Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İlk 2 ayda Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı sermaye ile çıkan sermaye 1.1 milyar dolarda eşitlendi

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hafta sonu DEİK’te işadamlarına konuşurken “Son günlerde birileri ısrarla Türkiye’deki kimi firmaların ve işadamlarının varlıklarını yurtdışına çıkardığı yönünde tezviratlar üretiyor.

        Yurtdışına para kaçıranları affetmeyiz” dedi. Gelişmelerin izlenebileceği en doğru adres TCMB Ödemeler Dengesi verileri ise “Duman tütüyor ama yangın yok” diyor.

        * Önceki hafta açıklanan şubat ayı ödemeler dengesi verilerine göre, yılın iki ayında Türkiye’ye gelen doğrudan sermaye ile Türkiye’den çıkan doğrudan sermaye birbirine eşitlendi. İki ayda yabancı doğrudan yatırım tutarı 1 milyar 113 milyon dolara inerken, Türklerin yurtdışında yaptığı yatırım tutarı 1 milyar 97 milyon dolara yükseldi. Arada 16 milyon dolarlık fark kaldı. Henüz iki aylık dönemi kapsıyor ve genel bir eğilime dönüşmeyebilir, geçici veya rastlantısal bazı gelişmelerden kaynaklanabilir. Bunun için gelecekteki verileri bekleyeceğiz.

        * Ancak daha uzun vadede gelen ve giden doğrudan sermaye tutarlarına bakınca söylentilerin köksüz olmadığını görüyoruz. Zaten Cumhurbaşkanı daha önce böyle bir uyarı yapmıştı. Tezvirat yani yalan dolan söylenti demesine karşılık uyarısına devam etmesi ise henüz burada bir yangın olmasa da, dumanın çıktığı gerçeğidir. Bunun da etkisiyle Cumhurbaşkanı OHAL’i sadece terörle mücadelede kullandıklarına, siyasi eğilimlere göre işadamları arasında ayrımcılığa gitmediklerine, FETÖ ile mücadele sırasında mağdur olan işadamı varsa ilgililere ve nihayetinde kendisine rahatlıkla ulaşabileceklerine, işadamlarını ikna etmeye çalıştı.

        * Peki sermaye kaçışı konusunda görünür gerçekler nedir?

        Yılın iki ayında doğrudan sermaye girişi ve çıkışının birbirine eşitlenmesi durumu ilk kez gerçekleşiyor. Bundan sonraki aylarda eşitlik sürerse yıl sonunda 7 milyar dolara varır ki, 2014 yılındaki sermaye çıkışı yakalanır.

        * Eşitlenmede sermaye çıkışlarının hızlanmasına karşılık sermaye girişlerindeki düşüş daha büyük rol oynuyor. İki aylık gerçekleşmenin devamı halinde yıl sonunda karşımıza 7 milyar dolar çıkar ki, 2004 sonrasının en düşük rakamı olur. Kaldı ki, iki aydaki 1.1 milyar doların 733 milyon doları yani üçte ikisi gayrimenkulden oluşuyor. Bu da ilk kez oluyor. Yani sorunun daha büyük kısmı doğrudan yabancı sermaye girişlerinin hız kesmesinde yaşanıyor.

        * Sermaye çıkışları zaten 2013 sonrası hızlanmış. Ancak daha dikkat çekici gelişme başka. Türklerin yurdışında gayrimenkul faaliyetleri hızla artıyor. Yurtdışı gayrimenkul alımı geçen yıl 567 milyon dolarla tarihi rekor kırdı. Bu yılın iki ayında ise 58 milyon dolar oldu. Bu gayrimenkuller konut olabileceği gibi, ticari de olabilir. Ticariyse gerçekte yatırım demektir.

        * Yine verilerden ortaya çıkan bir sonuç da “Türkler akın akın Portekiz’e gidiyor” söylentisinin altı öyle dolu değil. Hiç yok değil, bitişikte de görülebileceği gibi, 2017’de bu ülkede Türklerin 26 milyon dolarlık gayrimenkul alımı olmuş. Önceki yıllar ise sıfır çekiyor. Bu yılın iki ayında da 2 milyon dolarlık alım oldu. Bir şeyler var ama söylendiği kadar değil.

        * En çok Türk yatırımı Hollanda üzerinden. Bu ülke ile vergi istisnası anlaşması yabancı yatırımları çektiği gibi, yerlileri de aynı kanalı kullanmaya yöneltiyor. İngiltere, Almanya’da da artış var ama zaten 2013 sonrasında yurtdışına yönelmede genel bir hızlanma olduğu bir gerçek.

        * Son 15 yılın toplamına baktığımızda da Türklerin yurtdışına yaptığı yatırım tutarı 40.1 milyar dolar. Aynı dönemde gayrimenkul yatırımlarının toplamı 2.4 milyar dolar. Yabancıların Türkiye’deki doğrudan yatırım tutarı 194.2 milyar dolar ve bunun 42.7 milyar doları gayrimenkulden oluşuyor. Yabancıların net doğrudan yatırımı 151.6 milyar dolar oluyor.

        ‘İşadamlarını şu kapıda dahi dinler gereğini yaparız’

        Cumhurbaşkanı Erdoğan işadamlarının çözümlenmeyen sorunları varsa toplantı salonunun kapısında bile kendilerini dinleyebileceğini ve gereğini yapabileceğini söyledi. Erdoğan’ın DEİK konuşmasından satışbaşlarını şöyle derledik: n İşadamlarımız arasında asla ayrımcılık yapmadık. Biz isimlerle, bu isimlerin meşrepleriyle, fikirleriyle, kökenleriyle, siyasi duruşlarıyla ilgilenmiyoruz, onların sadece Türk işadamı olması bizim için yeter sebeptir.

        * Son günlerde birileri ısrarla Türkiye’deki kimi firmaların ve işadamlarının varlıklarını yurt dışına çıkardığı yönünde tezviratlar üretiyor. Her kim işini, ticaretini, yatırımlarını büyütmek, geliştirmek, yaygınlaştırmak için değil de, para kaçırmak için böyle bir yola tevessül ediyorsa, kimse kusura bakmasın, onu da affetmeyiz.

        * Sistemde eksiklikler, aksaklıklar, hatta yanlışlar elbette olabilir. Önemli olan, bu tür sıkıntıların doğru kanallar üzerinden muhataplarına iletilmesidir. Şayet buna rağmen netice alamayan arkadaşlarımız varsa, işte ben buradayım. Çok toplantılara katılıyorum, illa makamda olması şart değil, katıldığım toplantılarda dahi bu tür şikâyeti olanlar şurada kapıda ayakta beni yakalasalar, orada bile kendilerini dinler, gereğini yaparız.

        * Ülkemiz tarihinde de bir yanda fırsatları değerlendirip işini büyütmüş girişimcilerimiz varken, bir yanda da maalesef önü kesilmiş, cesareti kırılmış girişimcilerimizin hikâyeleri de mevcuttur. Biz tarihimizden ibret almayı, yönetim anlayışımızın merkezine oturtmuş bir siyasi kadroyuz. Bunları gördükten sonra, hiçbir işadamımıza art niyetli yaklaşmamız söz konusu olamaz.

        * Nerede ve ne sebeple olursa olsun her kim işadamlarımızı bu tür bahanelerle sıkıştırıyor, tehdit ediyor, yönlendiriyorsa, lütfen en yakınındaki yetkiliden başlamak üzere, gerekiyorsa şahsıma kadar bu durumu bildirsin. Kim yapıyor, haksız ve mesnetsiz yere böyle bir davranışın içine giren hiç kimsenin adı, sanı, unvanı ne olursa olsun, kusura bakmasınlar, gözünün yaşına bakmayız.”

        Diğer Yazılar