Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Söz konusu rakamlar temmuz ayı itibarıyla son bir yıllık artışlar. Dün ağustos ayı tüketici fiyatları açıklandı ama tarım ürünleri üretici fiyatları henüz açıklanmadı. TÜİK’in her ay ortasında açıkladığı ayrı bir Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi bulunuyor ve en son 14 Temmuz’da yayımlanmış. Bu nedenle karşılaştırmayı temmuz verileriyle yaptık. Ama ağustosta durum farklı değil.

        TÜİK verilerinin yanyana konulmuş hali bitişikte yer alıyor. Üretici ile tüketici fiyatları arasında bir katlık fiyat artış farkı oluşuyor. Yılın 7 aylık döneminde tarımda üretici fiyatı yüzde 5.89 iken tüketicide yüzde 8.26’yı bulmuş.

        -Son bir yıllık enflasyon ise tarım üretici fiyatlarında 6.32 olmasına karşılık tüketicide yüzde 12.56’ya çıkmış. 12 aylık ortalamalar ise 7’ye 11 biçiminde. Her zaman diliminde ve hesaplamada hep tüketici fiyatları bariz biçimde üretici fiyat artışlarından yüksek çıkıyor.

        -Bu tablo bize gösteriyor ki, hava koşulları iyi gitmemiş, kuraklık olmuş ve mart sonunda don vurmuş olsa bile, kıtlık rantının kaymağını üretici yiyememiş, yememiş. Üretici fiyat artışı ortada. Çiftçinin eline geçen para üretime paralel azalmış oluyor. Ama aynı ürünler tarladan sofraya gelinceye kadar bir kaç kez el değiştiriyor, şehir değiştiriyor, hal değiştiriyor. Üreticiden tüketiciye ulaşırken araya birkaç halka daha ekleniyor. İster nihai satıcı veya perakendeci olsun, isterse de aradaki toptancılar veya taşıyıcılar, fiyatı şişirenler, kuraklık üzerinden, don üzerinden spekülasyon yapanlar onlar.

        -Zincirin toplamında elbette bir vergi, KDV vardır. Neyin ne kadar olduğunu tam bilmiyoruz. “Acaba fazla mı?” diye elbette sorgulanabilir. “Gerekirse bir iki halka zincirden çıkarılabilir?” mi diye de çalışması yapılabilir.

        -Bir de Norveç ile birlikte Avrupa’nın en pahalı akaryakıtını tüketmemizin bedelini burada görüyoruz. Türkiye’de taşıma sistemi büyük ölçüde karayolu üzerine kurulmuş. En pahalı taşıma sistemi. Bu sistem petrol gerektiriyor, o da bizde yok. İthal ediyoruz. Doğal olarak taşıma maliyetlerinde de dolar kuruna bağlıyız. Akaryakıtın üzerinde de dünyanın en yüksek vergi yüklerinden biri var. O nedenle akaryakıt ve dolayısıyla taşıma pahalı. Durum bu olunca çiftçi isterse bedava versin malını, büyük kentlerde tüketici yine yüksek fiyattan yakınabilir, enflasyon yine gıdadan azabilir.

        -Enflasyon sepetinde gıda ve içecekler yüzde 25 ile en çok yer tutan grup. Bu gruptaki fiyat artışları kontrol altına alınamazsa enflasyon da düşük tek haneli rakamlara indirilemez. Bu nedenle hükümetin ajandasında gıda fiyatlarını nasıl aşağı çekebileceğine ilişkin kapsamlı bir çalışma olmalı. Bunun için akaryakıt fiyat politikasını gözden geçirmeli, taşıma sistemini ve gıda piyasalarının yapısını yeniden yapılandırmaya tabi tutmalı.

        -Tarımda ise üretim yapısını değiştirmek ve verimi artırmak için, arazi bütünleştirmesinden, teknolojik yatırımlara hatta yeni idari düzenlemelere kadar işi götürmeli. İnşaattan ve lüks AVM’den üretim ekonomisine dönerken hükümetin tarımı en üst sıraya koyması gerekiyor. Birinci neden ulusal gıda güvenliğinden dolayı, ikincisi her ürettiğinin bu coğrafyada bir alıcısı var. Dolayısıyla tarımdaki atılım hem enflasyona hem cari açığa ilaç olabilir.

        SONUÇ: “Hayata inan! O, hatipten ve kitaptan daha iyi öğretir.” Goethe

        Diğer Yazılar