.

        - Ancak enflasyon tek unsur değil. Çünkü TL’ye de talep var. Kredi Garanti Fonu’nun garantör etkisi ve kredi faizlerinin diğer faizlere göreli olarak düşük kalmasının etkisiyle kredilerde patlama yaşanıyor. Merkez Bankası’nın verilerine göre nisan sonu itibarıyla 4 aylık dönemde kredi stokunda 123 milyar lira artış meydana geldi. Bankaların finansdışı kesimlere kullandırdığı krediler toplamı yıl sonunda 1.687 milyar liradan 4 ayda 1.810 milyar liraya yükseldi ve yüzde 7.3 arttı. n Halbuki aynı dönemde bankalardaki toplam mevduat artışı, döviz, TL yerli, yabancı dahil 1.473 milyar liradan 1.567 milyara çıktı. Artış 94 milyar ve yüzde 6.4 düzeyinde. Krediler 20 milyar lira daha fazla arttı. Kaldı ki aynı dönemde bankaların menkul kıymet stokları da 8 milyar lira kadar büyüdü. Sonuçta mevduat faizleri kredi faizlerinden daha hızlı artmaya başladı.

        - Bitişikteki tablodan görülebileceği gibi, kredi kartsız ve KMH’siz ağırlıklı ortalama TL ticari kredi faizi yüzde 13.5’ten 14.9’a yükseldi. Ancak mevduat faizlerindeki artışlar daha yüksek. Artış oranları yüzde 13-26’ya kadar gidiyor.

        - Artışta TL kredi faizlerinin mevduat faizlerinin altında kalmasının bir nedeni hükümet tarafından gelen baskı olabilir. Ama yanı zamanda bankalar kredi vermede iştahlı. TL kredi verebilmek için yine TL üzerinden para toplamaları lazım. Zorluk burada. Yerleşikler yılın ilk dört ayında genelde TL’den kaçtıkları ve TL ile tasarruf etmedikleri için, TL mevduatlar artmıyor. Hatta yılbaşına göre 2 milyar lira eksildi bile.

        - Halbuki yurtiçi yerleşikler döviz üzerinden tasarruflarını artırdı. Geçen yıl sonunda 147.6 milyar dolar olan yerlilerin döviz hesabı nisan sonunda 160.6 milyar dolara çıktı. 13 milyar dolarlık artış aynı zamanda yüzde 8.8 artış demek.

        - Rakamlar bize tasarruf sahiplerinin bu yıl dövizle tasarruf etmeyi daha çok tercih ettiğini gösteriyor. Kredi mevduat oranındaki tıkanıklık da buradan kaynaklanıyor zaten.

        3 milyar dolarlık net sermaye girişi

        Küresel risk alma iştahı yüksek. Gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları da geçtiğimiz dönemde güçlü seyretti. Türkiye de bu sermaye akımlarından yararlandı ama geçmişteki gibi çok güçlü şekilde değil.

        - Bunu da sıcak para diye tanımlanan yabancı portföy yatırımlarının stokundan çıkartıyoruz. Küresel çapta sermaye akımlarının en iyi dönemlerinden birini yaşamamıza karşılık, Türkiye’deki sıcak para stoku 100 milyar doları bile bulmadı.

        - Halbuki sıcak para stoku bitişikte görülebileceği gibi, 2013 yılında 158.4 milyar dolara kadar yükselmişti. Geçen yılın kasım ve aralık aylarındaki sermaye çıkışları ile 80.7 milyar dolara kadar da indi. 80 milyar dolarlık stok rakamı 2009 sonrasının en düşük düzeyini ifade ediyor. Buradan başlayan ılımlı artışla nisan sonunda sıcak para stoku 96.2 milyar dolara yükseldi.

        - Yılbaşına göre yabancıların mevduatı 5 milyar dolar, devlet iç borçlanma senetleri 2 milyar dolar ve hisse senetleri de 8.5 milyar dolar arttı. Özellikle hisse senetlerindeki artışın büyük kısmı değer artışından kaynaklanıyor.

        - Sermaye akımlarına göre yabancıların yılın 4 aylık dönemindeki net sermaye giriş tutarı 3 milyar doları buldu. Merkez Bankası haftalık verilerinden yola çıkılarak yapılan hesaplama ocak ayında 233 milyon dolarlık net çıkışın ardından şubat ayında 847, martta 623 ve nisanda 1.705 milyon dolarlık net sermaye girişi olduğunu gösteriyor.

        TL faizi artıyor, döviz faizi iniyor

        Çünkü TL kaynaklar bitti. Mevduat faiz oranlarının daha hızlı artmasının bir nedeni de bundan. Verilen kredilerin toplanan mevduatlara oranı yüzde 125 ile rekor düzeyine çıktı. TL kredilerde ise oran yüzde 140’ın üzerinde seyrediyor. Daha nereye kadar yükselecek ki.

        - Yine rakamlara bakarsak bankalar kredi müşterilerini TL’ye değil daha çok döviz kredisine çekmek istiyorlar. Hem Euro hem de dolar bazındaki kredilerin faizlerini düşürmelerinin nedeni bu. Çünkü ellerinde toplanan döviz cinsi kaynakları kullandırmak istiyorlar. Ya da döviz mevduatını daha kolay topluyorlar.

        - Ama kredi kullananlar da en azından bu dönemde dövizden uzak durmayı tercih ediyor. Çünkü bir kere elleri yandı. Yılbaşı civarında yükselen kurların döviz borçlusu özel sektörde yarattığı travma büyük. Arkaya arkaya 3 yıldır TL değer kaybediyor ve üzerine 2017’de yüzde 20’ye varan keskin düşüş geldi. Özel sektörün ise dövizdeki açık pozisyonu 200 milyar doların üzerindeydi.

        - Bu nedenledir ki sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yemesinde olduğu gibi, özel sektör kuruluşları geçmişte çok kullandıkları ve işlerine çok yarayan döviz kredisini artık kullanmak istemiyor. Geçen yıl sonunda yüzde 3.75 olan Euro ticari kredi faizi nisan sonunda yüzde 3.51’e, yüzde 5 olan dolar ticari kredi faizi yüzde 4.46’ya indi. Bilindiği gibi tüketiciler 2009’dan itibaren döviz kredisi kullanamıyor.

        - Enflasyonun yükseldiği, mevduat faizlerinin yükseldiği, kredi faizlerinin ılımlı bir şekilde artmakta olduğu bir dönemde, Türk özel sektörü eski bir alışkanlığını bir tarafa bıraktığından dolayı, döviz kredisi faizleri geriliyor.

        Diğer Yazılar