Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son verilere göre enflasyon yüzde 10.90 düzeyinde ve 5 aydır da çift haneli. İşsizlik de yüzde 10.5 ile son 11 aydır çift haneli rakamlarda gerçekleşiyor. İşsizlik vatandaşın cebine giren parayı, enflasyon da cebinden çıkan parayı belirliyor. Seçmenin memnuniyeti açısından bu iki veri kritik öneme sahip. 2019 seçimleri de hükümet açısından çok önemli. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “yorulanın görevden çekilmesini” istediği toplantıda “2019 seçimleri kırılma noktasıdır. Şimdiye kadarki en önemli seçimdir” dediği aktarıldı. Böylesine kritik bir seçimin arifesinde hükümet büyümeyi en yükseğe çıkararak işsizliği düşürmek istiyor. Doğrudan seçmenin memnuniyetini hedefliyor. Yükselen büyüme ve azalan işsizlik ise enflasyon ortamını besleyen iki ana faktör. Enflasyon zaten döviz kurlarının ve gıda fiyatlarının artışından dolayı yüksek. Çift haneli bir enflasyonla seçime gitmek de bir başarı kriteri değil. Başarı, tek haneli enflasyon.

        - Hükümetin siyasi takvimine uygun ekonomik hedeflerinin yol haritası enflasyon için genel çerçeveyi oluşturuyor. Bu çerçeve, Merkez Bankası’nın enflasyon hedefiyle de uyumlu. İşte dün açıklanan yılın üçüncü enflasyon raporunun mesajları da bu konuya ışık tutuyor. Hem raporu hem de Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın konuşması ile sorulara verdiği yanıtlarından çıkarımımız enflasyon düşecek.

        - Yukarıya TCMB Başkanı Çetinkaya’nın sunumundan anlamlı bulduğumuz iki grafik aldık. Bu grafiklerden birincisi GSYH ile yurtiçi talebin çeyrekler itibarıyla gelişimini gösteriyor. 2012’den başlayan ve 2017 yılına kadar birbirine paralel ama nihai yurtiçi talebin devamlı daha üstte gittiğini gösteriyor. Bu beş yıllık dönemde hep yaratılan GSYH’nin üzerinde, üretilenden daha fazlasını tüketmişiz. Verdiğimiz yüksek cari açık da bunun bir sonucu. Henüz kazanmadığımızı yiyoruz. Bunu da dışarıdan borç alarak ya da varlık satarak finanse ediyoruz.

        - İkinci grafik ise daha önce finansal piyasaların durumunu anlatmak için de kullandığımız gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy yatırımlarını gösteriyor. 2015’ten 2016 yılının ilk ayına kadar sıfır çizgisinden aşağı yönlü sarkıtlar yoğun ve birbirini izlemiş. 2016’nın ikinci ayından itibaren çizgiler sıfır eğrisinin üzerine çıkmış ve portföy yatırımları pozitif hal almış. Ekim-kasım ayı dışında hep aynı yönlü pozitif eğilim sürmüş. Raporda yer alan bilgilerden öğreniyoruz ki, gelişmekte olan ülkelere portföy yatırımları bu yılın ilk yarısında en yüksek düzeye çıktı.

        - Dışarıdan gelen bu sermaye içeride döviz arzı yaratarak kurlarını aşağı çekti, faizleri gevşetici yönde etki yaptı, borsayı yükseltti. Daha önemlisi yurtiçi kredi artışını destekledi. Portföy yatırımlarının verilen cari açığın yaklaşık yarısını finanse ettiğini burada belirtelim. Yani GSYH üzerinde bir nihai tüketim yaptık, buna tasarruflarımız yetmedi, portföy yatırımlarıyla finanse ettik.

        - Bir yandan büyüme yüzde 5 ve üzerine doğru çıkarılırken, işsizlik de nisan itibarıyla yüzde 10.5’te ama düşüyor ve muhtemelen haziran itibarıyla tek haneli rakamlara inecek. Ürettiğimizin üzerinde nihai yurtiçi tüketim var. Gıda fiyatları da yüksek oynaklık gösteriyor. Merkez Bankası bu çerçevede yıl sonu tek haneli yüzde 8.7 hedef için “enflasyon görünümünde iyileşme sağlanıncaya kadar sıkı duruşun süreceği” mesajını veriyor, bununla da kalmıyor “ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapabilecektir” diye de ekliyor. Yapar mı, gerekirse evet. Çünkü yapması için yeterince neden var.

        - Biz bu yıl yüzde 6 civarında bir büyüme bekliyoruz. İşsizlik de yılın ikinci yarısında tek haneli gerçekleşecek gibi. Geriye enflasyonun yılı tek haneli kapatması kalıyor. Hem hükümetin hem de Merkez Bankası’nın çabasıyla o da gerçekleşecek, başka çaresi yok.

        SONUÇ: “Çoğunluk yola, azınlık hedefe bakar.”

        Friedrich Nietzsche

        Diğer Yazılar