Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şirketlere dövizle borçlanma kısıtlamasının ikinci ve son halkası bugünden itibaren yürürlüğe giriyor. Döviz geliri olmayan, alacağı borca koruma satın almayan şirketler de 15 milyon dolar ve üzeri dövizle borçlanamayacak. Bunun altındaki tutar yasağı ise daha önceden yürürlüğe girdi. Yasak dışarıdan ve içeriden borçlanmaya değil. Gerek dışarıdan olsun gerekse içeriden döviz veya dövize endeksli borçlanmaya.

        - Böylece şirketlerin 222 milyar dolarlık dövizdeki açık pozisyonunu kontrol altına alma ve zaman içinde küçültme, döviz piyasasında önemli bir stres kaynağı olmaktan çıkarma yolunda önemli bir adım atıldı. Uygulama mutlaka dış borcu ve yurtiçi bankalardan döviz kredisi kullanımını azaltacaktır. Zaten bu eğilim son yıllardaki hızlı kur artışlarıyla doğal bir şekilde başlamıştı. Şimdi idari kararla da destekleniyor.

        - Bizim şirketler niye bu kadar döviz borcuna boğuldu diye de dönüp geriye bakmak gerek. Karar Haziran 2009’da alındı. Bireylere dövizle kredi kullanması o tarihte yasaklanırken, şirketlere kapı ardına kadar açıldı. İhracat ve döviz kazanma şartı kaldırıldı. Neden?

        - En başta şirketler daha kolay kaynak bulsun, daha ucuza kaynak sağlasın diye. Küresel likiditenin bolluğu ve faiz oranlarının tarihte görülmemiş düzeylere inmesi de dışarıdan borçlanmaya kolaylık sağladı. Bu nedenledir ki özel sektör borçları rekor düzeye çıktı. Hatta Çinli şirketlerden sonra döviz borcunu en çok Türk şirketleri artırdı.

        - Şirketlere dövizle borçlanma yolunu ardına kadar açan ikinci neden bankaların döviz tevdiat hesaplarındaki artış nedeniyle ellerinde biriken dövizi, kredi olarak kullandırmasıydı. O zaman da mevduatın yaklaşık üçte biri dövizden oluşuyordu. Bugün ise bu oran daha yükseldi ve yüzde 45’e çıktı.

        - Ancak bankaların kullandırdığı krediler içinde döviz kredilerinin payı yüzde 28. Bankaların topladığı döviz mevduatı ile kullandırdığı döviz kredisi arasındaki bu yüksek makastan dolayı mevduatın faizi düşük, kredinin faizi düşük tutuluyor. Ağırlıklı ortalama faiz dolar için mevduatta yüzde 3.04, kredide yüzde 5.08; Euro kredide yüzde 3.11 ve mevduatında yüzde 1.33. Yani bankalar dövizle mevduat toplamak istemiyor. Çünkü dövizle kredi kullanmak isteyen de yok.

        - Bu durum önümüzdeki dönemde yine döviz mevduat ve kredi faizlerini düşük tutmaya devam edeceklerini düşündürüyor. Sorun olan ise şimdiye kadar ulaşılan borç stoku düzeyinin yüksek olmasında. Bu nedenle kısıtlayıcı önlem gerekli ve geç kalmış bir adımdı. Ekonomi için en önemli risk haline gelmeden çözüm ortaya konulmalıydı.

        ***********

        SORUNUN ANA KAYNAĞI YÜKSEK ENFLASYONDUR

        - Bu çözüm daha önemli bir sorunu gündeme getirebilir. O da döviz tevdiat hesaplarına ne olacağı. Bireylere dövizle borçlanma yasaklandığına, bunun pozitif sonuçları alındığına, şirketlere dövizle borçlanma kısıtlaması getirildiğine ve bankaların dövize ihtiyacı azalacağına göre, sıra döviz mevduatının kısıtlanmasına gelir mi?

        - Seçim ortamında bulunulması, kredi kısıtlamasının yeni başlaması ve seçim sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilecek olması, sanırım bazı spekülasyonların yapılmasına uygun bir zemin hazırladı.

        - Bu konuda bakılabilecek temel dokümanlar ise seçim beyannameleri olabilir. Ya da iktidar partisi böyle bir şey düşünmüyor veya planlamıyorsa, şimdiden duruşunu açıklamasında fayda olabilir. Para sahiplerinin kafa karışıklığını, hatta oluşmaya başlayan endişelerini gidermiş olur.

        - Döviz tutma eğiliminin büyük ölçüde enflasyondan korunma ve kur artışı dahil bütün risklere karşı korunma isteğinden kaynaklandığını dikkate alırsak, yasaklama söylentisi karşısında DTH sahiplerinin ne yapacağı önemli bir soru haline gelir. Bu konuda hükümetin tasarrufu pekâlâ olabilir. Eğer böyle bir hazırlık varsa söylentiye yol açmadan yapılmalı. Yoksa da bu konudaki tutumu net biçimde kamuoyuna açıklanmalı.

        - Bütün bu sorunları yaşamamız, dövizle borçlanma ve dövizle tasarruf yollarına sapmamız, sonra bu yolların tıkandığını görmemiz, geriye dönmemiz hep TL’ye olan güvensizlikten kaynaklanıyor. Burada da temel etken kalıcı ve oynak yüksek enflasyondur.

        - Yüksek nominal faizi indirecek, konut finansmanını kalıcı ve doğal yollardan çözecek, dolarizasyon eğilimini kıracak, TL ile kazanıp TL ile tasarruf etmeyi ve TL ile borçlanmayı, vadeleri uzatarak orta ve uzun vadeli hesap kitap yapmamıza olanak tanıyacak olan düşük enflasyondur.

        Diğer Yazılar