Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TEKNİK direktör seçimi, her takım için çok önemli. İster 1 milyon dolarlık ister 10 milyon dolarlık ister 100 milyon dolarlık takım kurun sonucunda bu yatırımı teknik direktörünüzün ellerine emanet ediyorsunuz. Onun vizyonu, bilgi birikimi, tecrübesi, yönetebilme kabiliyeti, taktik anlayışı, hakimiyeti, liderlik becerisi kurulan takımın akıbetini belirliyor.

        Beşiktaş'ın oynadığı iki derbi maçı bu kriterler üzerinden teknik direktörünü tartışılır hale getirdi.

        Galatasaray ve Fenerbahçe ile oynanan derbiler Beşiktaş'ın ezeli rakipleriyle yaptığı hayati maçlardı ki: Bu maçlardaki sonuçlar ligde takımın yönünü belirledi. Maçların ortak yönü iki maçın devre arasına da Beşiktaş'ın skor üstünlüğüyle girmesiydi.

        Galatasaray maçında tarihi seyirci rekoru kırılarak müthiş bir destekle oynanan maçın ikinci yarısında rakibinin yaptığı tüm taktik değişikliklere cevap veremediği için mağlup oldu. Rakip teknik direktörün yaptığı ne oyuncu değişikliklerine ne de oyun içindeki taktik hamlelere karşılık verebildi. Son

        dakikadaki olayları bir kenara bırakırsak maç sonu itibariyle elindeki hem saha hem de skor avantajını rakibine hediye etti.

        Fenerbahçe maçında da aşağı yukarı bu tablo değişmedi. 10 kişi kalmış rakibine karşı skor üstünlüğünü yakalayan bir teknik adamın ikinci yarıda ne maça ne de takımına sahip olamaması Beşiktaş'a çok şey kaybettirdi. Bu iki maçın toplam kaybı 5 puan. Bunları cebine koyabilseydi: Beşiktaş bugün ligin zirvesine oturup farklı şeyler konuşuyor olurdu...

        Görünen o ki; Bu maçların temel sıkıntısı teknik adam kapasitesiyle alakalı. Bilic elindekileri doğru yönetemeyen, rakiplerinin taktik hamlelerine karşılık veremeyen bir lider olarak Beşiktaş'ın şampiyonluk yolundaki hedefini rakiplerine hediye etti.

        Maç sonrasında yaptığı basın toplantısında, aldığı beraberliği savunan, rakibini kendinden üstün gören, kayıplara rağmen durumdan son derece memnun olan bir teknik adam vizyonuyla da ciddi bir hayal kırıklığı yarattı...

        Bilic şunu iyi bilmeli ki; Türk futbol kamuoyuna satmaya çalıştığı sosyalist futbol bakış açısını bu şekilde uygulayacaksa bu Beşiktaş'ta tutmaz. Beşiktaş gibi dünyanın en büyük kulüplerinden biri beraberliklerle mutlu olmaz. Ne geçmişinde ne de gelecek vizyonunda böyle bir bakış açısı yoktur. Sosyalizmi de cebindeki puanları rakiplerine dağıtmak olarak algılamaz. Beşiktaş'ın sosyalizm anlayışı tüm rakiplerini yenerek onları mağlubiyet hanesinde eşit duruma getirmekten geçer. İşsiz kalıp çok sevdiği gitarını evinde çalmak istemiyorsa bu gerçeği kısa zamanda anlaması da yararına olur...

        Diğer Yazılar