Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KEMAL Kılıçdaroğlu'nun eşi Selvi Hanım'la Uludere katliamında hayatlarını kaybeden 34 köylünün aileleriyle Anneler Günü'nü birlikte geçirmeye gittiğimde birçok vesileyle utanç duymuştum. Birincisi, bu olayın üzerinden 5.5 ay geçmiş olmasına karşın ilk kez gidiyordum Uludere'ye. Bir sefer niyetlenmiştim ama kıştı. Uçağım Diyarbakır yerine Elazığ'a inmişti. Yoğun kar nedeniyle yollar kapalıydı. Yıldım, İstanbul'a döndüm. Ama yılmayanlar var. Onlardan biri Frederike.

        Uludere'nin Gülyazı Köyü'nde ellerinde kaybettiklerinin portreleriyle Selvi Hanım'ı karşılamak üzere dizilen kadınların arasında uzun boyu, ince bedeni ve yeşil-mavi gözleriyle hemen fark ediliyordu. Saçlarına siyah bir örtü dolamıştı. Üzerinde siyah uzun kollu bir bluz ve aynı renkte uzun bir etek vardı. Frederike siyah bir kuğu görünümündeydi. Gazeteci olduğunu elindeki not defteri ve kalem ele veriyordu. Diğer eli ise ürkek bakışlı küçük bir kız tarafından rehin alınmıştı.

        Frederike Geerdink, Hollandalı bir gazeteci. 6 yıldır İstanbul'da yaşıyor. Çeşitli ajanslar için Türkiye hakkında haberler geçiyor. Bir de İngilizce yazdığı kişisel bir blogu var. Son derece keskin, renkli ve duygu yüklü gözlemler içeren blogda umut da var mizah da. İngilizce bilenlere şiddetle tavsiye edilir. www.journalistsinturkey.com.

        Frederike 8 gündür Gülyazı'daymış. Olayda kocasını kaybeden 5 çocuk annesi Pakize Kaplan ile kalıyormuş. Birden içimi utanç ve evet, itiraf edeyim bir nebze haset kapladı. Gazetecilik mi dediniz? İşte böyle olur.

        Türkçe'yi az çok kıvıran Frederike şu aralar Kürtçe öğrenmeye gayret ediyor. "Buradaki insanlar neler hissediyorlar, nedir durum?" diye sorduğumda Frederike her zamanki alçakgönüllülüğüyle "Tabii ki tam olarak anlamam mümkün değil, neticede bir yabancıyım" dedi.

        Selvi Hanım ile kendisini tanıştırma teklifimi ise "Hayır, kadınları dinlemesi lazım, şimdi zamanı değil" diyerek kibarca reddetti ve CHP'li heyeti izlemeye koyuldu.

        Dün Frederike'yi aradım. Onu merak ediyordum, zira Gülyazı'nın yakınındaki Beyaztepe'de askeri operasyonların yeniden başladığı haberleri geliyordu ajanslardan. Pirelenmiş, mecazi anlamda değil, gerçekten pirelenmiş, alerji olmuş, ama bunun dışında keyfi yerindeymiş! Peki, köylüler Wall Street Journal'de çıkan son habere ilişkin tartışmalara ne diyorlardı?

        "Zaten yıllardır askeri operasyonlara destek sağladıkları için Amerikalılara karşı öfke duyuyorlardı, dolayısıyla yeni bir şey değildi onlar için. Neticede 'Vur' emrinin TSK'dan geldiğini biliyorlar."

        Ben Gülyazı'dayken bazı köylüler, bölgedeki tugay komutanının kendilerini tehdit ettiklerini iddia etmişti. Adı Abdullah ama soyadını bilmedikleri komutanın "Artık basına konuşmayın, olayı büyütmeyip kapatın" mealinde uyarılarda bulunduğunu aktarmışlardı.

        Frederike'ye bu iddiaların doğru olup olmadığını sordum: "Baskı altında olduklarından ben de eminim. Hatta bombalamadan kurtulan Servet Encü, sanırım korkudan Kuzey Irak'a kaçmış. Köylüler oraya 'çalışmaya' gittiğini iddia ettiler. Gerçek nedenini bana anlatmaya kalkan bir kadın hemen diğer Encü kadınları tarafından susturuldu. İnsanlar devlet ve askerlerden gelen baskı konusunda konuşmaktan kaçınıyorlar."

        Peki, köylüler Frederike'ye hangi gözle bakıyordu? Kuşku duymuyorlar mıydı? "Merak ediyorlar tabii bu yabancı kadının burada işi ne diye, ama herkes bana evini açtı. Bol yemek, bol çay ikram etti."

        Ya devlet? Eskiden bırakın bir hafta kalmayı bir dakika bile peşinize sivil polis takılmadan gezemezdiniz Güneydoğu'da. Hele yabancı basından olunca mutlak casus gözüyle bakılırdı. Habire durdurulur, üstünüz ve arabanız aranır. Bazen defterlerinize, çektiğiniz fotoğraflara ve kaydettiğiniz teyplere el konurdu. Sinirli birilerine rastladığınızda da karakolda alıkonurdunuz. Saatlerce... Başıma çok kez geldi. Dolayısıyla Frederike'nin verdiği cevap beni gerçekten şaşırttı: "Yok. Birkaç rutin kontrol dışında hiçbir sıkıntım olmadı." Demek ki bazı konularda ilerleme var. Buna da şükür.

        Diğer Yazılar