Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Merkez Bankası bankaları fonladığı geç likidite penceresi faizini 0.75 artırarak yüzde 13.50’ye çıkardı. Artış piyasaların beklentisiyle paralel ve fiyatlaması önceden yapıldığı için dün etkisi sınırlı kaldı. Asıl etki 11 Nisan’da doların 4.1920’den dönmesinde yaşandı. Dün de faiz indirimi ile birlikte dolar gün içinde en düşük 4.0285’e kadar indi. Dolar ve Euro’dan oluşan döviz sepetinin değeri 11 Nisan’daki 4.6917’den dün 4.4824’e kadar düştü. Buradaki düşüş yüzde 4.7’yi buldu. Hem 11 Nisan hem de dünkü gerilemelerin nedenini TCMB faiz artış beklentisi ve sonunda faiz artışının gerçekleşmesine bağlayabiliriz.

        - Merkez Bankası’nın temel görevi fiyat istikrarı. Bunun yolu kur istikrarından geçiyor. Son bir yıldaki sepet kur artışı yüzde 20.4 oldu.

        - Aynı dönemin TÜFE’si yüzde 10.23. Ancak Üretici Fiyatları artışı yüzde 14.28’i bulmuş. Dahası imalat sanayii üretici fiyatları yıllık yüzde 18.01, ara malı imalatı yüzde 21.73’e artmış. Çekirdek enflasyonu bu nedenle manşet enflasyonun üzerinde seyrediyor ve arada ilk kez bu kadar makas oluşmuş. Yine mal grubu fiyat artışlarının hizmet grubu artışlarının üzerinde seyrediyor olması da kurların yüksek seyrinden. Hizmet sektörü rekabete kapalı, mallar ise küresel rekabete açıktır ama aynı zamanda döviz kuruyla ithal edilmektedir.

        - Tam bu sırada küresel gelişmeler en azından enflasyon konusunda aleyhimize dönüyor. Bunun bir nedeni doların yeniden tırmanışa geçmesi ve Dolar Endeksi’nin kendini 91’in üzerine atması. İkinci neden dünyada enflasyon başkaldırıyor.

        - Ama Türkiye için belirleyici olan hammadde ve enerji fiyatlarının yükselişe geçmesi. Petrol 75 doları buldu. Çelik, bakır, alüminyum yüksek seyrini koruyor. Türkiye de bu hammaddeleri ve ara mallarını fazlasıyla ithal ediyor. Tarım üretimi içinde bile ithalatın payı yüzde 60 civarında. Akaryakıt, gübre, yemde ithalat oranları yüksek.

        - Yani ithal edilme oranındaki yüksekliğe paralel bir enflasyon artışı var. Ne kadar kur artışı o kadar enflasyon olmuş.

        - Merkez Bankası’nın önce faiz artırımı beklentisi yaratarak ve nihayetinde faizi artırarak yapmak isteği de kuru kontrol altında tutmak. Yoksa enflasyona karşı radikal bir önlem veya kalın bir ayar çekmek değil. En azından seçime kadarki dönemde döviz kurlarının kontrolden çıkmamasını sağlamak istiyor.

        - Seçim sonrasında ise hem sandıktan çıkan sonuç etkili olacak, hem de 5 yıllık icraat döneminin başlayacak. Yeni paket, yeni yol haritası ve yeni yönetimle maliye politikası da, para politikası da değişebilir, yapısal önlemler de yürürlüğe konulabilir. Dün atılan adımın temel hedefi bu nedenle seçim sonrasına kadar kur istikrarını sağlamak amacı taşıyor. Tam olarak faizde seçim sonrasına kadar idare edelim artışı yapıldı. İstenilen de verildiğinden piyasayı bozmadı ve tam bir ince ayar yapıldı.

        - Ancak bu artırım sonrasında seçime kadar daha iki ay var. Pekala dış faktörlerden dolayı dalgalanmalar olabilir. Buna karşı TCMB’nin elinde müdahale edeceği başka aletleri de var. Bunlardan biri vadeli döviz satışları yapmak. Vadesi seçimin sonrasına sarkıtılan forward satışları kur riski taşıyan şirketler için tam bir köprü görevi üstlenebilir. Kurda tansiyonun yükselmesini de önleyebilir. 1995 seçimlerinden itibaren TCMB tarafından kullanılan ve pozitif sonuçları olan bir müdahale yöntemi.

        - Seçime kadar döviz kurunun artışı kadar düşüşü de istikrarsızlık kaynağı olabilir. Kur düşüşü yabancıların portföy yatırımları kârını artıracağından kâr realizasyonlarına gitmelerine ve satıp Türkiye’den çıkmalarına yol açabilir. Bu fırsatın yabancılara verilmemesini sağlayacak tek şey de uygun döviz kuru seviyesidir, kurun seçim öncesinde çok düşmemesidir.

        Diğer Yazılar