Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Açıklanan ilk çeyrek rakamları ile yüzde 5 büyüdük. Piyasaların tahmini yüzde 3.5 idi. Beklenenden yüksek çıkan büyümede net ihracatın katkısının pozitif olması, tarımın daralmadan büyümeye dönmesi, iç tüketimin canlı olması ve kamu tüketiminin yüksek olması etkiliydi.

        - İlk çeyreğin beklenenden yüksek gelmesiyle yıllık büyüme verileri de yukarı yönde revize edildi. Biz de geçen hafta ve önceki hafta yazdığımız yazılarla büyüme işinin tamam olduğunu ve yüzde 5’e yakın büyüme beklentimizi belirtmiştik. İlk çeyrek yüzde 5 geldiğine ve ikinci çeyreğin birinci çeyrekten daha güçlü olduğu ortadayken şimdi büyüme tahminlerini artırmanın zamanı.

        - Bunun için öncelikle baz etkisine bakalım. Geçen yılın ikinci çeyreğindeki yüzde 5.3’lük rakamı aşmak bu yılki büyümenin zor kısmıydı. Ancak ikinci çeyrekteki teşvikli ve canlı ekonomi ile bu yılki rakamın daha yüksek çıkması mümkün. Bunda tarım sektörünün yıla iyi başlaması yanında inşaat mevsimine girilmesiyle bu sektörün büyümeye daha yüksek katkı vereceğinin beklenmesi de etkili olabilir.

        - İhracat da pozitif olmaya devam edebilir, çünkü mayıs ayında da artışını sürdürdü. Dolayısıyla yılın ilk yarısı için yüzde 6’ya doğru giden bir büyüme söz konusu olabilir.

        - İkinci yarıya ise baz etkisi avantajı ile başlayacağız. Çünkü geçen yılın üçüncü çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 1.3 daralmıştı. Yüzde 6 civarında bir hızla gelen ekonominin yüzde 1.3’lük daralmanın üzerine katacağı büyüme oranı, ilk iki çeyrekten de yüksek gelebilir. Üçüncü çeyreğin daha yükselmesi ile yüzde 6 civarındaki büyümenin ortalaması da yukarıya doğru kayar. Son çeyrekte ise durumu kurtarsak ve geçen yılki yüzde 3.5 civarında bir büyümeyi tuttursak yeter. O durumda yılı yüzde 6 ve üzerinde bir büyümeyle kapatmayı garanti ederiz.

        - Yılın son çeyreğindeki zorluklardan biri ise ertelenen sosyal güvenlik ödemelerinin yapılacağı dönem olmasından da kaynaklanıyor. KDV ve ÖTV indirimleri de sonlanacak. Normale dönmeye başlamanın, doyurulmuş talebin şirketler kesimine getireceği bir yük olacak.

        - Yüksek büyüme ekonomideki pek çok sorunu hafifletir. Başta işsizlik olmak üzere. Ama çok ciddi yan etkileri de var. Özellikle yapısal sorunlarını çözememiş Türkiye ekonomisi için. Enflasyon bunlardan biri. Tarımın yüzde 3.2 büyüdüğü yılın ilk çeyreğinde meyve ve sebze fiyatlarının yüzde 40 arttığını gördük. Kırmızı ette ise arz sorununu çözmek, eğer niyetlenilirse ancak uzun vadede mümkün. Hanehalkı tüketimi yüzde 5’in üzerinde büyümeye devam ederse perakendeciler, toptancılar ve üreticiler daha rahat zam yaparlar.

        - Yüksek büyümenin yaratacağı ikinci yan etki de, cari açığın yeniden tırmanması olur ki, mayıs ayı ithalatının ihracatın üzerinde artması buna işaret ediyor. Ekonomide bedeli olmayan bir kazanç maalesef yok.

        UMUT 1 TRİLYON DOLARDA

        Büyümenin iki büyük yan etkisinden biri cari açığa olacak. Nitekim oluyor bile. Yılın 5 aylık döneminde ihracat yüzde 8.8 artarken, ithalat yüzde 11.1 büyüdü. Dış ticaret açığı da yüzde 17.2 arttı.

        - Dün açıklanan nisan ayı ödemeler dengesi verilerine göre de 4 aydaki cari açık yüzde 10 büyüdü. Son bir yıllık toplam cari açık Nisan 2016’da 28.7 milyar dolardan Nisan 2017’de 33.2 milyar dolara çıktı ve yüzde 16 arttı.

        - Bu cari açık büyümesinde enerji fiyatlarındaki artış ile dış ticaret açığındaki büyüme yanında, yıllık bazda seyahat gelirlerinin 5.5 milyar dolar, doğrudan yatırımların 4 milyar dolar kadar azalmasının da etkisi var. Ancak bu iki kalemde hemen bir düzelme ve tersine dönüş de beklenmiyor. Dolayısıyla ithalat ve dış ticaret açığı arttığı ölçüde cari açık da büyüyecek.

        - Şansımız ise artacak açığın finansmanı için küresel atmosferin bu dönemde uygun olmasında. Risk alma iştahı yüksek ve gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları 2013 sonrasının en güçlü düzeyinde. Bu yılın 4 aylık döneminde gelişmekte olan ülkelere giren sermaye tutarı 290 milyar doları buldu. Dünya’dan Evrim Küçük’ün haberinde yer alan Uluslararası Finans Enstitüsü IIF verilerine göre yıl sonuna kadar bu rakamın 970 milyar dolara çıkması bekleniyor.

        - 970 milyar dolarlık tutar 2016’ya göre yüzde 35 artışı ifade ediyor. 2018’de ise sermaye girişlerinin net bazda 1 trilyon doları aşacağı tahmin ediliyor.

        Elbette küresel piyasalarda yeni bir fırtına çıkmazsa.

        SONUÇ: “Her sonuç bin neden haline gelir.”

        Buddha

        Diğer Yazılar